Arama

Tarihte bugün; Sebilürreşad'da çıkan haberler

Sebilürreşad, çıktığı ilk günden itibaren İttihad-ı İslam düşüncesinin savunucusu ve milli mücadelenin destekçisi olmuştu. Müslümanların başarı sırrından İngiltere'yi korkutan dayanışmaya kadar tüm İslam coğrafyasından çeşitli haberler yayınladı. İşte sizler için 17 Ramazan-ı Şerif 1331 tarihinde Sebilürreşad'da çıkan yazıları derledik.

Müşavere: Danışma
Muvaffakiyet: Başarılı olma, başarı
Mücehhez: Yapacağı iş için gerekli her türlü malzeme ile donanmış, hazır duruma getirilmiş, donatılmış.
Efrat: Fertler
Nakisa: eksiklik, noksan
Fütur: Bezginlik, usanç, bıkkınlık
Atalet: Hareketsizlik, boş durma, tembellik
Müntehâ: Son nokta, son, nihâyet
Şenâat: Kötülük, fenâlık, alçaklık
Tecerrüd:Uzaklaşma, soyutlanma
Şecaat: Yiğitlik, yüreklilik, cesaret
Eslâf-ı güzîn: bizden evvel gelenler
Ahlâf: Gelecek nesiller

  • 7
  • 18
AVRUPA MEKTUPLARI
AVRUPA MEKTUPLARI

Paris Hayatı

Medeniyet hayatı denilen o dağdağaya alışmadığımdan mıdır nedendir bilmem, Paris'ten, Paris'in o velvele-i tenâhî nâpezîrinden bir türlü hoşlanamadım. Bu itirafımdan dolayı ihtimâl ki hamâkatime hükmedenler bulunur. Onlar hükümlerinde hür oldukları gibi, ben de takdirimde hürüm.

Paris öyle bir memleket ki kimsenin kimseden haberi yok. Oradaki insanlar cesîm bir makinenin eczâ-yı muhtelifesi gibi daima müteharrik. Bana öyle geliyor ki faaliyet-i medeniyye denilen o seyl-i azîmin sevk-ı cûşâcûşuna kapılan kafaların birinde bir dakika kendi âlemine çekilip hayatın hâl-i sükûnundan, zevk-ı masûmânesinden istifade edecek kabiliyet kalmamış. Onların nevmi, yakazası, sükûnu, hareketi bence takdîr-i mâhiyyeti mümkün olmayan bir hâleti dîger! İşte ben Paris'i böyle gördüm, böyle buldum. Filhakika Bolonya Ormanı, Versay Bahçesi vesaire gibi yerler bir dereceye kadar fikre sükûn veriyor. Fakat benim gibi tekellüf düşmanı, sadelik âşıkı olan kimseler eminim ki o mükellef, o müzeyyen yerlerde de aradıklarını bulamazlar.

  • 8
  • 18
PARİS NASIL BİR ŞEHİR?
PARİS NASIL BİR ŞEHİR?

Görülen her şey, dünyalar kadar mesainin mahsulü olduğundan onların vücuda getirilmesi için sarf edilen kuvvetlerin kâffesi eserlerinin başı ucunda bekliyorlar, seyredenlerden temaşa ücreti istiyorlar.

Daima: Aman yarabbi insan eli değmedik, onun libâs-ı tasarrufunu giymedik bir şey yok mu? Bir lahza bakayım da kendime geleyim! der ve bu ümniye ile dört tarafıma göz gezdirir idim.

Efsûs ki semadan başka bir yer bulamaz idim. Şu aralık herkes bir tarafa savuşmuş. Zira bu mevsimde Paris'in havası, hava değil, semm-i katil; suyuna gelince onun için ta'bîr bulunamaz. Hamd olsun bir kereden ziyade içmek nasip olmadı. İstanbul'da suyu içtikten sonra Cenab-ı Hakk'a hamd eder idim. Burada daima emr beraks idi.

Bu havâyı semm âlûdun tesirinden olmalı, geldiğimin üçüncü günü vücudumda bir kırıklık hissettim, iştihadan eser kalmadı. Kuvve-i maneviyyem münkesir oldu. Baktım ki olacak şey değil! Bir türlü yıldızımın barışmadığı o fâcire-i cihân-âşinâdan mufârakate karar verdim ve o günkü "Panteon" ziyaretini o akşam operanın temaşasıyla "tetvîc" ederek (Ziyaretlerin bende tevlîdettiği halatı ileride ayrıca yazacağım.) ertesi Salı günü Cenevre'ye müteveccihen Paris'ten mufârakat ettim.

  • 10
  • 18

Velvele-i tenâhî nâpezîr: Bitmeyen gürültü
Hamâkat: Ahmaklık
Cesim: Büyük, heybetli
Müteharrik: Hareket eden
Yakaza: Uyanıklık, dikkatli olma
Nevm: Uyku
Tekellüf: Gösteriş
Kâffe: Bütün, tamamı
Efsûs: Yazık, eyvah
Semm-i katil: Öldürücü zehir
Münkesir: Kırılmış
Mufârakat: Ayrılık
Tetvîc: Taç giydirme, taçlandırma
Mufârakat: Ayrılık

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN