Tarih boyunca buzlarla kaplanan İstanbul Boğazı
İstanbul'un güzelliğine güzellik katan İstanbul Boğazı, tarih boyunca pek çok kez buzlarla kaplanmıştır. Bizans döneminden, Osmanlı'ya ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından 1954 gibi yakın denecek bir döneme kadar birçok kez buzlanma hadisesi ile karşı karşıya kalmıştır. Boğazın mavi suları üzerinde yüzen beyaz buz blokları, İstanbul'un siluetine estetik açıdan farklı bir "hava" katmışsa da bu durumun nasıl oluştuğu oldukça merak konusudur. Tarih boyunca tekrarlanan İstanbul'un "buzlanma" hadiseleri tam olarak nedir? Boğaz gerçekten donmuş mudur yoksa altında yatan farklı sebepler mi vardır? Toplumsal hayatta bu olay nasıl karşılanmış ve edebiyata nasıl yansımıştır? Tüm bu soruların cevabını siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 13.01.2020
10:55
Güncelleme Tarihi: 13.01.2020
11:10
Osmanlı döneminde en çetin geçen kış: 1621 İstanbul Boğazı'nın donma hadisesi
Günümüzde de ara sıra şiddetli yağışlar olmasına rağmen Osmanlı döneminde ve Cumhuriyet'in ilk yıllarında kışlar oldukça çetin geçmiştir.
Erhan Afyoncu, "Eskiden İstanbul'da Boğaz bile donardı" yazısında Genç Osman döneminde İstanbul'un en şiddetli kışlarından birini yaşadığını söyler. Genç Osman döneminde yaşanılan bu çetin geçen kışı, "24 Ocak 1621'den 8 Şubat 1621'e kadar hiç durmadan yoğun bir biçimde kar yağdı. Kışın şiddetinden İstanbul Boğazı'nda deniz buz tuttu, sadece ortasında bir nehir büyüklüğünde bir yer akmaya devam etti. 9 Şubat'ta ise İstanbullular gözlerine inanamadılar. İstanbul Boğazı tamamen dondu ve şehir halkı Eminönü'nden Üsküdar'a yürüyerek gidip, gelebildiler. Haliç de donduğu için Eminönü'nden Galata'ya aynı şekilde geçilebilmişti." ifadeleriyle anlatır.
Tarihçi Tuği, Musibetname eserinde boğazın donma meselesi nasıl anlattı?
Tarihçi Tuği, "Musibetnâme" isimli eserinde 1621'de boğazın donmasıyla ilgili olarak "1621 senesinde Boğaziçi dondu. Üsküdar ve Beşiktaş arası kara olup, üzerinde adamlar gezip, Üsküdar'dan İstanbul'a yürüyerek gidip, gelirlerdi" cümlesini kurmuştur.
Erhan Afyoncu ise boğazın donma meselesini Osmanlı için bir "felaket" olarak nitelendirmiştir. Zira gıda ihtiyacının çoğunu dışarıdan temin eden şehre gemi gelemediği için yiyecek fiyatları artmıştır. Ekmek ve et fiyatları birkaç misline çıktığı için Afyoncu'ya göre büyük bir kıtlık yaşandı. Afyoncu, Mart ayının başlarında havanın yumuşaması ile Boğaz'da ulaşım tekrar başlamasaydı, İstanbul'da büyük bir halk isyanı yaşanacağını düşünmüştür. Ayrıca Afyoncu'ya göre, Osmanlı tarihçileri Boğaz'ın donmasını İkinci Osman döneminde meydana gelen diğer ilginç hadiselerle birleştirerek, Genç Osman'ın tahttan indirilmesine işaret olarak gösterirler.
Boğazın buzlarla kaplanması edebiyata nasıl yansıdı?
Boğazın buzlarla kaplanma hadisesi her türlü sosyal olaydan ve gündelik yaşamdan etkilenen edebiyata da yansımıştır elbette. Yıldırım Bayezid zamanında yaşayan divan şairi Bursalı Seyyid Haşimi, "Yol oldu Üsküdar'a, bin otuzda Akdeniz dondu!" tarihini düşürmüştür.
Aynı günlerde şair Neşatî de şu beyitle olayı tarihe mâletmiş: "Lütfen ve mânâ âna dedi Neşatî târih/ Be medet dondu bin otuzda soğuktan derya!"
Tarihçi Vâsıf'ın kaleminden çıkan "Buz üstünden geçen geldi, bana yaz dedi tarihin, Deniz 68'de dondu, buzdan bendeniz geçtim! " , Vasıf'ın 68 dediği, hicrî tarihe göre 1755 yılı... Düşürülen bu tarihten anlaşıldığı üzere, buzlarla kaplı boğazdan Tarihçi Vasıf da geçmiştir.
1929’da yeniden Haliç’in buzlarla kaplanması
İstanbul'un yaşadığı en şiddetli kışlardan biri de 1929 kışıdır. Eser Tutel'in yazısında ifade ettiğine göre 1928-29 kışında İstanbul çok soğuk günler geçirmiştir. 1 Mart 1929 günü Karadeniz'den gelen büyük buz parçaları akıntıyla Boğaz'dan içeriye girerek koylarda sıkışmış, kalmış, pek doğal olarak da, Boğaz iskelelerine Şirket-i Hayriye'nin vapur seferleri yapılamamış.
Tutel, 1929 yılındaki soğuğu, "Hikmet Feridun Es'ten dinledim: O yıl öylesine soğuk olmuş ki, kümeslerdeki zavallı tavuklar donarak buzdan birer heykele dönmüşler!" şeklinde ifade eder.
1929'da Önce, Şubat ayında Haliç donmuştur. Ardından 1 Mart'ta Karadeniz'den Boğaz'a giren büyük buz kütleleri limanın ağzına yığıldığı için şehir hattı vapurları çalışamamıştır. Sadece Galata Köprüsü-Harem seferleri yapılmıştır. Bu sebeple köprü ile Kadıköy arasındaki seferler de aksadı. Tutel, yazısında buzların üzerinde bulunan, Macar katanalarına ait nal izlerinden dolayı bu buzların Tuna'dan geldiğini ifade eder.