Arama

Yakın tarihimizin utanç yılları: İstiklal Mahkemeleri

Resmi tarih ve popüler kültür İstiklal Mahkemeleriyle pek ilgilenmedi, hatta yıllar boyu adını anmaktan bile kaçındı. İstiklal Mahkemeleri'nin nasıl kurulduğu, kimleri darağacına nasıl gönderdiği bugüne dek çok az kaleme alındı. "Asker kaçaklarını yakalayıp sorgulama" amacıyla kurulan bu mahkemeler zamanla amacından saptı; hükümetle ters düşen, bunu dile getiren veya bu doğrultuda iftiraya uğrayan kim varsa, hepsi bu mahkemelerde yargılandı. Onların içinde kurtuluş mücadelesinin büyük komutanı Kazım Karabekir Paşa da vardı, "şapka takmadığı" gerekçesiyle idam edilen İskilipli Atıf Hoca da... İstiklal Mahkemeleri, 92 yıl önce bugün kapatıldı.

  • 14
  • 15
İDAMDAN SONRA BAŞINA ŞAPKA GEÇİRDİLER!
İDAMDAN SONRA BAŞINA ŞAPKA GEÇİRDİLER!

Apar topar Üç Aliler divanına çıktı İskilipli Atıf Hoca. Karar baştan belliydi ama zaten hiçe sayılan hukuk ve adalet, o davada tümüyle yerle bir edildi.

Mahkeme başkanı Kel Ali, savcının hakkında 3 ila 15 yıl arasında hapis istediği İskilipli Atıf Hoca'nın idamına hükmetti. En korkuncu ise, Atıf Hoca idam edildikten sonra ibret-i âlem için başına geçirilen şapkaydı.

  • 15
  • 15
YILLAR SONRA GELEN İTİRAF "SADECE BEN 5 BİN 216 KİŞİYİ İDAM ETTİM"
YILLAR SONRA GELEN İTİRAF SADECE BEN 5 BİN 216 KİŞİYİ İDAM ETTİM

Demokrasi tarihinin yüz karasıydı İstiklâl Mahkemeleri. Yargılanmak veya idam sehpasında asılmak için biri hakkında bir söylenti çıkması yeterdi. Bu iddia iftira olsa bile fark etmezdi.

Üç Aliler Divanı, devreye girer ve "vücudunu zararlı buldukları" kim varsa asardı. Gün geldi, kurtuluş mücadelesinin büyük komutanı Kazım Karabekir Paşa bile o mahkemede yargılandı.

İstiklâl mahkemesinin celladı Kel Ali, "Sadece ben 5 bin 216 kişiyi idam ettim" demişti yıllar sonra. Ancak tam sayı ne yazık ki hâlâ bilinmiyor; belki de hiç bilinemeyecek. Dünyanın en hukuksuz kararlarını uygulayan İstiklâl Mahkemelerinin görevi, 7 Mart 1927'de sona erdi.

Necip Fazıl Kısakürek, 1969 yılında yazdığı "Son Devrin Mazlumları" kitabının takdim kısmında, zulme uğrayan bu insanlar için, "Bu eser, tarih boyunca büyük mazlumlardan sonra 'beklenmesi ve ona eklenmesi' gereken bir bahsi çerçeveliyor. İman ve ideal uğrunda umumi mazlumluk davasının çok yakından, öz hayatımızdan, yakın tarihimizden ele alınması ve hususi planda gösterilmesi" ifadelerini kullanır. Necip Fazıl, pek çok kalemin yazmaktan çekindiği din mazlumlarından Sultan Abdülhamid, Şeyh Said, İskilipli Atıf Hoca, Esad Erbilî Hazretleri, Bediüzzaman Said Nursî ve Dersim mağdurlarının yaşadıklarını şahitlerden de dinledikleriyle cesur bir dille anlatır.

Fikriyat

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN