Arama
Aile içi şiddet nedenleri ve çözümleri I Saliha Erdim 3. Bölüm
Saliha Erdim Hanımefendi ile "evlilikte huzur" kavramını konuştuğumuz sohbetimizin son bölümünde aile içi şiddete maruz kalan bireylerin sosyal yaşamda nasıl hayata tutunacaklarını, çocuklarımızı toplumdaki olumsuzluklardan nasıl koruyacağımızı ve huzuru yakalamanın önemli şartlarını konuştuk.
◾ Peygamber Efendimiz (SAV) "genç olup da taşkınlık yapmayana şaşarım" buyuruyor. Böyle bir kendini bulma, çocuklukla gençlik arasında gidip gelme, bir şeyi çok istiyor bir süre sonra vazgeçiyor, böyle bir yukarı aşağı durumu; çocuk o kadar çok yorulur ki ne yapacağını da bilemez, istikrarlı da davranamaz.
◾ İnsan hayatının en sıkıntılı dönemi, ergenlik. Evden kaçmalar, intiharlar, yanlış alışkanlıklar, yanlış ilişkiler... Anne babanın çocuğuna bunu yapmayacaksın diyerek, çocuğa emir vererek, duygularını anlamadan, onun durumunu göz önüne almadan söyledikleri sözler, çocuğu mecbur bırakan yaptırımlar, bir süre sonra çocuğun artık evden kaçmasına dahi sebep olabilir
◾ O kadar çok genç tanıdım ki, "az daha büyüyeyim bu evden kaçacağım, bu evden gideceğim, 18 yaşıma gelmeyi bekliyorum" diyen... Niye? Anne baba evi yaşanılır halde tutamıyorlar çünkü? Gerçekten bu dönemi çok aykırı yaşamış olabilir. Anne baba haklı olabilir. O zaman da bir uzmandan destek alacağız.
◾ Çocuğumuza nasıl yardımcı olabiliriz? Bize mi çocuğumuza mı bağlı bir sorun? Çocuğun attığı her adımda bizim davranışlarımız mı var?
◾ Çocuğun gelişen bir yapısı, olgunlaşan bir aklı var. Zamanla sen sensen, ben de benim diyecek bir psikolojosi olacak. Çocukların içine öfkeyi, nefreti dolduruyoruz. Ergenlik dönemine gelince çocuklar patlıyor. Bu çocuklar söz dinliyordu, şimdi dinlemiyor? Söz dinlediği zaman iletişiminiz nasıldı? Tamamen tek taraflı ve anne babanın istediğinin hayata geçmesine yönelik bir tarz vardı. Kaç kere dinledik, kaç kere onun istediklerini ciddiye aldık, kaç kere onu adam yerine koyduk.
İslami açıdan aile hayatının esasları: Ayet ve hadisler ışığında aile
◾ Anne babanın en önemli görevlerinden birisi de çocuğun bu dünya için değerli hissetmesini sağlamaktır. Allah'tan (CC) dolayı, emanet olduğu bilinciyle ve bu dünyaya katkıda bulunacağının farkında olarak... Ama bunun için önce kendisini düzeltecek. Kendisini onaracak, kendisini besleyecek.
◾ Rızkınıza haram karışmışsa ailedeki huzursuzluğun virüsü bulunmuştur. Başka sebep aramaya gerek yok. Sadakatsizlik varsa orada da hayatın bereketi gider. Bırakın ilişkiyi, hayatın bereketi gider. Evde besmele yoksa Allah'tan (CC) dolayı hürmet yoksa bunlar da varsa neresinden tutacaksınız bu ilişkiyi? O yüzden önce anne, babanın, çocuğun bir emanet olduğunu, çocuğun geleceğe hazırlanma görevinin kendilerine Allah (CC) tarafından verildiğini bunun için de çocuğa hürmet ederek çocukla yeri geldiği zaman çocuklaşıp ama yetişkin formunda onunla iletişim kurarak ve insanların bu dünyada su bardağının bile bir işlevi olduğunu, ona bile bir saygı duyması gerektiğini çocuğa öğreterek, hayata hazırladığımızda sistem bu kadar dağılmayacaktır.
Aile içinde şiddet gören her çocuk, büyüdüğünde aynısını ya eşine ya anne babasına aynı şekilde uyguluyor. Aile içi şiddete maruz kalan bireyler, sosyal yaşamda hayatlarını nasıl geri alabilecek?
Saliha Erdim:
◾ Kendi içinde yangın olan birisinin sözleri yakar. Kendi içinde çatışması olan birisinin sözleri, karşısındakini de çatışmaya sevk eder. Kendi içinde dolaşmış, karışmış birisinin sözleri de karışık olur. Canı yanmış olan, canının yandığı oranda karşısındakinin de canını yakmaktan çekinmeyecektir. Dolayısıyla kendi içinde savaşan birisi, karşısındakiyle de savaşacaktır. Hani demiştim ya karnımız doymasa ölürüz, oksijenimiz olmasa ölürüz, mutlaka bir oksijen tazeleme ihtiyacı hissediyoruz. Ben sürekli aşağılayıcı, değersizleştirici ve karşısındaki insanın gönlünü darmadağın edici hareket edenlerin, konuşanların, davrananların bu davranışlarının bir imdat çığlığı olduğuna inanıyorum.
◾ O kadar zor durumda ki kendi içinde o kadar dinginliğini kaybetmiş o kadar çok alabora olmuş ki dışarıya daha iyisini yansıtamıyor. Bu kişilerin acil yardıma ihtiyacı var düşüncesindeyim. Zarar gören zarar verir. O yüzden de birisi sürekli şiddet eğilimliyse;
Ailesinde ne yaşadı?
Çocukluğundaki taciz, tecavüz öyküsü olmak üzere ne gibi travmatik süreçler yaşadı?
Bunların mutlaka bir terapisinin olması, ondan sonra da hem bir danışmanlık süreci yine terapi sürecine bağlı olarak hem rehberlik edici hem anne şefkatiyle kuşatıcı yaklaşımların olması lazım.
◾ Yıllar önce okuduğum bir araştırma yazısında istatistik sonuçlarını söylüyorlar. Okulda arkadaşlarını döven çocuk, evde şiddet görüyor. Kendi çocukluklarında şiddet gören anne baba, kendi çocuklarını dövüyor. Böyle zincirleme trafik kazası gibi bir yerde kırılma, bir yerde yolumuzu değiştirip de daha sakin daha salim bir yola girmek yerine, bize yüklenenlerle hayatı götürmeye çalıştığımızda, sonuç hiç de iç açıcı olmuyor.
◾ Şiddet, şahsın onurunu haysiyetini yaralayan; insanın duruşunu bozan çok kötü bir fiildir. Hiç kimseden kimseye yapılmaması gereken bir fiildir.
◾ Bazı beyefendiler şunu söylüyor; şiddet uyguluyor; bunu bana uygulatan sensin diyor. Bağırıyor; sen bağırttın beni diyor. Nasıl yani hiç mi kabahatin yok bu davranışlarda?
◾ Adeta sen benim için varsın, sen kimsin ki? Senin görevin varlık sebebin, beni mutlu etmek. Senin zaten benim karşımda söz söyleme hakkın ve yetkin yok. Ben bu evin reisiyim- bu nasıl reislikse- öyle diyor. Ve buradan da çoğunlukla narsist kişilik bozukluğu çıkıyor.