Bazı Meseleler - Huzurlu bir hayat için neler yapmalıyız?
Yaşadığımız hayat, içinde bulunduğumuz süreç, karşılaştığımız zorluklar özümüzü tanımamız yolunda bize birer mesajdır aslında. Bu durumların üstesinden ya sağlıklı bir şekilde geleceğiz ya da her şeyi kendi elimizle mahvedeceğiz. Kendi elimizle diyoruz çünkü olumsuzlukların hayatımıza ne şekilde etki edeceği, bizim onlara bakış açımızda gizlidir. Yaşadıklarımızın bir imtihan olduğunu bilip kalbimizi, yönümüzü Allah'a çevirebilirsek bizden huzurlusu olmayacaktır. Bu tabi ki yazmak ya da konuşmak kadar kolay değildir elbet. Biraz çaba, gayret ve idrak bizi muvaffak kılacaktır. İdraka giden yolda biraz da olsa yardımcı olabilmesi açısında Bazı Meseleler'in ilk canlı yayınına Fikriyat yazarı Fatma Bayram'ı konuk ettik. Samimi sohbeti eşliğinde "huzur" kavramını konuştuk.
Giriş Tarihi: 27.12.2020
18:23
Güncelleme Tarihi: 19.02.2021
11:27
🗨Efendimiz'in (sav) bir duası beni müthiş etkilemiştir, bu konuda. Bir siyer kitabında okuduğuma göre Efendimiz(sav) Hayber'in Fethi'ne giderken yol boyunca bir dua okumuş, çok okumuş. Diyor ki orada; "Allah'ım gelecek için kaygılanmaktan, geçmiş için üzülmekten sana sığınırım…"
🗨Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, insanların kahrına uğramaktan, borca batmaktan sana sığınırım, diye uzunca bir dua ama ilk cümlesi bu.
🗨Yani anlıyoruz ki O'nda da bu duygular var. Geçmişten beri yaşadıklarını düşünün. Ben hanımlara da söylüyorum, biz üzgün olmayı çok seviyoruz. Diyorum ki Efendimizin (sav) yerine koyun kendinizi. 6 tane çocuğunu kendisi defnetti.
🗨Dolayısıyla üzüntü ve kaygıdan kurtulmak için gelecek hakkında biraz mütevekkil ; geçmiş hakkında da olanda hayır vardır düşüncesi önemli. Geleceği Allah'a havale etmek, geçmişi de olanda hayır vardır diye düşünmek bizi biraz daha huzurlu kılabilir diye düşünüyorum. Ama çok kolay bir şey değil. İç dünyamızdaki büyük fırtınaları aşmak için bazen profesyonel yardım gerekebilir.
Fatma Bayram'ın Fikriyat'ta kaleme aldığı yazıları okumak için tıklayın
KENDİ ÖZÜMÜZÜ NASIL TANIYABİLİRİZ?
🗨Kendimizi tanımakla özümüzü tanımak aynı şey değil. Kendimizi tanımak deseydik, şu andaki halimizi bilmek, karakterimizi, alışkanlıklarımızı, zihniyetimizi tanımak diyebilirdik ama özümüzü tanımak, çok daha derin bakmayı gerektiriyor. Çünkü her insan özeldir. Her insan tek nüshadır. Bir daha tekrar etmeyecek, bugüne kadar gelmedi ve bundan sonra da gelmeyecek.
🗨Bir genel olarak insan denen canlının özellikleri var, bir de bu tür içinde bir birey olarak hususen benim özelliklerim var. Bu ikisini ayrı ayrı düşünmeliyiz. Kur'an-ı Kerim insanın genel yapısını çok detaylı şekilde anlatır. Hadisler çok detaylı bir şekilde anlatır: İnsan acelecidir, sabırsızdır, nankördür ama Allah ona çok ikram etmiştir. " Biz âdemoğlunu çok şerefli bir konuma getirdik" diyor. Ama buna rağmen o Rabbini inkâr eder, acelecidir, bu dünyada hemen ulaşmak ister hedeflerine. Öbür dünyayı düşünemez. Bunlar insanoğlunun genel karakteristik özellikleri…
🗨Bu genel özelliklerimizi dikkate aldığımızda âcizane kanaatime göre yapmamız gereken şey; her davranışımızı zihnimizde, kalbimizde Allah ile bağlamamızdır. Biz besmeleyi de bunun için söylüyoruz. Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla… Bu cümlenin yüklemi yok.
🗨Allah'ın adıyla ne yapıyorsun? Yiyorum, içiyorum, para kazanıyorum, eve giriyorum, evden çıkıyorum yani o anda yaptığımız her şeyi biz Allah'a bağlıyoruz bu sözle. Bunu gerçekten iç dünyamızda da bağlayabiliyor muyuz?
🗨 İnsanların konuşmalarına kulak verin. Gerçekten aşkın boyutla hiçbir bağı olmayan bir hayat yaşıyoruz günümüzde. Manevi, fizikötesi ile hiçbir bağ kurmadan...
🗨 İnsanoğlunun içinde bir de ben varım; biz dünyaya gelirken bir öz ile geldik. Bu sadece bize has. Bunu nasıl tanıyacağız?
🗨 Eğer biz bir prospektüsle doğsaydık, bu çok kolay olurdu. Ama öyle bir prospektüsle doğmadık. Niçin yaratıldığımızı bulmanın huzurla da çok ilgisi var. Çünkü eğer yaratıldığımız şeye uygun bir hayat sürmüyorsak; hep bir uyumsuzluk, gerginlik, arayış, anlamsız kaygılar, her şeye ulaşmış olmasına rağmen yine bir eksiklik duygusu oluşuyor insanın içerisinde.
🗨 İlaveten bizim bireysel bir yaratılış sebebimiz var. Onu nasıl bulacağız? Onu bulmadan huzurlu olabilir miyiz? Olamıyoruz. Çok hassas ruhlu, şair ruhlu bir insanı alıyoruz bankacı yapıyoruz, popüler olduğu için. Çocuk kitapları yazacak birini alıyoruz mühendis yapıyoruz. Ne oluyor hayatı boyunca tatmin olamıyor. Ne yapacağız peki?
🗨 Biz mesleğimizi seçerken, hayattaki meşgalelerimizin ne olacağına 20'li yaşlarda karar vermiş oluyoruz. 30'a geldiğimizde bunun bize uygun olmadığını, özümüzle bunun çatıştığını ve bu işin bize huzur vermediğini gördüğümüzde ne yapacağız? Herkesten aynı cesareti bekleyemeyiz ama en azından ben yapılabilir bir şey söyleyeyim. Günde bir iki saat de olsa vakit ayırabileceğiniz ve sizin gerçekten kendinizi orada tam bir akış halinde hissettiğiniz, tam bir huzura kavuştuğunuz bir meşgalenizin olması lazım. Bu ruh sağlığımız açısından da huzurumuz açısından da çok çok önemli.
🗨 Huzur biraz yorulmakla çabayla da ilgili… Yorulmadan, emek sarf etmeden bir idealiniz olmadan (yalnız bu ideal olabildiğince gerçekçi olmalı, aksi durumda o da başka bir gerginliğe sebep oluyor) huzura kavuşmaktan söz edilemez.
ÖMÜR MUHASEBESİ YAPMAK BİZE HUZUR VERİR Mİ?
🗨Doğrusunu isterseniz vermeyeceğini düşünüyorum . Bir sürü eksik, yarım, yanlış var. Peki, ne yapacağız? Aptalca bir gönül rahatlığı için hiç mi muhasebe etmeyelim kendimizi. Devekuşu gibi kafamızı gömelim, her şey yolunda mı diyelim!
İç dünyamızdaki kaygısız halin her zaman da hedef olduğunu düşünmüyorum. Orada hassas bir denge var. İnsan içine çıkamayacak kadar, iki lafı üst üste getiremeyecek kadar, kendisine olan bütün saygısını kaybedecek kadar bir iç huzursuzluğu da kötü.
Ama her şey yolunda demenin de insanı geliştiren bir tarafı yoktur. Hafif bir rahatsızlık iyidir. Mesela yatağının çok yumuşak olduğunu istemiyor, Efendimiz (sav).
🗨 Âcizane ben sürekli muhasebe etmeyi de doğru bulmuyorum. Bir insanın geçmişte işlediği bir hataya, günahına takılı kalıp o günahın huzursuzluğunu geleceğine de taşımasının dinimizce çok murad edilen bir şey olduğunu düşünmüyorum. Tevbe ederiz, eğer bir kul hakkıysa helalleşmeye gayret ederiz ve yolumuza devam ederiz. Bugün ne yapabiliriz, ona odaklanmak gerektiğini düşünüyorum.
🗨 Hz. Ömer'i düşünün, Müslüman olduktan sonra "vay ben o işi nasıl yaptım, şunu nasıl yaptım, bunu nasıl yaptım" diye takılıp kalsa Ömer olabilir mi? Onun için tevbe çok şahane bir tedavidir. Siz samimi şekilde tevbe etmişseniz kabul edileceğini de bilirsiniz. Allah'ın hiçbir samimi tevbeyi geri çevirmeyeceğini, hangi günahı işlemiş olursak olalım her zaman baştan başlama , temiz bir sayfa açma şansımız olduğunu, dinimizin bize bunu öğrettiğini, Cenab-ı Hakk'ın bu konuda söz verdiğini bilmek ve o söze itimat etmek dolayısıyla önümüze bakmak durumdayız. Ama muhasebe tabi ıslah, tekâmül ve gelişmek için düştüğümüz yerden kalkmak için şart. Fakat büyük bir huzursuzluğa yol açmamalı.