Tarihin soluk aldığı Osmanlı eserleri
Balkanlar'dan Hindistan'a, Kuzey Afrika'dan Endonezya'ya kadar uzanan Osmanlı, gelecek nesillerin tarih, kültür ve genel anlamda medeniyet inşasına etti. Üç kıta da asırlar boyu hükmeden cihan devleti Osmanlı, Türk-İslam sanatını geliştirerek tüm dünyada şaheserlerini ortaya koydu. Dünya sanat tarihinde de önemli bir yere sahip olan Osmanlı, gittiği her yere yüzyıllar geçse de silinmeyecek izler bırakarak medeniyetinin köklerini saldı. Günümüzde yıllara meydan okuyarak ayakta kalan bu eserler, adeta tarihin soluk aldığı yerlerdir. İşte sizler için mutlaka görülmesi gereken Osmanlı eserlerini derledik.
Giriş Tarihi: 21.03.2019
16:09
Güncelleme Tarihi: 07.11.2019
13:37
FATİH SULTAN MEHMED’İN ATASINA VEFASI
Fâtih Sultan Mehmed'in 1455 çıktığı Sırp seferinde Novoberda Kalesi'ni fethettikten sonra I. Murad'ın şehit olduğu yerde konaklayarak onun ve diğer şehitlerin ruhu için ihsanlarda bulundu.
Kosova'da Sultan I. Murad'ın bu türbesinin etrafında 10.000 kadar şehit yattığını da rivayet edilir.
Sultan Murad Türbesi'nin, Yıldırım Beyazıd döneminde 14. yüzyılın sonlarına doğru inşa edildiği tahmin edilir. Türbe çeşitli aralıklarla tamir edildi, II. Abdülhamid tarafından da tamiri sırasında bir selâmlık binası eklendi.
TÜRBEDEKİ DİĞER HAZİRELER
Türbenin duvarları içindeki hazîrede ayrıca iki mezar vardır. Bunlardan biri, Silistre başkumandanı iken daha sonra Sofya'da Ordu-yı Hümâyun kumandanı olan ve 1276'da (1859-60) Priştine'de vefat eden Rifat Paşa'ya, mermer lahitli ikinci kabir ise 1321'de (1903-1904) ölen Kosova Valisi Hâfız Mehmed Paşa'ya aittir.
Priştine'deki Fatih Camii, şehir merkezinde saat kulesinin yanında bulunur. Cami, 1461-62 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa edildi. 1682-83 tarihli onarım kitabesinde, yapının IV. Sultan Mehmet döneminden daha sonra onarıldığı belirtilir. Caminin 18. ve 19. yüzyıllarda da bazı onarımlardan geçti. Üç kubbeli bir son cemaat yeri vardır. Minarenin petek kısmı yıkılsa da 1955'te onarıldı. Minber ve mahfili ahşaptandı. Çok güzel bir işçiliğe sahiptir. Camide son cemaat yerinin ön cephe duvar yüzeyinde ve harimin iç duvar yüzeylerinde 18. yüzyıla ait kalem işi duvar süslemeleri bulunur.
Sinan Paşa Camii, Kosova'nın Prizren şehrinin en anıtsal camilerindendi. Cami, şehir merkezinde, yol seviyesinden yüksek bir arazide kuruldu. Caminin bânîsi Sûfî Sinan Paşa'ydı. Sûfî Sinan Paşa, başlangıçta imrahor, daha sonra sırasıyla Budin Beylerbeyi, Kars, Erzurum, Eğri-Eger Macaristan ve Bosna Beylerbeyliği görevlerinde bulundu. Daha sonra 1604-1605'te Sadaret kaymakamı olarak görev yapan Paşa, 1607-1608'de tekrar Bosna Valisi ve 1608-1609'da Şam Valisi olarak hizmette bulundu. Sinan Paşa, 1609'da Şam'da vefat etti. Cami'nin, Sinan Paşa'nın Bosna Valiliği yaptığı dönemlerde 1600-1601 veya 1607-1608'de inşa edilmiş olabileceği ihtimali üzerine durulur.
TARİHİ CAMİ YIKILMAK İSTENDİ!
Kare planlı olan Sinan Paşa Camii, tek kubbe ile örtülüdür. Tek şerefeli olan minaresi 43.5 metre yüksekliğindedir. Hıristiyanlar tarafından cami inşaatında civardaki bir kiliseye ait inşaat malzemelerinin, kullanılmış olabileceği ihtimali üzerine, yapıda 1939'da Arkeoloji kazı çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar esnasında caminin üç kubbeli son cemaat yeri yıkıldı. Arkeoloji kazı çalışmaları bahanesiyle caminin yıkılacağını anlayan şehirdeki Türk ve Müslüman cami için hazırlanan bu yıkım planını durdurdular. Balkan ülkelerinin tamamında bu gibi bahanelerle birçok caminin yıkıldığı bilinir.