Yıldırım Bayezid düşmanın ortasındaki askerlerini nasıl ziyaret etti?
Avrupalılar, hemen her milletten şövalyenin toplanıp oluşturdukları Haçlı ordusu ile Osmanlı'yı Anadolu'dan atma planı yapmışlardı. Bu planın bir sonraki aşaması ise ataları gibi Kudüs'ü tekrar işgal etmekti. Kendilerinden o kadar emindiler ki "Gök yıkılsa mızraklarımızla tutarız" diyorlardı. Fakat Yıldırım Bayezid, çok kısa bir sürede, gidilmesi imkânsız gibi görülen Niğbolu önlerine gitti. Hatta burada düşman ortasındaki askerleriyle görüştü. Haçlıları hezimete uğratan Yıldırım Bayezid, savaşı nasıl kazandı?
Giriş Tarihi: 25.09.2019
15:23
Güncelleme Tarihi: 25.09.2023
12:31
🔸 Bu sırada İstanbul, İstanbul kuşatmasıyla uğraşan Yıldırım Bayezid, Haçlı ordusunun hududu geçtiğini duyar duymaz kuvvetlerini Edirne'de toplayıp düşmanın üzerine yürüdü. Sultan, lakabına uygun bir şekilde yıldırım gibi hareket ederek Niğbolu'ya 6 saatlik bir mesafeye kadar geldi. Osmanlı öncüleri, sultanın kalenin büyük bir düşman ordusu tarafından sarıldığı haberini getirdiler.
🔸 Yıldırım Bâyezid, Niğbolu'nun düşman eline geçip geçmeyeceğini merak ediyordu. Kale komutanı Doğan Bey, son derece iyi bir askerdi ancak bu kadar kalabalık bir orduya karşı dayanamayıp, teslim olabilirdi. Niğbolu'yla haberleşme imkânı bulunamamıştı. Kaleye, Osmanlı ordusunun geldiğinin bildirilmesi için bir haberci gönderilmesi gerekiyordu. Fakat düşman kuvvetleri arasından sıyrılıp, Niğbolu'ya ulaşmak imkânsız gibiydi.
Yıldırım Bayezid tarafından kurulan ilk Osmanlı hastanesi
🔸 Bir süre düşünen Yıldırım bir çare düşündü. Çıkar yol bulamayınca bizzat kendisi gitmeye karar verdi . Devlet ileri gelenleri böyle bir çılgınca işe razı olmayıp, padişaha engel olmamaları için devlet adamlarına haber vermedi. Çadırından çıkarak, gizlice atına bindi ve birkaç adamıyla birlikte kaleye doğru yola çıktı. Gece karanlığında ilerleyerek, kendini belli etmeden düşman hatlarından geçerek kale surlarının önüne varan Yıldırım, "Bire Doğan!... Bire Doğan!..." diye bağırdı.
🔸 Surların üzerinde endişeli gözlerle düşmanın hareketlerini izlemeye çalışan Niğbolu Kalesi komutanı Doğan Bey, duyduğu sese şaşırmıştı. Düşman ordusu tarafından dört bir taraftan kuşatılmışken, hükümdarın burada işi neydi. Doğan Bey, ne olduğunu anlamaya çalışırken o sesi yine duydu: "Bire Doğan!... Bire Doğan!...". Bu sefer duyduğu sesin hayal olmadığını anlayan Doğan Bey sevinçle surlardan aşağıya baktı. Gecenin karanlığı içerisinde atının üzerinde Yıldırım Bâyezid duruyordu. Şaşkın bir şekilde cevap verdi: "Emret saadetlü sultanım."
🔸 Bâyezid muhatabını bulmanın rahatlığıyla sordu: "Bire Doğan!... Hâlin nicedir?" Hâlâ karşısında sultanın olduğuna inanamayan kale komutanı "Düşmanın bir hafta önce gelerek, Niğbolu'yu dört bir taraftan kuşattığını ancak yardım geleceğine emin oldukları için dayandıklarını, surların sağlam, erzağın bol olduğunu" söyledi. Bunun üzerine Yıldırım, "Hele dayanın. İşte biz de vardık" dedi ve gecenin karanlığı içerisinde gözden kayboldu.
🔸 İki ordu 25 Eylül 1396'da Niğbolu Kalesi önlerinde karşı karşıya geldiler. Osmanlı ordusunun mevcudu 60 bin kadardı. Çok kısa süre içinde hazırlanmak zorunda kalan Sultan, Anadolu birliklerinin tamamını Rumeli'ye geçirememişti. Sırp Kralı Lazareviç, bu muharebede metbusu Yıldırım Bayezid'i yalnız bırakmamıştı.
🔸 Avrupa'dan binbir çeşit insanı bünyesinde barındıran Haçlı ordusu ise 150 bin kişiden oluşmaktayd ı. Sayı üstünlüğüne rağmen Haçlılar arasında ordunun sevk ve idaresi hususunda büyük bir karmaşa vardı.
🔸 Yardım toplamak için Anadolu'ya geçtiğini düşündükleri Yıldırım Bayezid'in aniden karşılarına çıkması Haçlı karargâhında büyük şaşkınlık yaratmış ve Osmanlılarla ne şekilde harp edileceği meselesi komutanlar arasında ihtilaf çıkmasına sebep olmuştu. Haçlılar, şaşırmalarına rağmen "Gök yıkılsa mızraklarımızla tutarız" diyecek kadar kendilerinden emindiler.
🔸 Osmanlı savaş usullerini yakından bilen Kral Sigismund'un karşı çıkmasına rağmen galibiyetin şanını kimseye bırakmak istemeyen Fransızlar, herkesten önce muharebe meydanına atılarak Osmanlı saflarını yarmaya başladılar.
🔸 Tam da Osmanlı padişahını yakalamak üzere olduklarını düşündükleri anda Yıldırım Bayezid'in sürpriziyle karşılaştılar. Klasik Türk savaş taktiğiyle etrafları çevrilen Fransız şövalyelerin büyük kısmı Osmanlı kılıçlarına yem oldu, kalanları da esir edildi. Muharebenin nasıl sonuçlanacağını tahmin eden Mircea muharebe alanını terk etti.
🔸 Arkasından Macar ordusunun her iki kanadı da bozulmaya başladı. Bu arada Fransızların işini bitiren Osmanlılar bütün kuvvetleriyle Macar ordusunun üzerine atıldılar. Sigismund, ihtiyat kuvvetlerini ve hala emri altında bekleyen merkez kuvvetlerini savaş meydanına sürdü.
🔸 Artık düşmanının iyice tükendiğini gören Yıldırım Bayezid, taze Sırp güçlerini ve kendi ihtiyat kuvvetlerini ileri sürerek rakibinin hamlesine karşılık verdi. Yolda Kudüs'e kadar ilerleyeceğini söyleyen Sigismund, savaşı kaybettiğini anladı ve maiyetindeki bazı Almanların direnci sayesinde Tuna'da bekleyen küçük bir gemiye binerek canını kurtarabildi.