Arama

Sultan II. Mahmud Kubbetü’l-Hadra'yı nasıl yaptırdı?

Mukaddes topraklara özel bir ehemmiyet gösteren Osmanlı sultanları, Mescid-i Nebevi'nin imarı için çeşitli faaliyetlerde bulundu. Yapılan bu imar faaliyetleri asırlar boyunca neredeyse hiç durmadı. Peygamber Efendimizin (SAV) kabrinde yıpranan yerlerin tamirini ve bugünkü 'Yeşil Kubbe'yi inşa ettiren Sultan II. Mahmud idi. Peygamberimize derin hürmet duyan II. Mahmud, İstanbul'dan gönderdiği mimarlara, inşaat esnasında Resulullah'ı (SAV) rahatsız etmemeleri için dünya kelamı edilmemesinden çekiçlerin keçe ile sarılmasına kadar bir dizi önlem aldırdı.

  • 6
  • 13
YEŞİL KUBBEYİ YAPTIRAN SULTAN
YEŞİL KUBBEYİ YAPTIRAN SULTAN

◾ Bu faaliyetler esnasında Mescid-i Nebevî'nin kıble, kuzey ve doğu tarafına üç, batı tarafına dört sütun ilave edildi. Memlük Sultanı Kayıtbay tarafından Peygamberimizin (SAV) kabrinin (hücre-i saadet) üzerine yaptırılan ve "kubbetü'l-hücre" veya "kubbetü'n-nûr" diye anılan kubbenin yerine taştan yeni bir kubbe yapıldı.

◾ Bu kubbenin üstü de kurşunla kaplanarak yeşile boyandı. Günümüze kadar gelen ve Mescid-i Nebevî'nin simgesi olan bu kubbe renginden dolayı "Kubbetü'l-hadrâ" olarak anılır.

  • 7
  • 13
DÜNYA KELAMI KONUŞMAK YASAKLANDI
DÜNYA KELAMI KONUŞMAK YASAKLANDI

◾ Peygamberimize (SAV) derin hürmet duyan II. Mahmud, İstanbul'dan gönderdiği mimarlara, inşaat esnasında Resulullah'ı (sav) rahatsız etmemeleri konusunda sıkıca uyardı.

◾ Sultan, işçilerin çalışırken hiç dünya kelâmı etmemelerini ferman buyurdu. İşçiler konuşmak zorunda kalmaları halinde Esma'ül Hüsna sembol olarak verildi.

Mescid-i Nebevi'yi elektrikle Abdülhamid Han aydınlattı

  • 8
  • 13
ÇEKİÇLER NEDEN KEÇE İLE SARILDI?
ÇEKİÇLER NEDEN KEÇE İLE SARILDI?

◾ Bir şey isteyecekleri zaman işçilere sembol olarak verilen Allah'ın isimleriyle birbirlerine çağırırlardı. Örneğin tuğla istendiğinde "Allah" su ibriğini istendiğinde "Bismillah" çekiç istendiğinde "Lâ ilâhe illâllah" denilirdi. Bu sayede hiç dünya kelâmı kullanılmadan inşaat tamamlandı.

◾ Mescid-i Nebevî'nin tamirinde vazife alan ustalar, her taşı abdestli olarak ve besmele ile yerine koydular. Hatta bir çivi çakmak icap ettiğinde, gürültü çıkarıp Peygamber Efendimizi rahatsız etmemek için çekiçlerine keçe bağladılar.

Şairlerimizden Peygamberimize yazılan naatlar

Derviş Ahmed Peşkârîzâde tarafından kaleme alınan "Tayyibetü'l-Ezkâr" isimli hâtıratta, Osmanlı döneminde Ravza-i Mutahhara'da gözetilen edep, hürmet ve nezaket şöyle anlatılır:

"Yatsı namazı kılınıp cemaat gittikten sonra, Ravza vazifelileri olan ağalar, ellerine birer fener alıp Harem-i Şerîf'i köşe köşe gezer ve Bâbü's-Selâm'a gelip kapıyı kapatırlar. Eğer içeride bir kimse görürlerse; "Bismillah!" diyerek dışarı çıkmasını işaret ederler. Zira Harem-i Şerîf'te dünya kelâmı olmaz. Eğer Hücre-i Şerîf'te bir kimse olursa, ona da; "Lâ ilâhe illâllâh!" diye seslenirler.

Güneşin doğmasına üç saat kala, (yani teheccüd vakti girince) müezzinlerin reisi kapının dışında bir kere; "Lâ ilâhe illâllâh" diye nidâ eder. İçerideki nöbetçiler bunu duyunca; "Muhammedü'r-Rasûlullah" diye seslenirler ve sonra kapıyı açarlar."

  • 10
  • 13
SULTAN MAHMUD'UN PEYGAMBERİMİZE DUYDUĞU DERİN HÜRMET
SULTAN MAHMUD’UN PEYGAMBERİMİZE DUYDUĞU DERİN HÜRMET

◾ II. Mahmud, 1819'da Hücre-i Saadet olarak adlandırılan Peygamber Efendimizin (SAV) kabrinin bulunduğu alana hediye ettiği şamdanla beraber bir de naat gönderdi. Bu şiir, Osmanlı sultanlarının Resulullah'a (SAV) olan hürmet ve muhabbetlerinin bir vesikasıdır:

Şamdan ihdâya eyledim cür'et ya Resulallah!
Murâdımdır ulyâya hizmet, ya Resulallah!
Değildir ravdaya şâyeste, destâviz-i nâçîzim,
Kabul eyle, kıl ihsan ve inâyet, ya Resulallah!
Kimim var hazretinden gayrı, hâlim eyleyem i'lâm,
Cenâbındandır ihsan ve mürüvvet, ya Resulallah!
Dahîlek, el-emân, sad el-emân, dergâhına düştüm,
Terahhüm kıl, bana eyle şefaat ya Resulallah!
Dü âlemde kıl istishab Hân-ı Mahmud-i Adlîyi,
Senindir evvel ve âhirde devlet ya Resulallah!

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN