Yüz yıl önce tarihi değiştiren yolculuk
Bandırma Vapuru'nun 100 yıl önce 16 Mayıs'ta başlayan yolculuğu tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarındandır. Türk milleti 19 Mayıs'ta Samsun'a ayak basan Atatürk'ün liderliğinde ülkesini işgal edenlerle mücadele edecek azmi ve kararlılığı bularak kendisine giydirilmek istenilen esaret gömleğini yırtmıştı.
Giriş Tarihi: 19.05.2019
10:23
Güncelleme Tarihi: 19.05.2019
10:30
Mustafa Kemal Paşa yola çıkmadan önce 16 Mayıs'ta padişahın huzuruna çıktı. Padişahla görüştükten sonra Samsun yolculuğundaki bütün merhaleler tamamlanmıştı.
Mustafa Kemal Paşa, kendisini uğurlamaya gelmek isteyenlere "İngilizler'in dikkatini çekmemek için zahmet edilmemesi" ricasında bulundu. Şişli'deki evinde annesiyle ve kızkardeşiyle vedalaştıktan sonra Galata rıhtımına gitti. Oradan bir motorla Kızkulesi açıklarında bekleyen Bandırma Vapuru'na bindi.
Karadeniz'e açılmalarından hemen önce bir devriye hücumbotuyla gelip Bandırma'nın güvertesine çıkan İngiliz denizcileri vizeleri kontrol ettiler.
Bandırma vapuru iki günlük yolculuktan sonra 18 Mayıs'ta Samsun limanına ulaştı.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs sabahı Samsun'a ayak basınca, padişaha, sadrazamlığa, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları ile Genelkurmay'a beş ayrı şifreli telgraf çekerek göreve başladığını bildirdi.
Samsun yolculuğu bir milletin kötü gidişatına son verecek önemli bir dönüm noktasıydı. 1881'de Atatürk doğduğunda 5 milyon kilometrekareden fazla olan Osmanlı Devleti'nin sınırları 39 yıl sonra 1920'de Sevr Antlaşması'yla 300 bin kilometrekarenin altına düşecekti.
Yemen'den Arnavutluk'a kadar uzanan bir imparatorluğun 10 yılda yapılan büyük idari ve askeri hatalardan dolayı darmadağın olmasına ve Birinci Dünya Savaşı'nda büyük bir mağlubiyet alınmasına rağmen Türk milleti mücadele edecek azmi ve kararlılığı bularak kendisine giydirilmek istenilen esaret gömleğini yırtmak ve vatanını savunmak amacıyla Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak cemiyetleri kurarak mücadeleye başlamıştı.
19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a ayak basmasıyla birlikte de Türk milleti Milli Mücadele'de kendisini zafere götürecek liderini bulmuştu.
Türk milleti tarihteki birçok zaferi gibi Milli Mücadele'yi de vatan sevgisiyle kazanmıştır. Türkler'in vatan sevgisini çok eski tarihlerdeki yazarlar eserlerinde anlatmışlardır. Arap edebiyatının en büyük yazarlarından Cahız, 9. yüzyılda kaleme aldığı İslâm âleminde Türkler'e dair yazılan en eski eser olan "Fezâilü'l- Etrâk (Türklerin Faziletleri)" isimli kitabında Türkler'in vatan sevgisini şöyle anlatır: "Türkler, yaltaklanma, övgü nifak, koğuculuk, yapmacıklık, gıybet, riya, dostlara iyilik için israf bilmezler.
Arkadaşlarına zulmetmez, bidat nedir bilmezler. Çeşitli fikirler onları bozmamıştır, başkalarının malına hile ile halel getirmezler. Onların tek ayıbı vatanlarını sevmeleri, adetlerine aşırı düşkünlükleridir...
Türkler bütün Arap olmayanlar içinde vatanlarını en çok özleyen kişilerdir...
Vatan sevgisi herkeste vardır, her yeri kapsar. Fakat bu sevgi Türkler'de daha çoktur."
MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN SAMSUN NOTLARI
Atatürk'e göre "Esas, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıydı. Bu esas ancak, tam bağımsızlığı temin etmekle mümkündü".
Mustafa Kemal Paşa yıllar sonra, 1937'de Samsun'a çıkış sürecini, bu dönemdeki kendi ruh halini, Türk milletine duyduğu büyük güveni, Türk gençlerine yaptığı bir konuşmasında şu sözlerle ifade etmişti:
"Ben 1919 senesi Mayıs'ının 19'unda Samsun'a çıktığım gün elimde hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı.
İşte ben, bu milli kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım." Mustafa Kemal Paşa, Samsun'a geldiği zaman not defterine şunları yazmıştı:
"Samsun'a çıktığım 18 Mayıs 1919 tarihinden itibaren bütün memlekette mevcut millî teşekküllerle temasa gelmeye ve her yerde teşkilâtı takviye ve genişletmeye başladım. Bu hususatı evvela bütün orduları (kendi kumandama dahil olan ve olmayan) aydınlatmak ve millî maksat ve teşkilat için harekete geçirdim. Bu konuda 13. Kolordu, 15. Kolordu, 20. Kolordu, 3. Kolordu ve Ordu 2. Müfettişliği ve bu müfettişliğin Konya'da bulunan 12. Kolordu ve Bursa'da bulunan 14. Kolordu ve doğrudan doğruya bazı fırka kumandanlıkları da uzun uzadıya haberleşmeler cereyan etti."
Erhan Afyoncu/ Sabah