21’inci yüzyıla damgasını vuran 21 bilimsel gelişmeler
İnsanoğlu, yapay zeka, robotik, uzay bilimleri, büyük veri ve daha pek çok alanda çığır açan bilimsel gelişmelere tanık olmaya devam ediyor. Peki, dünyada bilimle beraber 21'inci yüzyılda neler değişti, bu gelişmeler yaşamımızı nasıl etkiledi? İşte, 21'inci yüzyıla damgasını vuran 21 bilimsel gelişme…
Giriş Tarihi: 05.02.2020
22:49
Güncelleme Tarihi: 16.04.2020
16:14
Tümörleri belirleme tekniği geliştirildi
ABD'de araştırmacılar, vücudun derinliklerinde birkaç yüz hücre kadar küçük kanser tümörlerini bulmalarını sağlayan yakın-kızılötesi floresan optik görüntüleme sistemini geliştirdi. Prof. Dr. A. Belcher, bu teknolojiyle rahim kanseri tümörlerinin başlangıç aşamasında görüntülenebileceğini açıkladı.
Belcher, diğer tekniklerle en fazla 3 santimetre derinlikteki tümörler görüntülenebildiği halde yeni tekniğin 8 santimetre derinlikteki tümörleri belirleyebildiğini bildirdi.
100 kat daha hızlı çalışan 3D yazıcı üretildi
Michigan Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü, günümüzdeki 3D yazıcılardan 100 kat daha hızlı üretim yapan yeni bir yazıcı geliştirdikler.
Mevcut teknolojilerde, küçük bir objenin 3 boyutlu modelinin üretimi, her ince katman soğuyup sertleşmeden bir sonraki katman oluşturulamadığı için saatler sürüyor. Ekip ise bu sistem yerine sertleştirilebilen sıvı haldeki plastiği cam bir kaba yerleştirerek yeni bir teknoloji geliştirdi.
Plüton'u yerinden eden Eris
2005 yılında Mike Brown ve çalışma arkadaşları Eris ismini verdikleri, Plüton'dan yüzde 27 daha büyük bir cüce gezegen keşfettiklerini açıkladılar. Daha sonra Eris'in hemen hemen Plüton boyutunda olduğu anlaşıldı. Bu buluş sonucunda, bu boyutta başka cisimler olacağı tahmininden dolayı gezegen tanımı değiştirildi ve Plüton gezegen statüsünden, yeni oluşturulan cüce gezegen statüsüne düşürüldü. Güneş sistemimizin dış kısmında 200 kadar cüce gezegen olduğu tahmin ediliyor.
Yetişkin deri hücrelerinden üretilen kök hücreler
Pluripotent kök hücreler, herhangi bir başka hücreye dönüşmeye programlanabilme özelliğine sahiptir. Bu özellikleri sayesinde bu hücreler çeşitli rahatsızlıklara sahip hastaların zarar görmüş dokularını iyileştirmekte kullanılabilir. Bu hücreler ilk olarak insan embriyosundan elde edilebiliyordu ve bu nedenle etik açıdan eleştiriliyordu. Ancak 2007 yılında Kyoto Üniversitesi ile Wisconsin- Madison Üniversitesi'ndeki bilim insanları, yetişkin deri hücresinin "saatini geriye çevirerek", pluripotent kök hücresi elde etmeyi başardılar. Böylece kanserden diyabete birçok hastalığa çare bulma, hatta yapay organlar elde etme yönünde büyük bir önem taşıyan kök hücrelerle ilgili etik kaygılar aşılmış oldu. Üstelik bu hücrelerden üretilen organlar, nakledecekleri kişinin hücrelerinden elde edileceği için, onlar tarafından reddedilme ihtimali de ciddi oranda düşecek.