Tek partili rejimin basın yasağı: Takrir-i Sükun
Bundan 94 yıl önce bugün, tek partili rejim döneminde "muhalefetin ve İstanbul'daki muhalif basının cumhuriyete karşı bir tertip içerisinde olduğu" düşüncesiyle bir kanun çıkarıldı: Takrir-i Sükun. Kanunun yürürlüğe girmesiyle, muhalif basının yanı sıra, Milli Mücadelenin en büyük destekçileri olan gazeteler de kapatıldı. İstiklal Mahkemesi'nde birçok gazetecinin yargılandığı bu süreçte, bazı isimler sürgün veya hapis cezaları aldı.
Giriş Tarihi: 06.03.2019
15:49
Güncelleme Tarihi: 06.03.2019
15:52
MİLLİ MÜCADELEYE DESTEK VERENLER DE HEDEFTEYDİ!
Milli Mücadeleye destek veren gazetelerin kapatılmasını anlamak ise, elbette mümkün değildi. Velid Ebüzziya, Suphi Nuri, Eşref Edip, Ahmet Emin Yalman, Ahmet Şükrü'nün de içlerinde bulunduğu birçok gazeteci İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanmış; Hüseyin Cahit, Cevat Şakir, Zekeriya Sertel gibi bazı yazarlar, sürgün ve 15 yıla kadar hapse mahkûm edilmişti.
Velid Ebüzziya, Kurtuluş Savaşı'nın başlarında Türk Matbuat Cemiyeti'nin başkanlığına getirilmişti. Hem sahibi olduğu Tevhid-i Efkâr gazetesindeki yayınlarıyla, hem de İstanbul'dan Anadolu'ya silah naklinde yaptığı yardımlarla, Milli Mücadeleyi maddi ve manevi olarak desteklemişti.
Faik Ahmet öncülüğünde Trabzon'da çıkan İstikbal gazetesi de, Takrir-i Sükûn'dan olumsuz etkilenen gazetelerden biriydi. İstikbal, Trabzon'da hatta bütün Karadeniz ve Doğu Anadolu'da halkın Milli Mücadeleyi desteklemesinde önemli bir rol oynamıştı. O döneme ilişkin, 1962 yılında yayınlanan Milliyet gazetesinin bir haberi, bunu şu şekilde teyit eder.
Milli Mücadele'yi destekleyen İstikbal gazetesinin 13 Aralık 1920 tarihli nüshası.
ÜZERİNDEKİ SUÇ İSNADINA KARŞILIK ‘HUKUK DERSİ’
İstiklâl Mahkemeleri'nde boy gösteren ilk isim Hüseyin Cahit Yalçın oldu. Ankara İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanan Hüseyin Cahit'in, mahkemeye sevk edilmesine gerekçe gösterilen suçu ise, Tanin gazetesinde yer alan bir haberdi. O dönemde, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın merkezinde yapılan aramayı, Tanin Gazetesi'nde "baskın" olarak vermesi sebep gösterilmişti.
Bu suç isnadına karşı yaptığı savunmasında, "Hem eğer baskın kelimesi fena bir kelime ise, Terakkiperver Fırkası'nın benim aleyhimde ikame-i dava etmesi lazım gelirdi" diyerek mahkeme üyelerine hukuk dersi vermiş; ancak yine de muhkeme sonucunda Çorum'a sürgün edilmekten kurtulamamıştı. Birçok gazeteci de, "bir daha gazetecilik yapmayacağı sözü" vererek bu cezalardan sıyrılabilmeyi başarmıştı.
TAKRİR-İ SÜKUN KANUNU İLE KAPATILAN YAYINLAR
SEBÎLÜRREŞAD: İlk günden itibaren İttihad-ı İslâm düşüncesinin savunucusu ve milli mücadelenin destekçisi olmuştu. Mehmet Akif'in çeşitli illerde, camilerde vaaz olarak yaptığı konuşmalar, Eşref Edib tarafından Sebîlürreşad dergisinde yayımlanarak; halkın manevi duyguları coşturulmakta, askerlerin ihtiyacı olan moral sağlanmaktaydı.
1908'de Sırat-ı Müstakim adıyla Mehmet Âkif Bey ve Eşref Edip'in yayına başlattığı mecmua, Sebîlürreşad adıyla yayınına devam etmişti. Mecmua, İslamcılık fikriyatını yaymak için çıkarıldı ve milli mücadele yıllarında öncü bir rol oynadı. 641'inci sayısının ardından, Takrir-i Sükûn yasası sonrası dergi kapatılmıştı.
1908'de Ebüzziya Tevfik tarafından çıkartılmaya başlandı ve ölümünden sonra oğulları Velid ve Talha Bey, gazeteyi çıkarmaya devam ettiler. Gazete, Milli Mücadele döneminde Mustafa Kemal'in resmini ve biyografisini yayımlayan ilk gazeteydi ve Sivas Kongresi'ne Ruşen Eşref'i muhabir olarak göndermişti.
Başyazar Velid Ebüzziya, Kurtuluş Savaşı'nda İstanbul'dan Anadolu'ya silah nakliyatında yardımcı olduğu için İstiklâl Madalyası ile onurlandırılmıştı. Bütün bunlara rağmen gazete, Takrir-i Sükûn Kanunu'na göre 5 Mart 1925'te süresiz olarak kapatıldı. Mustafa Kemal'in ölümünün ardından 1940'ta yayın hayatına devam etti.
Tek partili rejim taraftarlarının, diktatörlük ve baskı rejimi dediği Osmanlı Devleti'nde Ağustos 1908'de kuruldu; ancak cumhuriyetin ilk yıllarında kapatıldı.
Hüseyin Cahit Yalçın, Tevfik Fikret ve Hüseyin Kazım'ın birlikte çıkardığı gazete, daha sonra diğer iki yazarın ayrılmasıyla, Hüseyin Cahit tarafından çıkarılmaya devam etti.
Tanin, 1925'te Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası İstanbul Beykoz Şubesinde yapılan polisin aramasını "baskın" olarak yorumlayınca hükümet kararıyla (muhakeme edilmeksizin) kapatıldı ve Hüseyin Cahit, İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanarak Çorum'a sürgüne gönderildi.