Tarihin en soğuk günü: Sarıkamış Harekâtı
Osmanlı Devleti tarihinin en acı hadiselerinden biriydi Sarıkamış Harekatı. Zorlu koşullar nedeniyle sadece 18 gün sürebilen harekatın ardından, yaklaşık 60 bin Osmanlı askeri şehit oldu. Onların şehadet şerbeti içmelerine sebep olan şey ise düşman mermisi değil; ağır kış şartlarıydı...
Giriş Tarihi: 22.12.2018
11:24
Güncelleme Tarihi: 22.12.2022
16:07
Enver Paşa'nın torunu Osman Mayapetek ise Harekâtı şu şekilde değerlendirdi:
"Şayet komutanlar Enver Paşa'nın emirlerini yerine getirseydi Sarıkamış zaferle biterdi. 10.Kolordu Hafız Hakkı Bey komutasında Bardız'a gitmesi gerekirken, Rus birliklerinin peşine takılıp Koşur istikametine yöneldi (30. ve 31.Tümenler). Yalnız 32.Tümen Bardız'a ilerledi. Bu hata Hafız Hakkı'nın, "zafer kazanma" ihtirası ile yolu 75 kilometre uzattığı yetmezmiş gibi, Allahuekber Dağlarını geçmeye mecbur kalmış; fırtına ve tipiye yakalanıp çok büyük zayiat vermiştir ve zamanında Sarıkamış'a intikal etmemiştir. 9.Kolordu ise 3.Ordu ile 24 Aralık'ta Bardız'da birleşir. Cephe arasındaki Rus birliklerine taarruz etmek için Kötek yönüne gidip ve Rus ihtiyat kuvvetleriyle taarruz edip Sarıkamış'a iltihak etmesi gerekiyordu. Maalesef yine evdeki hesap çarşıya uymamıştır. Bu sapmanın başlıca sebebi Hafız Hakkı Paşa'nın (10.Kolordu) 25 Aralık tarihinde Sarıkamış'ta olacağı varsayımı tamamen ile Enver Paşa'nın 10.Kolordu yalnız kalmasın diye yönünü Kötek'ten, Sarıkamış'a çevirmesi olmuştur. Netice olarak 10.Kolordu büyük zayiatla bitkin bir şekilde ancak 29 Aralık'ta Sarıkamış'a gelebilmiştir."
📝18 Aralık 1914:
"Artık hamdolsun ileri gidiyoruz… (Vazifemiz) Rus ordusunu mahvetmektir… Biz kazanırsak başımız dik olarak 30-40 sene içinde göstereceğimiz faaliyet ile bütün şarkı sefaletten kurtaracağız. Biz batarsak yüz milyonlarca zeki, masum şarklılar, Türkler, İslamlar uzun esaret ve sefalet devirleri geçirmeye mahkum olacaklardır. Allah adildir, maksadımız pek büyüktür, azmimiz meziddir."
(Murat Bardakçı, Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü.s. 91)
📝28 Aralık 1914:
"Tam yayla üstünde keskin bir rüzgar ve arkasından şiddetli bir tipi başladı. Bu andan itibaren göz gözü görmez oldu. Kimsenin kimseye yardım etmesi ve hatta söz söylemesi, sesini duyurması olanağı kalmadı… Hala gözümün önündedir. Yol kenarında karların içine çömelmiş bir er bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek, çığlık atarak dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu. Kaldırıp yola götürmek istedim. Er önceki hareketini, çığlığını, dişleriyle, tırnaklarıyla çabalamasını hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı cinnet geçiriyordu."
(Şerif Köprülü, Sarıkamış, s. 238).
📝29 Aralık 1914:
"Rus topçusunun bıkıp usanmadan ormanın içine savurup durduğu obüslerden biri çok yakınımıza düştü, büyük bir gürültüyle infilak etti. Bir şarapnel parçasıyla bir nefer bacağından yaralandı. Hemen koştum, neferin yarasını sardım, fakat kafi gelmedi… O sırada (Hafız) Hakkı Bey'i gördüm, bir Alman zabitiyle beraber tesadüfen yanımdan geçiyordu… "Birazdan Sarıkamış'ı alırız, en yakın yer orası, oraya gönderirsiniz" dedi. Ben karşılık vermedim ama Alman zabit - galiba Binbaşı Lange Bey'di- Hakkı Bey'e Fransızca hitap ederek; "Harbi kaybettik fakat yenilmedik" diyordu.
(Mehmet Ali Kuntman, Tabur Tabibi Derviş Bey'in Hatıraları, s.151)
📝30 Aralık 1914:
"Ne feci manzara! Şehitler o uğursuz siperlerin önünde, her biri bir vaziyette yatıyorlar. Yattıkları dereyi, güneşin hafif ışığı aydınlatıyor. Birçoğunun yüzleri Kafkas dağlarına karşı, gözleri açık, al kanlar içinde Kafkas'a selamlar gönderiyorlar zannolunur. Ağlıyorum. Hepsinin yerine ağlıyorum."
(Ali Rıza Eti, Bir Onbaşının Doğu Cephesi Günlüğü, S. 112-114).