Bursa'nın gezilecek tarihi yerleri
Uygarlıklar beşiği Anadolu'nun cennet köşelerinden biri olan Bursa hem tarihi hem de doğa turizmi ile en çok tercih edilen illerimizden biri. Fikriyat.com'un kadrajından, 600 yıllık Ulu Camii'ni, Çelebi Mehmed tarafından yaptırılan Yeşil Camii'ni ve tarihi dokusuyla huzuru bir arada bulunduran Koza Han'ı tarihi bilgiler eşliğinde sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 03.03.2020
12:57
Güncelleme Tarihi: 03.03.2021
10:39
Uzun süre boyunca devletin ticaretle ilgili görevlilerinin ticaret işlerini yürütmek üzere yerleştiği bir han olarak önemini koruyan bu handa bir çay içebilir, birbirinden renkli kumaşların ahenkli bütünlüğü içerisinde sevdiklerinize hediyeler alabilirsiniz. Günümüzde handa yerli ve yabancı turistlere yönelik çok fazla ipek eşarp ve şallar satılıyor. Fiyatları da İstanbul'a nazaran alınabilecek düzeyde.
Koza Han halen Bursa ekonomisine ipekçilik alanında katkılarını sürdürüyor. Üst katında ipek mamüllerini satan dükkanların yanı sıra alt katta da kafeteryalar mevcut. Hem ziyaret hem ticaret hem de dinlenmek için Koza Han rotalarınız arasında yer alabilir.
Bursa Yeşil Camii ve Yeşil Türbe
Koza Han'dan çıkıp yolunuza düz devam ettiğinizde, yaklaşık 15 dakikalık bir yürüyüş sonrasında, Osmanlı Devleti'nin 5. padişahı Çelebi Mehmed tarafından 1413-1419 yıllarında yaptırılan, Bursa'nın manevi direkleri arasında gösterilen Yeşil Camii ve ve türbesine ulaşabilirsiniz. 1414- 1419 yılları arasında inşa edilen Yeşil Camii, Hacı İvaz Paşa'nın en önemli eserlerinden biridir. Ters T plan şemasına sahip caminin üzeri iki kubbe ile örtülmüştür. Cami mihrabı, mahfili dönemin İznik çinileri ile bezeli olup görkemli bir dekorasyona sahiptir.
İmaret-i Sultan, İmaret-i Sultan Çelebi Mehmed Han gibi isimlerle anılan külliye, cami, medrese, imaret, türbe, hamam ve hanlardan oluşuyor. Bulunduğu semte de adını veren külliyeye, cami ve türbedeki çinilerinden dolayı "Yeşil Külliye" deniliyor.
Bina girişindeki taç kapı taş oymacılığının özgün bir ürünüdür. Kubbedeki sekizgen aydınlık feneri, altında yüksek kenarlı yekpare sekizgen, mermer bir havuz yer alır. Caminin mermerden yapılan kuzey cephesinde, dört pencere iki ufak mihrap ve üstte korkuluklu dört niş bulunur. Pencere kapakları ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Caminin son cemaat yeri Çelebi Sultan Mehmed'in ani ölümü üzerine yapılamadan kalmış, düşünülen şeklini alamamıştır.
Yıldırım Bayezid'in ölümünden sonra yaklaşık 11 yıl süren Fetret Devri'nin sona ermesiyle yapımına başlanan Osmanlı Devleti'nin yeniden şahlanışını simgeler nitelikteki külliye , Osmanlı mimari eserleri arasında en zengin süslemelere sahip yapılardan oluşuyor. Külliye, tüm ihtişamıyla adeta Osmanlı Devletinin yeniden ve daha güçlü bir şekilde doğuşunun ispatı olarak görülüyor.
Taş, ahşap, alçı ve kalem işi her türlü süsün kullanıldığı, yapıldığı dönemde çinilerden itibaren tüm duvarların kalem işi nakışlarla süslendiği camide bugün sadece kubbe içlerinde ve eteklerinde kalem işi süslemeler dikkati çekiyor.
Caminin girişindeki taç kapı, taş oymacılığının özgün bir ürünü olarak kendisini sergiliyor. Cephedeki pencere alınlıklarında ve kartuşlardaki mermer yazı ve süslemeler de ince sanat ürünü olarak kendini gösteriyor.