Uluğ Bey eserleri ve hayatı hakkında tarihi bilgiler
Timur'un torunu, alim ve devlet adamı Uluğ Bey, bugün Türk-İslam dünyasının en ünlü astronomu olarak anılır. Bilhassa matematiğe olan ilgisi ve bu alanlardaki çalışmalarıyla ilim yolunda durmaksızın ilerledi. Hükümdarlığı sırasında kurduğu Semerkant Medresesi ve Semerkant Rasathanesi, bilim tarihi açısından oldukça büyük önem taşır. Öyle ki Semerkant Rasathanesi o zamana kadar görülmemiş bir ilim kurumu hüviyetine sahipti.
Giriş Tarihi: 28.09.2019
14:13
Güncelleme Tarihi: 27.10.2024
12:31
◾ Uluğ Bey zamanında yeni astronomik aletler yapılmış, eski aletler geliştirilmiştir. O dönemde geliştirilen usturlapta, binden fazla işlem yapabiliyordu.
◾ Uluğ Bey'in geliştirdiği usturlabının çapı yaklaşık 40 metreydi.
◾ Uluğ Bey astronomik aletler yapmasının yanı sıra, gökyüzünün bir de haritasını yapmayı başarmıştır.
◾ 1437'de, büyük eseri Zic-i Uluğ Bey'i (Gürgani Takvimi) yazmıştır. Bu eser kullandığı Zîc-i İlhânî'de gördüğü bazı ölçüm hatalarını ve eksiklikleri gidermiş hem İslâm dünyasında hem de Avrupa'da kaynak eser olarak kabul edilmiştir. Zic-i Uluğ Bey Batlemyus ve Nasirüddin Tusi'nin hazırladığı ziclerden sonra üçüncü büyük zic* olarak adlandırılmaktadır.
*Zic: Astronomi eserlerinde gözlem sonuçlarının bir çizelge biçiminde verildiği kitap.
◾ Eserde gökyüzünün güneyinde kalan 48 takımyıldızı işleniş ve bu takımyıldızlar içerisinde bulunan 1018 yıldızın koordinatları tespit edilmiştir. 4 bölümden oluşan eserde ilk bölümde kronolojik sistemler, ikinci bölümde pratik astronomi bilgileri, üçüncü bölümde gök cisimlerinin hareketleri ve yerleri, dördüncü bölümde ise astrolojik bilgiler yer almaktadır.
◾ Uluğ Bey'in bu eseri 1665'te Oxford'da İngilizce ve 1853'te de Fransızca olarak basılmıştır. Esere Ali Kuşçu ve Mirim Çelebi tarafından şerhler yapılmıştır. Bu eserin asıl kopyalarından biri Irak ve İran savaşlarından sonra Türkiye'ye getirilmiş ve halen Ayasofya kütüphanesindedir.
◾ Uluğ Bey, astronomi çalışmalarının temelini teşkil eden trigonometri ilmi üzerinde de geniş çaplı çalışmalar yapmıştır.
◾ Milletlerarası Astronomi Derneği de Ay yüzeyindeki bir kratere onun adını vermiştir. Beş ülkenin astronomlarından ve özellikle Ay'a uydu gönderen ülkelerin uzmanlarından oluşan bir komisyonun hazırladığı Ay Haritasında, üç Türk astronomunun adı yer alır. Büyük bir kratere Uluğ Bey adı verilmiştir. Diğer kraterler, Beyruni ve Nasireddîn Tûsî'nin adlarını taşımaktadır.
◾ Timur'un torunu, ünlü âlim ve devlet adamı Uluğ Bey tarafından yaptırılmıştır ve bugün Registan adıyla anılan, zamanında pazar yeri olarak kullanılan meydanda yer almaktadır. Timurlu geleneğine uygun biçimde kervansaray, hankah ve diğer bölümlerden meydana gelen bir külliye teşkil eden yapılardan sadece medrese ayakta kalmıştır.
◾ Bugünkü şekliyle 1619-1636 tarihli Şîrdâr ve 1646-1660 tarihli Tillâkârî adlı iki Özbek medresesiyle birlikte meydanın bir köşesini bütün ihtişamıyla dolduran Uluğ Bey Medresesi diğer iki medresenin de ilham kaynağı olmuştur.
◾ Giriş kapısı üzerindeki kitabede medresenin Uluğ Bey Gürgân tarafından 820 (1417) yılında yaptırıldığı belirtilmektedir. Mescid kısmı üzerindeki kitabeden bu kısmın 822'de (1419), abidevi ölçülerdeki cümle kapısı üzerindeki kitabeden de kapının 823'te (1420) tamamlandığı anlaşılmaktadır.
◾ Bina başka medreseler de yaptıran Uluğ Bey'in en muhteşem eseridir. Özellikle 820 (1417) tarihli Buhara'daki medreseyle yakın irtibatı bulunan bu medresenin yanında diğerleri çok mütevazı kalmaktadır.
Bilime yön veren Müslüman alimler ve icatları
◾ 56 × 81 m. ebadında olup tipik bir dört eyvanlı medrese planına sahip yapının köşelerinde yüksek minareler bulunmaktadır. Sivri kemerli devâsâ cümle kapısından geçilerek avluya açılan eyvandan başka bu eyvanın iki tarafında yer alan ve dik açılı birer dirsek teşkil eden koridorlarla avluya ulaşılmaktadır.
◾ Binanın meydana bakan köşelerinde bir kenarı 30 m. uzunluğunda, kare planlı ve üzerleri kubbeyle örtülü iki dershane vardır. Bu dershaneler ayrıca doğrudan dışarıya açılan kapılarla da meydanla bağlantılıdır. Avluya bakan giriş eyvanının tam karşısında yer alan kıble eyvanının arkasındaki mescid, enlemesine kemerlerle kıble duvarına dikey biçimde beş bölüme ayrılmış uzun dikdörtgen bir mekân teşkil etmektedir.