Türk okçularının başarılarının sırrı
"Yâ hakk!" nidasıyla bir solukta atılır ok. Atılmadan evvel de usulü gereği kemankeş ustasının "kemankeş sırrı" kulağa fısıldanır. Kemankeşlik, cesaretin Allah'a tevekkülüyle buluştuğu sanattır. Sanatın ince nüanslarda zenginleştiği kültürümüzde, okçuluğun zarif yüzüğü de dikkat çekecek nitelikte. Okçulukta, ok ve yay dışında, kullanımı kolaylaştırmak ve güvenliği artırmak için kullanılan yardımcı araçlardan zihgir, aynı zamanda değerli taşlarla süslenen bir takı olarak önemli donatılar arasında günümüze kadar geldi.
Giriş Tarihi: 19.11.2018
19:38
Güncelleme Tarihi: 19.11.2018
19:56
OKÇULUKTA KULLANILAN ARAÇLAR
Okçuluğun temel araçları ok ev yay olsa da çok çeşitli araçlar da kullanılır. Bu alandaki başarılar sürekli idman ve ileri atış disiplinine olduğu kadar kullanılan ok ve yayların üstün kalitesiyle de alakalı. Yay ve okların yapımında kullanım amacına en uygun biçem ve kalitede mükemmellik en temel iki unsur.
Çile adı verilen yay kirişi özel yapım ve uygulamalarından geçer. Yayların yapımında uzunluk, bileşenler ve ağırlık son derece önemli değişkenlerdir. Ok gövdesinin yapımında okçu ustaları tarafından özel tezgahlar kullanılır. Okun baş tarafında bulunan 'gez', biçimi laleyi andıran, çileye takılacak olan çentiktir.
Okçulukta kullanılan yardımcı araçlar da vardır. Bunlar, kabza sargısı (muşamba), yayın kabzasını atıcının eline uyacak ölçülere getirmek için kullanılan sargıdır. Kement, yayı kurmaya yani çilesini takmaya yarayan bir çeşit kayıştır. Bilek siperi, kabza tutan sol el bileğine bağlanan oku kabzaya kadar çekmeye yarayan bir araçtır. Ok ve yay çantaları, uzun zaman kullanılmayacak olan yaylar yay kesesinde saklanır. Bu yay keseleri, Tirkeş, sadak, gedeleç gibi adlarla bilinirler.
PEK ÇOK PADİŞAHIN MESLEĞİ
Sultan Orhan ve torunu Yıldırım Beyazıt'tan hatta Osmanlı'nın kuruluşundan başlayarak, Fatih Sultan Mehmet, İkinci Beyazıt, avcı olan Dördüncü Mehmet'e kadar pek çok padişah okçuluk mesleğinin ilerlemesi için çalıştı.
Dördüncü Murat ve Üçüncü Selim de birer kemankeş (ok ustası) olarak okçuluğa önem veren padişahlar arasında yer aldılar. Sultan İkinci Mahmut iyi bir yay çekicisi ve ok atıcısı olarak devrindeki kemankeşlerin önde gelenlerindendir. Sultan eski atış yerlerini tekrar ortaya çıkarmış, ayak taşlarını tespit ettirmiş, yarışlarda bulunmuş, okçu yiğitler ile ok meydanlarında dolaşmış, eski okçuların adlarının kaybolmamasını sağlamış, yarışlarda ödüller koymuş ve en önemlisi bir okçuluk mektebi açmıştır.
OKÇULUK MESLEĞİNDE SULTANLAR
Mustafa Kâni'ye göre Ali bin Ebû Tâlib, yani Hz. Ali, Evliya Çelebi Şafak bin Sa'îd kâşîydi. Ayrıca İstanbul'un fatihi II. Mehmed, bahçıvanlığın yanı sıra meslekte de eğitim doğrulutü ve bir zihgîrciydi.
Zihgir veya zingir , ok atışı sırasında parmak boğumunu yaralanmalardan korumak amacıyla sağ elin başparmağına takılan atış yüzüğüdür. Diğer adları, Osmanlıca zingir , zehgir veya şast olan yüzük, Arap kaynaklarında küştiban , İran kaynaklarında yüksük anlamına gelen engüştvane olarak da bilinir.
ZİHGİR FARSÇA'DA ALTMIŞ DEMEK
Şast, Farsça'da 60 anlamına gelmektedir ve yüzük adını buradan alır. Zihgir (şast), ok atarken işaret parmağının ilk boğumu, başparmak tırnağı üzerine konulur; parmakların bu şekli eski Arap parmak hesabında 60 sayısının karşılığıdır. Zihgir, yayın kirişine takılarak kirişin kolay çekilmesini sağlar ve parmak dibini yaralanmalardan korur.
Türk, Moğol, Kore, Pers, Bizans okçuluk geleneklerinde birbirinden kolay ayırt edilemeyecek kadar benzer yapıda zihgirler görülür. Yine de zihgirin yapısal özellikleri, kültüre ve muhtemelen atış tekniğine göre değişiklikler gösterir.
Zihgir atış sırasında sağ elin başparmağına takılır. Oku gezledikten sonra çileyi başparmak boğumuna yerleştirerek işaret parmağı başparmak tırnağı üzerine kapatmaya okçulukta mandal denilir. Mandalda ve çekiş ile atış sırasında zihgir kullanmadan çilenin hassasiyet kontrolünü sağlamak daha olasıdır. Fakat sürekli olarak zihgirsiz ok atmak parmak boğumunda yaralanmaya ve nasırlaşmaya neden olur. Atıcının parmağına uygun zihgiri yapmak bir uzmanlık alanıdır. Bu işin ayrı bir uzmanlık gerektirdiğini okçu ve yaycı esnafın dışında, zihgir ustalarının kendi pirleri ve gedikleri olan bağımsız bir esnaf loncası bulunmasından anlaşılır.