Tarihte kara bir leke: Sabra ve Şatilla Katliamı
1982 yılında bir felaket yaşanır. Dünyanın bu zamana kadar tanık olmadığı "vahşice" bir katliamdır bu. Filistinli mültecilerin kaldığı Sabra ve Şatilla kamplarında binlerce masum insan acımasız bir şekilde hayattan koparılır. Aşırı sağcı Hristiyan Falanjist milislerin düzenlediği saldırıların açtığı derin yaralar, hafızalardan silinmemiştir ve uzun yıllar da silinmeyecektir. İşte, tarihte kara bir leke olarak kalacak Sabra ve Şatilla Katliamı'na dair detaylar...
Giriş Tarihi: 08.12.2023
15:10
Güncelleme Tarihi: 08.12.2023
16:26
ONLAR YALNIZCA SAYIDAN İBARET DEĞİLDİ
◾ 15 Eylül'de başlayan saldırılar tam üç gün boyunca aralıksız devam eder. Hristiyan Falanjist milisler, savunmasız onlarca insanı gözlerini kırpmadan vahşice katleder. Çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan insanların cesetleri tanınmaz haldedir.
◾ Katledilen insanların sayısı tam bilinmese de dört bine yakın olduğu tahmin edilmektedir. Her birinin bir ismi, bir hayatı, bir amacı en önemlisi bir ailesi vardır.
◾ Beyrutlu yazar Amin Maalouf , Doğu'dan Uzakta isimli romanında yaşanan bu felaket için, "Dünyanın geri kalanı için bilmem kaçıncı bir yerel çatışmadan ibaretti, bizim için ise tufandı" şeklinde bahseder.
Gazze'nin hayata açılan kapıları
ULUSLARASI KORUMA (!)
◾ Güya, uluslarası sözleşme ile koruma altına alınan bu kamplar, ABD'nin teminatı altındadır. Böyle olmadığı katliamla birlikte görülmüş olur. Katliamdan hemen sonra kampa giden Gazeteci Robert Fisk , The İndependent'teki makalesinde şu ifadeleri kullanır:
"18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camiii'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler..."
İsrail'in kuruluşunun arka planı
AYDINLATMA İÇİN FİŞEKLER KULLANILDI
◾ Yaşanan felaketten sonra kampa giden bir diğer gazateci Kyuichi Hirokava 'dır. O, 800 'e yakın kadın ve çocuğun delik deşik edilerek öldürüldüğünü söyler ve şunlar ekler: "Kampın içinde asılmış temiz çamaşırlar vardı. Gökyüzü maviydi ve güçlü bir rüzgar esiyordu. Birkaç adım yürüdüm, sokaklara yayılmış cesetlerden sonra başka cesetler de gördüm. Ağlamaya başladım."
◾ İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron, aşırı sağcı milislerin gece boyunca da katliama devam etmeleri için aydınlatma fişeklerini temin eder.
↪ O gün Şaron'u harekete geçiren şey neyse bugün de Netanyahu'yu harekete geçiren "kirli zihniyet" aynen odur. İkisi de aynıdır birbirlerinden ne eksikleri ne de fazlalıkları vardır...
Mescid-i Aksa'daki namazgahlar
AYLAR SONRA SOYKIRIM AÇIKLAMASI
◾ İnsanlık tarihinin en vahşi saldırılarından birinde ölenler Müslüman olunca dünya yine üç maymunu oynamayı tercih eder.
◾ Birleşmiş Milletler ise 16 Aralık 1982 tarihinde yaşananları kınayarak "bunun bir soykırım olduğunu" ilan etmekten öteye gidememiştir. Tüm bunlara rağmen hala katliama dair hiçbir yargılama ve ceza işlemi gerçekleşmez.
◾ Günümüzde yaşananlar aslında Sabra ve Şatilla katliamının bir benzeri, dünyanın gözü önünde Gazze'de, insanlık suçu olarak işleniyor ve çoğu devlet buna seyirci kalıyor. İnsan haklarından bahsedilip onlarca Filistinlinin hayatı hiçe sayılıyor ve İsrail yine yeniden hiçbir yaptırıma tabî tutulmuyor....
Öfke Günü nedir?