Temmuz ayının sonlarına doğru enstitünün ekinleri artık tırpanların önünde yere kapanıyordu. Harmanlar kurulmuştu. Hasanoğlu Köy Enstitüsü'ne genel müdür gelecekti. Veysel de köyünü özlemişti. "Ekinlerimiz düşünüyorum, bebeler de küçük, Gidebilseydim" diyordu.
Genel müdür, Enstitüye gelince Âşık Veysel dilekçesini arkadaşına yazdırdı:
Yeni mektup aldım gül yüzlü yardan
Gözetme yolları gel deyi yazmış.
Sivralan Köyünden bizim diyardan
Dağlar mor menevşe, gül deyi yazmış.
Beserek'te lale sümbül yürüdü
Gül Dede'yi çayır çimen bürüdü
Karakaş'ta kar kalmadı eridi
Akar gözüm yaşı deyi yazmış
Eğlenme gurbette yayla zamanı
Mevla'yı seversen ağlatma beni
Benek benek mektuptadır nişanı
Gözyaşım mektupta pul deyi yazmış.
Kokuyor burnuma Sivralan köyü
Serindir dağları, soğuktur suyu
Yar mendil göndermiş yadigâr deyi
Gözünün yaşını sil deyi yazmış.
Veysel bu gurbetlik kar etti cana
Karıştır göçünü ulu kervana
Gün geçirip fırsat verme zamana
Sakın uzamasın yol deyi yazmış.
Şiir, genel müdüre okunduktan üç gün sonra Âşık Veysel Hasanoğlan'dan Sivas treniyle ayrıldı.