Arama

Sultan II. Abdülhamid'in politikası: İttihad-ı İslam

İttihad-ı İslam, 19. yüzyılın son çeyreğinde gündeme gelen bir ideolojiydi ve Müslümanlar arasında birlik sağlayarak sömürgeciliğe karşı koymayı amaçlıyordu. Sultan II. Abdülhamid, hem düşünce yapısı hem de dini inancı nedeniyle bu politikayı destekledi; İslam aleminin bütünleşmesi için yurt içinde ve dışında pek çok faaliyette bulundu. Hilafet makamını padişahlıktan daha çok önemsedi. Müslümanlar arasında ortak bir şuur uyandırdı ve bu şuur, dönemin önemli siyasi olaylarında etkili oldu.

  • 6
  • 14
ABDÜLHAMİD’İN PADİŞAHLIĞI İLE YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI
ABDÜLHAMİD’İN PADİŞAHLIĞI İLE YENİ BİR DÖNEM BAŞLADI

Bu dönemde, II. Abdülhamid'in padişah olması yeni bir dönemi başlattı.

1876 Kânun-ı Esasi'sindeki "Zât-ı hazret-i pâdişâhî hasbe'l-hilâfe dîn-i İslâm'ın hâmisi ve bilcümle tebaa-i Osmâniyye'nin hükümdarı ve padişahıdır" şeklindeki 3. madde hilâfetin ve İttihâd-ı İslam'ın evrensel açılımının resmî bir ifadesi olarak varlığını tescil ettirdi.

Sultan Abdülhamid'in "Hamidiye" adını taşıyan hizmetleri

  • 7
  • 14
OSMANLI NEDEN İTTİHAD-I İSLAM POLİTİKASINA YÖNELDİ?
OSMANLI NEDEN İTTİHAD-I İSLAM POLİTİKASINA YÖNELDİ?

Bu dönemde içe dönük ve dışa dönük olmak üzere iki yönü bulunan bu ideoloji, devletin kendi sınırları içindeki Müslümanlara yönelik politikalarıyla diğer Müslümanlara karşı yaklaşımıyla dikkat çekti.

Tanzimat'ın yol açtığı sosyal, siyasal ve ekonomik sonuçlarının yol açtığı sıkıntıların yanında, Avrupa devletlerinin gittikçe artan müdahaleleri; gayrimüslim tebaanın ayrılıkçı uygulamaları ve Avrupa'nın kışkırtmaları, Osmanlı Devleti'ni bu siyasete yönlendiren başlıca unsurlardı.

  • 8
  • 14
TOPRAKLARIN ÜÇTE BİRİ KAYBEDİLMİŞTİ
TOPRAKLARIN ÜÇTE BİRİ KAYBEDİLMİŞTİ

93 Harbi ve Balkanların büyük bir kısmının elden çıkması bu durumu daha da hassas hale getirdi. Osmanlı, savaşı sona erdiren Ayastefanos ve Berlin antlaşmalarıyla yarısı Müslüman olan en az 5 milyon nüfusunu ve topraklarının üçte birine yakın bir bölümünü kaybetti.

Tanzimat'ın Osmanlıcılık ideolojisi ve ümitlerine büyük darbe olan bu tablo, devletin bekası için Müslüman unsurlardan başka dayanağın olmadığının da göstergesiydi.

  • 9
  • 14
ABDÜLHAMİD’İN İNANÇ VE DÜŞÜNCELERİ
ABDÜLHAMİD’İN İNANÇ VE DÜŞÜNCELERİ

Şehzadeliği döneminde Yeni Osmanlılar'ın etkili olduğu bir kültür ortamında yer alması, özel hayatında dindar bir kişiliğe sahip bulunması, tahta geçince de halife unvanıyla bütün Müslümanların sorumluluğunu hissettiğini belirtmesi, tarihe merakı, onun bu siyasete yönelmesinde etkili oldu.

Devletin bütün işlerini doğrudan kendi kontrolüne aldıktan sonra hem toplumsal alanda hem başka Müslüman halklarla olan ilişkilerde İslam'a, İslam kardeşliğine ve bilhassa hilâfet kurumuna özel bir vurgu yapmıştı.

Ayşe Osmanoğlu'nun kaleminden Abdülhamid'in özel yaşamı

  • 10
  • 14
HİLAFET MAKAMINA PADİŞAHLIKTAN DAHA ÇOK ÖNEM VERDİ
HİLAFET MAKAMINA PADİŞAHLIKTAN DAHA ÇOK ÖNEM VERDİ

II. Abdülhamid'in halife unvanını padişah unvanından daha fazla önemsemesi ve hilâfetin üzerinde çok durmasının sebebi dünya İslam dayanışması projesinde bu kurumun işgal ettiği mevkiydi.

Osmanlı hilâfetinin meşruluğunun sorgulanmasına şiddetle tepki göstermiş; bunun tartışılmaz bir gerçek olarak bütün dünyada kabul edilmesi için yoğun faaliyetlerde bulunmuştu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN