Tarihe damga vuran siyasi kişilere dair 5 mektup
Yahudiler, Avrupa'da daha fazla kalamayacaklarını anlayınca Sultan Abdülhamid'den Filistin topraklarını talep etmişlerdi. Peki, Siyonist lider Theodor Herzl, Abdülhamid'e kaleme aldığı mektupta hangi sözlere yer vermişti? Abdülhamid, hâl' edilmesinin sebebi olarak gördüğü bu olayı yazdığı mektupta neler söylemişti? Einstein'dan Atatürk'e, Adnan Menderes'ten Aliya İzzetbegoviç'e, tarihe damga vuran siyasi kişilere dair 5 mektubu sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 11.10.2019
11:42
Güncelleme Tarihi: 11.12.2022
09:48
ALBERT EINSTEIN’DAN ATATÜRK’E…
◾ Berlin Üniversitesi'nde ders vermekte olan Einstein, Nazilerin etkilerini artırmalarının ardından Almanya'da daha fazla kalamayacağını görmüş ve Paris'e geçmişti. 1933'te Almanya'daki Yahudi profesörleri kurtarmak amacıyla bu mektubu Mustafa Kemal Atatürk'e gönderdi:
"Ekselansları,
OSE Dünya Birliği'nin şeref başkanı olarak, Almanya'dan 40 profesör ve doktorun bilimsel ve tıbbi çalışmalarına Türkiye'de devam etmelerine müsaade vermeniz için başvuruda bulunmayı ekselanslarından rica ediyorum.
‘SON DERECE FAYDALI OLACAKLARINI İSPAT EDEBİLİRLER’
Sözü edilen kişiler, Almanya'da yürürlükte olan yasalar nedeniyle mesleklerini icra edememektedirler. Çoğu geniş tecrübe, bilgi ve ilmi liyakat sahibi bulunan bu kişiler, yeni bir ülkede yaşadıkları takdirde son derece faydalı olacaklarını ispat edebilirler. Ekselanslarından ülkenizde yerleşmeleri ve çalışmalarına devam etmeleri için izin vermeniz konusunda başvuruda bulunduğumuz tecrübe sahibi uzman ve seçkin akademisyen olan bu 40 kişi, birliğimize yapılan çok sayıda başvuru arasından seçilmişlerdir. Bu bilim adamları, bir yıl müddetle, hükümetinizin talimatları doğrultusunda kurumlarınızın herhangi birinde hiçbir karşılık beklemeden çalışmayı arzu etmektedirler. Bu başvuruya destek vermek maksadıyla, hükümetinizin talebi kabul etmesi halinde sadece yüksek seviyede bir insani faaliyette bulunmuş olmakla kalmayacağı, bunun ülkenize de ayrıca kazanç getireceği ümidimi ifade etme cüretini buluyorum.
Ekselanslarının sadık hizmetkârı olmaktan şeref duyan,
Prof. Albert Einstein"
ADNAN MENDERES’TEN KENDİSİNE İDAM EMRİ VERENLERE…
◾ 27 Mayıs 1960 darbesi, tarihe "demokrasinin infazı" olarak geçti. Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, bu darbenin ardından idam edildi. Adnan Menderes'in idamından önceki son sözleri kendisine idam emri verenlere yönelikti. Menderes kaleme aldığı mektupta şu satırlara yer verdi:
"Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim.
‘DİRİMDEN KORKMAYACAKTINIZ!’
Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki; Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi millet el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Buna rağmen duam sizlerle beraberdir."
ALİYA İZZETBEGOVİÇ’TEN TÜRKİYE’YE…
◾ Bosna Hersek, bizler için bir Evlâd-ı Fatihan... Bosna Savaşı sonrası bağımsızlık mücadelesinin ardından ülkenin ilk devlet başkanı, Müslüman lider Aliya İzzetbegoviç oldu. Bilge Kral Aliya, asırlar süren bağı hatırlatmak amacıyla Türkiye'ye yönelik yazdığı bir mektupta şu satırları kaleme aldı:
"Türk'ün evladı…
Unutma.
Ben Aliya,
Boşnakların içinde herhangi biriyim. O gün bütün Avrupa bizi yapayalnız bıraktı. Üç gün içinde sekiz bin vatandaşımızı katlettiler ve toplu mezarlara gömdüler. Binlerce kadınımıza tecavüz ettiler. Binlerce çocuğumuzu yetim bıraktılar. Henüz mezarlarını bulamadığımız kaç kardeşimiz daha var, bilmiyoruz.
Önce, hepsini sıraya dizip tek tek öldürmeye başlamışlar. Elinize kazma kürek verildiğini, bir çukur kazdırıldığını, sonra kafanıza bir kurşun sıkıldığını düşünün. Biraz zaman geçince işin çok uzun süreceğini anlıyorlar. Bu kez yirmili, otuzlu, kırklı gruplar hâlinde daha büyük çukurlar kazdırıyorlar. Vatandaşlarımızı bu kuyuların içine atıp üstlerine kurşun yağdırıyorlar. Bu kez de çok fazla mermi harcandığını anlayıp başka bir yola başvuruyorlar. Çukurlara doldurulan kardeşlerimizin üstüne bomba atıp onları paramparça ediyorlar.