Tarih boyunca buzlarla kaplanan İstanbul Boğazı
İstanbul'un güzelliğine güzellik katan İstanbul Boğazı, tarih boyunca pek çok kez buzlarla kaplanmıştır. Bizans döneminden, Osmanlı'ya ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından 1954 gibi yakın denecek bir döneme kadar birçok kez buzlanma hadisesi ile karşı karşıya kalmıştır. Boğazın mavi suları üzerinde yüzen beyaz buz blokları, İstanbul'un siluetine estetik açıdan farklı bir "hava" katmışsa da bu durumun nasıl oluştuğu oldukça merak konusudur. Tarih boyunca tekrarlanan İstanbul'un "buzlanma" hadiseleri tam olarak nedir? Boğaz gerçekten donmuş mudur yoksa altında yatan farklı sebepler mi vardır? Toplumsal hayatta bu olay nasıl karşılanmış ve edebiyata nasıl yansımıştır? Tüm bu soruların cevabını siz Fikriyat okurları için derledik.
Giriş Tarihi: 13.01.2020
10:55
Güncelleme Tarihi: 13.01.2020
11:10
Boğazın buzlarla kaplanması edebiyata nasıl yansıdı?
Boğazın buzlarla kaplanma hadisesi her türlü sosyal olaydan ve gündelik yaşamdan etkilenen edebiyata da yansımıştır elbette. Yıldırım Bayezid zamanında yaşayan divan şairi Bursalı Seyyid Haşimi, "Yol oldu Üsküdar'a, bin otuzda Akdeniz dondu!" tarihini düşürmüştür.
Aynı günlerde şair Neşatî de şu beyitle olayı tarihe mâletmiş: "Lütfen ve mânâ âna dedi Neşatî târih/ Be medet dondu bin otuzda soğuktan derya!"
Tarihçi Vâsıf'ın kaleminden çıkan "Buz üstünden geçen geldi, bana yaz dedi tarihin, Deniz 68'de dondu, buzdan bendeniz geçtim! " , Vasıf'ın 68 dediği, hicrî tarihe göre 1755 yılı... Düşürülen bu tarihten anlaşıldığı üzere, buzlarla kaplı boğazdan Tarihçi Vasıf da geçmiştir.
1929’da yeniden Haliç’in buzlarla kaplanması
İstanbul'un yaşadığı en şiddetli kışlardan biri de 1929 kışıdır. Eser Tutel'in yazısında ifade ettiğine göre 1928-29 kışında İstanbul çok soğuk günler geçirmiştir. 1 Mart 1929 günü Karadeniz'den gelen büyük buz parçaları akıntıyla Boğaz'dan içeriye girerek koylarda sıkışmış, kalmış, pek doğal olarak da, Boğaz iskelelerine Şirket-i Hayriye'nin vapur seferleri yapılamamış.
Tutel, 1929 yılındaki soğuğu, "Hikmet Feridun Es'ten dinledim: O yıl öylesine soğuk olmuş ki, kümeslerdeki zavallı tavuklar donarak buzdan birer heykele dönmüşler!" şeklinde ifade eder.
1929'da Önce, Şubat ayında Haliç donmuştur. Ardından 1 Mart'ta Karadeniz'den Boğaz'a giren büyük buz kütleleri limanın ağzına yığıldığı için şehir hattı vapurları çalışamamıştır. Sadece Galata Köprüsü-Harem seferleri yapılmıştır. Bu sebeple köprü ile Kadıköy arasındaki seferler de aksadı. Tutel, yazısında buzların üzerinde bulunan, Macar katanalarına ait nal izlerinden dolayı bu buzların Tuna'dan geldiğini ifade eder.
1954’te yeniden ve son kez buzlarla kaplanan İstanbul Boğazı
Söylentilere göre, 1954 yılında İstanbul Boğazı'nın iki yakasında bulunan Poyrazköy-Rumeli Kavağı arasında denizin üstünden yürümek mümkün olmuştu. Yakın bir tarihte yaşadığımız bu olay, Boğaz'daki buz kütlelerinin sırrını açığa çıkarıyor.
Boğazın suları donar mı? Uzmanlar bu konu hakkındaki görüşleri nelerdir?
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr..Cem Gazioğlu, coğrafi konum olarak bulunduğumuz enlemde donmanın mümkün olmadığını, deniz suyu sıcaklığının sıcaklığı -4'e düşse bile çok ince bir zar şeklinde donacağını iddia etmiştir. Sonuç olarak Gazioğlu, bölgemizdeki hava sıcaklığının kuzey buz denizindeki seviyeye gelmesi mümkün olmadığından dolayı İstanbul Boğazı'nda donma olayı gerçekleşmeyeceğini düşünür. Ayrıca Boğaz suyunun donma sürecinin başladığı -4 derecenin altına inmesi için İstanbul'daki hava sıcaklığının -25 derece olarak ölçülmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Uzun yıllar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Bölümü'nde görev yapan Gökhan Abur ise Boğaz'ın donması konusunda tarihçilerin abartılı ifadeler kullandığını ifade etmiştir. 1621 tarihinde, atlı kızaklarla Abur, Üsküdar'dan Galata'ya, buzlar üstünde geçildiğini gösteren minyatürü gerçekçi bulmamıştır. Haliç'in ve Boğaz'ın sığ yerlerinin donduğunu kabul eden Abur, Boğaz'ın tamamen donmasının neden mümkün olmadığını ise şöyle açıklamıştır:
"Boğaz'ın donması için 0-2 metre arasındaki yüzey sıcaklığının +4 dereceye kadar düşmesi gerekli. Dört derecede suyun hareketi durur. Sıcaklık daha da düşerse kristalleşerek buz tutmaya başlar. Bizim Boğaz'ın mevcut yüzey sıcaklığı 16 derece. Aslında Boğaz suları çabuk soğur; ama yüzey ve dip akıntıları buna engel oluyor. 45-50 metre alttaki bu iki akıntı kuzeyden ve güneyden sürekli suyu sirküle ediyor. İstanbul Boğazı'nın böyle bir şansı var."