Yapımı 66 yıl süren Osmanlı camisi: Yeni Camii
Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan en büyük camilerden biri olan Eminönü'ndeki Yeni Camii, tam 66 yılda tamamlandı. Böylece yapı, Osmanlı mimarisinin en uzun sürede tamamlanan külliyesi unvanına sahip oldu. İşte yapım sürecinde üç mimar ve yedi padişah gören, İstanbul'un tarihi siluetinde önemli rol oynayan Yeni Camii'nin hikayesi...
Giriş Tarihi: 30.11.2019
16:00
Güncelleme Tarihi: 30.11.2019
16:55
Yarım asrı aşkın bir süre virane halde bekleyen cami kalıntısının adı halk arasında "Zulmiyye"ye çıkar. Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan büyük camilerin hepsi iç ve dış olmak üzere iki avludan oluşur. Yeni Camii'nin bugün tek avlulu olmasının nedeni, dış avlusunun yıkılmış olmasından kaynaklanır.
Caminin dış avlusunu oluşturan sur duvarı, 19. yüzyılın ikinci yarısında Galata Köprüsü yapıldıktan sonra artan trafik sebebiyle etrafında zamanla çoğalan dükkânlarla birlikte yıktırılmış, avlu da cami ile çarşının arasından yol geçirilerek ortadan kaldırılmıştır.
Daha sonra türbenin yanındaki avlu kapısıyla birlikte sıbyan mektebi de yıktırılmış, böylece külliyenin bütünlüğü bozulmuştur. 1912-1913 yıllarında caminin tamir edildiği bilinmektedir. Son yıllarda tekrar tamir gören camide kalem işleri yenilenmiştir.
MİMARİNİN EN GÜZEL ÖRNEKLERİNDEN BİRİ
Cami mekânına biri kuzeyde revaklı avluya açılan, ikisi yanlarda bulunan üç kapıdan geçilerek ulaşılmakta, ayrıca mihrap yönünde yanlarda birer küçük kapı daha bulunmaktadır. Yapıda aydınlanmayı sağlayan pencereler altı sıra halinde düzenlenmiştir.
Mihrap duvarında altta tek sıra, diğer cephelerde alttan ilk iki sıra pencereler dikdörtgen açıklıklı ve söveli biçimde düzenlenmiştir. Yalnızca mihrap duvarında hünkâr mahfiline açılan ikinci sıra pencereler dikdörtgendir. Yarım kubbeler üzerindeki beşinci sıra pencereler yuvarlak kemerli, diğer pencereler ise sivri kemerli olarak düzenlenmiştir.
Merkezi planlı, revaklı avlunun cami, klasik Osmanlı mimarisinin bir örneğidir. Yeni Camii'nin asıl özelliği, camiye bitişik bir kemer üzerine yapılan ve 17. yüzyıl Türk mimarlığının en güzel örneklerinden biri olan hünkar kasrıdır.
Yapıldığı yıllarda Valide Sultan, daha sonra da padişah ve sultanlar namazdan ve dini törenlerden önce buraya gelerek bir süre dinlenmişlerdir. İşçiliği, içerideki çinili ocaklar, duvarları kaplayan çini panolar ve renkli cam ve pencereler görülmeye değerdir.