Arama

Tatarların bilgesi: Şehabettin Mercani

Tataristan'ın seçkin hocalarından olan Mercani, milli şuurun gelişmesine büyük katkı sağlayan önemli bir isimdir. Mümtaz bir Tatar aydını olan Mercani, hayatını Kırım, Azerbaycan, Kazakistan gibi Türki devletlerine, Türk dilini ve Türk kültürünü tanıtmaya adamıştır. Yaptığı çalışmalarla ve arkasında bıraktığı eserlerle Türkistan coğrafyasında İslam'ın yayılmasında da etkili olmuştur.

Özbekistan'daki yılları

◾ İlim tahsili için ilk durağı Buhara olan Mercani, İşan Türkmani Medresesi'nde eğitim alır. Daha sonra 1844 senesinde gittiği Semerkand'da, Şirdar Medresesi'nde Kadı Ebu Said bin Abdulhay el-Semerkandi'den icazetname alır.

◾ Şehabettin Mercani'nin tarihe ve tasavvufa olan ilgisi burada daha da artmıştır. Medresenin kütüphanesinde bulunan Selef-i Salihin eserini okuduğunda, Kursavi'nin fikirlerini daha çok benimsediğini dile getirir.

Şirdar Medresesi

Şirdor Medresesi,1619 - 1636 Semerkand valisi olan Yalangtuş Bahadurun emriyle inşa ettirilir. Timur Devleti'nin geç dönemlerinde inşa edilen önemli bir yapıdır.

◾ İlim tahsilini tamamladıktan sonra 1849 yılında Kazan'a dönen Mercani, doğup büyüdüğü topraklarda imamlık yapmaya başlar. İlim alanındaki bilgisi şehrin dört bir yanına yayılır ve Tataristan'ın önemli hocalarından biri haline gelir.

Dini ilimlerin yanında astronomi alanında da kendini geliştiren alim, var olan takvimin yeniden düzenlenmesi gerektiğini söylemiştir.

Tatarların Mehmet Akif'i: Abdullah Tukay

◾ Tatar bayları (zenginleri) tarafından onun için Kazan'da bir medrese ve talebeler için bir yurt inşa edilir. Mercani Medresesi veya Medrese-i Aliye adıyla anılan okul, 1881'den itibaren öğrenci kabul etmeye başlar.

◾ Mercani'nin vefatına kadar ders okuttuğu bu kurum, o dönemde Kazan'ın iyi eğitim veren medreselerinden biri olarak kabul edilir.

"Tatar" kelimesi, Çarlık Rusya döneminde yaşayan bütün Türklere verilen ortak bir isimdir. "Yabancı" anlamına gelen bu kelime daha sonra Tataristan'da ve Kırım'da yaşayan halkın resmî adı olur.

◾ Mercani, 1880 yılında hac yolculuğu için İstanbul'a gelir. Burada kaldığı 12 gün içerisinde Dahiliye Nazırı Ahmet Cevdet Paşa, Şeyhülislam Ahmet Esad Efendi gibi önemli isimlerle görüşür.

◾ İstanbul kütüphanelerini ziyaret eder. Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne kitap bağışında bulunur. Hac dönüşü, Kazan'a İstanbul üzerinden döner.

◾ Kendinden sonra gelen nesillere çok zengin bir kültürel miras bırakan Mercani, Tatar halkının Ruslar tarafından aşağılanmasına şahit olur.

◾ Bunun üzerine "Tatar adını bize tarih verdi, bu addan utanacak bir şey yok, herkes bize Tatar diyor" şeklinde cevap verir. Bu da onun kendi milletine karşı olan korumacılığını ve hassasiyetini gösterir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN