Arama

Atik Valide Sultan çeşmelerinin akıbeti

İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında, Üsküdar Toptaşı mahallesinde 1570 tarihinde Sultan II. Selim'in karısı Nurbanu Valide Sultan tarafından Mimar Sinan'a inşa ettirilen Atik Valide Sultan Külliyesi'nin özellikle çeşmeler bakımından zengin bir tarihi miras olduğunu biliyor muydunuz? Peki, bu tarihi mirasımıza yeteri kadar sahip çıkmadığımızı? İşte Atik Valide Sultan Külliyesi ve çeşmelerine dair önemli bilgiler…

Atik Vâlide Sultan Camii'nin dış görünüşü

Külliye önceleri Valide Sultan adı ile tanınmış, III. Ahmed'in annesi Gülnûş Vâlide Sultan'ın Üsküdar İskele Meydanı'nda yeni bir külliye inşa ettirmesi üzerine Eski Vâlide, Atik Vâlide veya Vâlide-i Atik adlarıyla anılmaya başlamıştır. Mimar Sinan'ın tasarlamış olduğu cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, dârülhadis, dârülkurrâ, imaret (aşhane, tabhâne, kervansaray), dârüşşifa ve hamamdan oluşan yapılar topluluğu Toptaşı semtinde ve bugün kendi adını taşıyan mahallede, kuzeyi Çavuşderesi vadisine doğru alçalan çevreye hâkim bir yamaç üzerine kademeli olarak yerleştirilmiştir.

Atik Valide Sultan çeşmelerinin akıbeti

Atik Vâlide Sultan Camii'nin içinden bir görünüş

Külliyenin merkezini oluşturan cami-medrese grubu ortada yer almakta, caminin kuzeyinde şadırvan avlusu, avlunun bitişiğinde de daha alçakta kalan medrese bulunmaktadır. Caminin güney yönünde zamanla bir hazîre teşekkül etmiştir. Batı yönünde ve Kartal Baba caddesinin öbür yakasında, birbirlerine bitişik olan fakat kendi içlerinde bağımsız birimler oluşturan dârülkurrâ, dârülhadis, dârüşşifa ile aşhane, tabhâne ve kervansarayı içine alan imaret bulunmaktadır.

Atik Vâlide Sultan Camii'nde vazo, iki şemse, girift çiçek ve yaprak desenli bir çini levha

Sinan'ın hemen bütün eserlerinde olduğu gibi Atik Vâlide Camii'nde de nisbetlerin âhengi ile anlam kazanan cephelerde süsleme yok denecek kadar azdır. Buna karşılık iç mekânda oldukça zengin bir süsleme programının uygulanmış olduğu görülmektedir. Tezyinat unsurları içinde öncelikle, caminin inşa edildiği dönemde en parlak çağını yaşayan İznik çiniciliğinin gerek kalite ve teknik, gerekse renk ve kompozisyon açısından çok başarılı örnekleri olan panoları zikretmek gerekir.

Hepsi sır altı tekniğinde imal edilmiş olan ve renkli kompozisyonlarında natüralist çiçek motifleri ağır basan bu çiniler mihrap çıkıntısında yoğunlaşmaktadır. Bu bölümdeki pencerelerin üst hizasında yer alan ve mihrap tarafından iki eşit parçaya bölünen yazı kuşağında, lâcivert zemin üzerine beyazla ve celî-sülüsle kaleme alınmış Âyetü'l-kürsî bulunmaktadır. Zemininde yer yer rozetlerin, küçük çiçeklerin, yaprakların ve geometrik geçmelerin serpiştirilmiş olduğu yazı kuşağında bazı harflerin karınları fîrûze ve meşhur mercan kırmızısı ile renklendirilmiştir.

Güney duvarındaki pencerelerin iç, kuzey duvarındakilerin ise dış yüzlerinde aynı özellikleri paylaşan yazı panoları mevcuttur. Camideki çini süsleme unsurları içinde en önemlileri, mihrap çıkıntısının yan duvarlarında yer alan birbirinin aynı iki büyük panodur. Bunlarda, mercan kırmızısı zemin üzerine beyaz rûmîlerle süslü bir vazodan birbirlerine bağlı iki şemse çıkmaktadır. Şemselerin içine oldukça girift bir düzende, lâcivert zemin üzerine beyaz, mercan kırmızısı ve koyu yeşille renklendirilmiş lâleler, karanfiller, birtakım ufak çiçekler ve yapraklar yerleştirilmiştir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN