Sürgündeki Osmanlı hanedanın son tanığı: Bilun Hanım Sultan
1924 yılında çıkarılan bir kanunla,Osmanlı'nın yüzlerce yıl boyunca sürdürdüğü hilafet makamı sonlandırılmıştı. Osmanlı hanedanının üyelerine de ülkeyi terk etmeleri için çok kısa bir mühlet tanınmış; Halife Abdülmecid, ailesi ile birlikte daha o gece sınır dışına çıkarılmıştı. Sadece gidişe mahsus pasaportla gönderilen hanedan mensuplarını özlem ve acı dolu günler bekliyordu. Bu acı günlerin son şahidi, sürgün edilen 155 Osmanlı hanedanı mensubundan hayatta olan son kişi, Bilun Alpan Hanım Sultan, 100 yaşında Beyrut'ta vefat etti. Hanım Sultan'ın vefatıyla 1924 sürgününün son şahidi de aramızda ayrıldı. Sizler için Bilun Hanım Sultan ve Osmanlı hanedanın sürgünü hakkında bilinmesi gerekenleri derledik.
Giriş Tarihi: 18.01.2019
10:57
Güncelleme Tarihi: 18.01.2019
13:33
SÜRGÜN SİRKECİ GARINDA BAŞLADI
Osmanlı hanedanına yıllarca ev sahipliği yapmış boğazlar ve saraylar terk edilmiş, salonları odaları ıssız kalmıştı. 600 seneden fazla hüküm sürmüş Osmanlı hanedanını özlem ve acı dolu günler bekliyordu. Sürgün Sirkeci Garı'nda başladı. 1924 yılındaki sürgünde 29 yaşında olan annesi Fatma Zehra Sultan, babası Selami Süleyman Alpan'la birlikte önce gemiyle Köstence'ye, oradan Bükreş'e gitti. Sürgün sırasında 6 yaşında olan Bilun Hanım Sultan ailesiyle Bükreş'ten sonra ile önce gemiyle Köstence'ye, oradan Bükreş'e gitti. Orada 6 ay kadar oturduktan sonra Fransa'ya geçtiler. Bir sene Paris'te daha sonra da 1,5 sene de Nice'de yaşadılar. Damat Selami Süleyman Beyefendi'nin babası Kazım Paşa Hayfa'daki evini onlara verince oraya naklettiler. Daha sonra da Beyrut'a yerleştiler.
ÖMRÜNÜN SON GÜNLERİNE KADAR BEYRUT'TA YAŞADI
Bilun Hanım Sultan 1940'ta Kudüs'te Hasan Jarallah ile evlendi. 1942'de tek kızı Nahide doğdu. 1948'de boşanan Bilun Hanım Sultan, ömrünün son günlerine kadar Beyrut'ta kızıyla yaşadı. Kendisinden on yaş küçük olan kardeşi Yavuz Alpan da vardı yanında. Alpan ömrünü Beyrut'ta ve Filistin'de geçirdiği halde çok güzel bir İstanbul Türkçesiyle konuşuyordu.
GEÇMİŞİNE HER ZAMAN BAĞLIYDI
Bir yandan Osmanlı geçmişine bağlı ve Türkiye'de hemen hemen hiç yaşamamış olmasına rağmen, Türkçeyi ömrü boyunca kullandı. Fakat vatanına dair bir kırgınlık vardı içinde. 1989'da yerleşmek amacıyla Türkiye'ye geldiğinde, büyük bir hayal kırklığına uğramıştı. "Biraz kızgınım daha doğrusu kırgınım. Hele kızımın meselesinden sonra... 1989'da yerleşmek için gelip İstanbul'da üç sene yaşadık. Kızıma bir gün haber geliyor polisten. Vatandaşlığa geçemezmiş, sebebi yok, karakola gidiyor. Bu haberi alıyor kızım Nahide... Onun üzerine 'Hemen Beyrut'a dönüyoruz. Hemen!' dedim. İşte olan bu..."
SADECE GİDİŞE MAHSUS PASAPORTLA VATANLARINA VEDA ETTİLER
TBMM'de alınan bir kararla Hilafet Makamı'nın 3 Mart 1924 tarihinde kaldırılması ardından, Osmanlı hanedanın ülke topraklarını terk etmesi kararlaştırılmıştı. Çıkarılan kanunla hanedanın erkek üyelerine ülkeyi terk etmeleri için 48 saat, kadın üyelerine ise, 10 gün mühlet tanındı.
Hanedan mensuplarının her birine dönüşü olmayan, sadece "gidişe mahsus" birer pasaport ve ikişer bin İngiliz lirası verildi, mal varlıkları tasfiye edildi ve Türkiye'ye değil girmeleri, Türk topraklarından transit geçmeleri bile yasaklandı.
Osmanoğulları için resmî ismiyle "Hilâfetin ilgâ ve Hanedan-ı Osmanî'nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair 3 Mart 1340 (1924) tarih ve 431 numaralı Sürgün Kanunu "nun çıktığı 3 Mart 1924 günü, son padişah Sultan Mehmet Vahîdeddin Han, son halife Abdülmecid Efendi ve şehzade unvanını taşıyan 35 kişiyle birlikte ailenin toplam 37 erkek üyesi bulunuyordu.
Sadece sultan olabilecek 37 kişiyi kapsaması beklenirken çıkarılan sürgünün kapsamı, başka ülkelerdekinden farklı olarak çok geniş tutuldu. Padişah ve şehzade kızlarından oluşan 42 kişi, bu 16 sultanzade ve 15 hanımsultan ayrıca padişah, halife ve şehzadelerin eşleri toplam 27 kişi ve sultanların eşleriyle ile birlikte kanunun saydığı kişi sayısı asgari 155'e ulaştı. Aralarında Seniha Sultan gibi 72 yaşında olan da vardı, Melike Hanımsultan gibi annesinin kucağında 15 günlük bebek olan da.
Sultanın çocuklarından evli olanlarının eşleri kanunda açıkça belirtilmediği halde sürgün edildi. Yine kanunen sürgüne gitmesi gerekmediği halde, çocuklarından ayrılamayan anneler, annelerinden ayrılamayan çocuklar, kızı ölmüş bulunduğu için torunlarıyla giden anneanneler, kalfa, ağa, mürebbiye, muallim gibi efendilerinden ayrılamayan ve bendegân denilen hizmetlilerle birlikte gerçek sürgün sayısı 250'yi buldu.