Arama
Vefatından ders alınması gereken padişah: I.Mahmut
Günümüzde yaşanan pek çok hadise, "Tarih, tekerrürden ibarettir" cümlesinin kanıtı niteliğinde. Malum olduğu üzere geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının görüldüğü ülkelerde yaşayan ve yüksek risk grubunda bulunan Müslümanların, mazeretli sayılacağından cuma namazı yerine evlerinde öğle namazını kılabileceğini bildirdi. Fakat toplumun bir kısmı bu kararı olumlu karşılarken bir kısmı ise olumsuz karşıladı. Tarihten tanık olduğumuz bazı örnekler, bu tartışma ve toplumun psikolojik baskılarının yalnızca günümüzde yaşanmadığını gözler önüne seriyor. Nitekim I. Mahmud'un hastayken toplumdaki birtakım galeyanlar neticesinde gittiği cuma namazından sonra vefat etmesi, şimdilerde karşılığını bulacak ve ders alınması gereken önemli bir hadisedir. İşte o hadisenin ayrıntıları...
I. Mahmud'un hayatına ve kişiliğine kısaca göz atıldıktan sonra asıl konu olan ve şu sıralar gündemi epey meşgul eden bir hadiseyi geçmişte bir padişahın hayatı üzerinden örneklemek yerinde olacaktır. Nitekim I. Mahmud'un ölümü bu duruma verilebilecek en güzel örneklerden biridir.
Osmanlı'nın sanatkar padişahları
Sultan Birinci Mahmut hastalığı sebebiyle bir cuma camiye gidemediği için halkın galeyanını teskin edememiş ve bundan dolayı hastalığının verdiği zayıflık ve takatsizliğe rağmen ertesi haftaki Cuma Selamlığı'nda Ayasofya Camii'ne gitmek mecburiyetinde kalmıştı.
Padişah atının üstünde sendeleyerek ve etrafında yaya yürüyen yardımcıları tarafından desteklenerek sarayına dönerken gerçekleşmişti korkunç hadise.
Sultan sarayın iki avlusunu birbirinden ayıran Demirkapı'da kendini kaybetmiş; hemen başına bir şal örtülmüş ve dairesine naklinden birkaç dakika sonra 13 Aralık 1754'te can vermiştir.
İşte bu hadiseden de anlaşılacağı üzere halkın örf anane ve dini vecibeleri düşünerek yaptığı baskılar, kimi zaman padişahları bile derinden etkilemiştir. Söz konusu sağlımız olduğu vakit İslam, dini vecibelerimiz hususunda kolaylıklar sağlamıştır. Hal böyle iken konu sağlığımız ise geçmişten bu yana görülen toplumsal baskıları azaltmak; Müslüman kimliğimizle hepimizin görevidir.