Arama

  • Anasayfa
  • Galeri
  • Tarih
  • Tarih sayfalarından milli birlik ve dayanışma örneği: Tekalif-i Milliye

Tarih sayfalarından milli birlik ve dayanışma örneği: Tekalif-i Milliye

Milli dayanışmayı pekiştirmek amacıyla oluşturulan "Biz bize yeteriz Türkiyem" kampanyasını eleştiren insanlara karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihte yaşanan milli birlik ve beraberlik örneğini yeniden hatırlattı: Tekalif-i Milliye… Peki, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasındaki en önemli milli fedakarlıklardan biri olan Tekalif-i Milliye neydi? Tekalif-i Milliye'yi oluşturan süreç nasıl gelişti? Günümüzle hangi noktalarda bağlanabilir? İşte tarihin tozlu sayfalarından gelen bir milli birlik ve dayanışma örneğinin ayrıntıları...

Yunan ordusunun Eskişehir'i işgali ve Ankara'ya doğru yürümesi, Türk ordusunun da Sakarya'nın doğusuna çekilmesi; tüm yurtta büyük bir üzüntü ve umutsuzluk yarattı. Ankara halkı ve mecliste de büyük heyecanlar uyandıran bu durum neticesinde mecliste birtakım görüşmeler yapılmaya başlandı. Mecliste yapılan görüşmelerde en dikkat çekici noktalar, ordunun sayıca azlığı, silah araç gereçlerinin yetersizliğiydi. Bununla beraber 2 Ağustos 1921'de yapılan gizli oturumda, İzmir Mebusu Mahmut Esat Bey'in şu sözleri dikkat çekiciydi:

  • 5
  • 16
"Yalın ayak bir nefer yanıma geldi."
Yalın ayak bir nefer yanıma geldi.

"Ordunun ihtiyaçlarından birisi de kumandanların ifadesine nazaran yiyeceği, içeceği yok. Ordu ricat ettiği zaman kafi derecede erzakını alamamış… Birkaç nefere tesadüf ettim. Onlarla görüştüm… Biz düşmanı yenmeye geldik. Zararı yok biraz da aç dövüşürüz dediler… Yalın ayak bir nefer yanıma geldi. Heyetle ben neferin önünde yere bakmaya mecbur olduk ve sıkıldı. Burada haykırarak istemediğime utandım." (T.B.M.M, Gizli Celse Zabıtları, c.2 s.143)

  • 6
  • 16
TBMM Hükümeti tarafından verilen karar
TBMM Hükümeti tarafından verilen karar

Bu şartlar altında kurtuluş ümidi olarak Mustafa Kemal'in ordunun başına geçmesine, yasama, yürütme ve yargı yetkisinin tek bir elde toplanılarak maddi ve manevi tüm gücün ordunun hizmetine sunulmasına TBMM tarafından karar verildi.

Mustafa Kemal, meclisin isteği üzerine Sakarya Savaşı'na hazırlanırken Ağustos 1921'de 'Başkomutan' sıfatıyla bizzat ordunun başına geçmişti. Büyük Millet Meclisi 3 aylık süreyle bütün yasama yetkilerini de Mustafa Kemal'e devretmişti.

Başkomutan seçilen Mustafa Kemal, meclise teşekkür ettikten sonra "Efendiler zavallı milletimizi esir etmek isteyen düşmanları inayet-i süphaniye ile behemehal mağlup edeceğimize dair olan emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada bu itminan-ı tammımı Heyet-i Celilenize karşı, bütün millete karşı ve bütün aleme karşı ilan ederim…" (T.B.M.M, Zabıt Ceridesi, c.12, s.19) konuşmasını yaptı.

Ayrıca Mustafa Kemal, bu zorlu süreçteki birlik ve beraberliğin önemine Nutuk'ta şu şekilde yer verdi:

"Millet fertleri, yalnız düşman karşısında bulunanlar değil, köyde, evinde, tarlasında bulunan herkes silahla vuruşan savaşçı gibi kendini vazifeli sayarak bütün varlığını yalnız mücadeleye verecekti. Bütün maddi ve manevi varlığını yalnız vatan savunmasına vermekle ağır davranan ve müsamaha gösteren milletler savaş ve çarpışmayı gerçekten göze almış ve başarabileceklerine inanmış sayılmazlar." (Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, s.382)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN