Suya aksini yansıtan 3 İstanbul camisi
Dolmabahçe Sarayı'nın hemen yanında yer aldığı için sarayın devamı olarak düşünülen ve "Dolmabahçe Camii" olarak bilinen caminin asıl adını biliyor musunuz? Peki ya, Boğaziçi'nin hemen girişinde zarif mimarisiyle bizleri karşılayan Ortaköy Camii'nin kim tarafından yaptırıldığını? Veya iyi bir hat sanatkarı olan Sultan Abdülmecid'in nakşettiği kelime-i tevhidin hangi caminin minberinde yer aldığını? Allah'ın bize mescid kıldığı yeryüzünde, kimi camiler var ki denize açılan pencereleriyle, suyun üzerine düşürdükleri yansımalarıyla adeta göz kamaştırıyorlar. Suya aksini yansıtan 3 İstanbul camisini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 15.04.2019
09:20
Güncelleme Tarihi: 15.04.2019
09:26
MİMARİ ÜSLUBU KENDİNE HASTIR
Dolmabahçe Camii, dönemin mimari üslubuna nüfuz eden barok ve ampir öğelerle bezelidir.
Cami, yapıldığı dönemin mimari estetiğini yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda cami mimarisinde o güne değin denenmemiş dairesel pencere düzeniyle kendine has mimari bir fark yaratmıştır.
Korint sütun başlığı şeklinde tek şerefeli, yivli iki minareye sahiptir. Bu minareler, hünkâr kasrının kuzey cephesinin iki ucunda yer almaktadır.
AVLUSU VE SEBİLİ ‘YOL ÇALIŞMASI’ İÇİN YIKILDI
Caminin en belirgin biçimsel özelliği, net bir kurgu ve geometriye sahip olmasıdır. Cami ve hünkâr kasrı, sanki birbirinden ayrı tasarlanıp sonradan birleştirilmiş gibidir.
Cami, kare planlı altyapı üzerine kubbeli ve yüksek bir kütleden oluşmaktadır. Hünkâr kasrı ise dikdörtgen planlı prizmatik ve daha alçak bir kütledir. Bu iki ana kısım, caminin kuzey cephesi yönünde birleşmektedir.
Yapı, ampir üslubunun 19'uncu yüzyılın ortasındaki son ve en bütüncül örneklerindendir. Caminin selatin camilerde de görülen dış avlusu ve sebili ise yol genişletme çalışmalarında yıkılmıştır. Muvakkithanesi, denize bakan cepheye taşınarak yıkımdan kurtulmuştur.
1948 YILINDA DENİZ MÜZESİ’NE ÇEVRİLMİŞTİ
27 Eylül 1948'de Deniz Müzesi yapılan ibadethane, 1961'de askeri yönetim tarafından denetimine verildiği Yassıada İrtibat Kurulu'nun talimatıyla yeniden ibadete açılmıştır.
Yapı, 1966 ve 2007 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
ORTAKÖY – BÜYÜK MECİDİYE CAMİİ
Beşiktaş ilçesinde, Ortaköy iskele meydanının kuzey ucunda bulunmaktadır. Güneyi ve batısı denizle çevrili olan eser, Boğaz'a uzanan küçük bir burnun üzerindedir.
Caminin bulunduğu yere, daha önce Vezir İbrahim Paşa'nın damadı Mahmud Ağa, 1721'de bir mescit inşa ettirmiştir.
YIKILAN MESCİDİN YERİNE İNŞA EDİLDİ
Mahmud Ağa'nın Patrona Halil Ayaklanması'nda ölümünden sonra yıkıldığı tahmin edilen mescidin yerine, günümüzdeki cami yapılmıştır.
1721 yılında inşa edilen ilk yapının, Mahmud Ağa'nın damadı Kethüda Davetdar Mehmed Ağa tarafından 1740'lı yıllarda yenilendiği tahmin edilmektedir.
1810'lardaki Bostancıbaşı defterlerinde "Mehmed Kethüda Cami-i Şerifî" olarak kayıtlı olan eser, Büyük Mecidiye Camii adıyla da bilinir.