En sık görülen psikolojik rahatsızlıklar
İnsan beyninin anormal bir şekilde çalışmasına neden olan psikolojik rahatsızlıklara pek çok kişi maruz kalıyor. Öyle ki dünyada 450 milyondan fazla insan ruhsal hastalıklarla mücadele ediyor. Bazen depresyon gibi daha kolay atlatılabilen durumlar oluşurken bazen de büyük travmaların büyük sonuçları olarak acı veren hastalıklar karşımıza çıkıyor. Dünya Ruh Sağlığı Günü'nde en sık görülen psikolojik rahatsızlıkları derledik.
Giriş Tarihi: 04.05.2020
09:40
Güncelleme Tarihi: 10.10.2020
09:13
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUK
Obsesif-kompulsif bozukluk, obsesyon adı da verilen takıntılı düşünce, fikir ve dürtüler ile kompulsiyon adı verilen yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemlerden oluşan bir ruhsal hastalıktır. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB ), sürekli tekrar edilen ve belli başlı kalıp davranışları içeren bu rahatsızlık halk arasında takıntılı olma olarak da isimlendirilir.
Bu ruhsal hastalıkla insanlar takıntılarının mantıksız olduğunun farkına varabilir ve bu takıntıları önemsememeye hatta bırakmaya çalışabilir. Fakat bu durum sadece sıkıntı ve kaygıların artmasını sağalar. Rahatsız edici düşünceleri önemsememeye ya da bu düşüncelerden kurtulmaya çalışırken yeni düşünceler ve zorlamalar daha öncekileri takip eder böylece içinden çıkılmaz bir döngüye girilir.
OBSESİF-KOMPULSİF BOZUKLUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR?
Düzen ve simetri takıntıları : Bu kişiler, kendilerini ve çevrelerini korumak adına sıklıkla çevrelerine müdahale eder, endişeleri ile harmanlanmış hayaller üretebilirler. Örneğin kendisine çok saçma gelmesine rağmen, her şey yerli yerinde olmazsa annelerinin kaza geçireceğine inanabilirler. Yüzlerinin bir tarafı yaralansa diğer taraf yaralanmadığı sürece kendilerini rahat hissedemeyebilirler.
Kirlenme takıntıları : En sık görülen takıntılardandır. Çevreleri tarafından aşırı titiz olarak tanımlanan bu kişiler, kirlendiklerinde duyacakları rahatsızlığı göze alamazlar. Kirlilikle ile ilgili kaygıları çok fazla zamanlarını alır. Diğer insanları aşırı pis bulabilirler, bu nedenle eve misafir çağırmak veya misafirliğe gitmek istemeyebilir, aile ilişkilerinde sıkıntı yaşayabilirler.
Karar verme takıntıları : Elinde olmadan kendine zarar vereceğinden veya başkalarının kendisine zarar vereceğinden, utanılacak bir şey yapmaktan, yanlış, uygunsuz şeyler söylemekten korkabilirler.
OBSESİF BOZUKLUĞUN TEDAVİSİ NEDİR?
OKB kendiliğinden geçen bir hastalık değildir, bu yüzden de tedavi edilmesi önemlidir. İlaç tedavisi ve bilişsel davranış terapisi olarak iki tedavi yöntemi vardır: Kişi yalnızca ilaç tedavisini, yalnızca terapiyi ya da her ikisini beraber seçebilir.
İlaç tedavisi için antidepresanlar, selektif serotonin geri alım inhibitörleri obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde kullanılabilir. İlk aşamada belirtileri azaltmak için bir ilaçla tedaviye başlanır. İlacın etkisini göstermesi çok uzun zaman alabilir. Burada önemli olan nokta iyileşme hissedilse bile doktora danışmadan ilaçları bırakmamaktır. Çünkü ilaçları bırakmak belirtilerin tekrarlamasına neden olabilir.
PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Paranoya da denilen paranoid kişilik bozukluğu, saçma olmayan bir kurgu ve iyi düzenlenmiş bir düşünme biçimiyle herkesten şüphelenmektir.
Paranoid kişilik bozukluğu temel özelliği başkalarıyla ilgili genellikle bir güvensizlik içinde ve kuşkuculuk içindedirler. Dolayısıyla her tür davranışı gerçekten uzaklaşarak yorumlarlar ve bu da hem iş ilişkilerinde hem sosyal ilişkilerinde bozukluklara yol açar. Paranoid kişilik bozukluğunun görünme sıklığı yüzde 2 civarındadır.
PARANOYA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Paranoid kişilik bozukluğu olan paranoyak kimseler diğer ruhsal rahatsızlıklara sahip olan hastalardan biraz daha farklı yaklaşımlar sergiler. Genel olarak bu kişiler, farklı nedenlerle geliştirdikleri şüpheleri dışarıya belli bir mantık örgüsü içerisinde anlatabilme özelliklerine sahiptirler.
Örneğin paranoyak birey; kendisinin takip edildiğini ve zarar göreceğine inanır. Çevresindekilere bunu anlatırken de uygun bir mantık çerçevesinde, etrafındakiler inanabileceği nedenler bulur. Örneğin hasta eşinin kendisini aldattığına inanır ve bunu nasıl anladığı sorulduğunda bağlantısız yorumlarla açıklamaya çalışır.