GDO hakkında doğru bilinen 10 yanlış
Genetik mühendisliğinin çeşitli teknikler kullanarak yaptığı müdahalelerle kalıtımsal değişikliğe uğrattığı organizmalar günümüzde GDO şeklinde ifade edilir. Pek çok bilim adamına göre insan sağlığına zararlı olan bu ürünlerin tohumları çevreye karışıp, doğal ürünlerin yapısını bozabilir. Böceklerin olumsuz etkilenmesiyle tüm ekosistem çökebilir. Peki GDO hakkında bizler tam olarak ne biliyoruz? GDO'lu ürünler ülkemizde de var mı? GDO hakkındaki bilgileri derledik.
Giriş Tarihi: 01.02.2020
15:38
Güncelleme Tarihi: 01.02.2020
16:22
300 bilim insanı tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin de imzaladığı Dünya Tarım Raporu, GDO'ların verim artışı sağlamadığı ve açlığa asla çözüm oluşturmadığını açık olarak ifade eder. Mevcut GDO'ların hiçbirisi verim artışını amaçlamamaktadır. Hedef sadece ot ilaçlarına direnç sağlamak veya yabancı böcekleri zehirlemektir.
Tohum üreten dev küresel şirketler aynı zamanda zirai ilaç da üretirler. Bu şirketler üretip patentini aldıkları genetiği değiştirilmiş tohumları yaygınlaştırarak kimyasal ilaç satışlarını da arttırmayı hedeflerler. Böylece üreticiler gitgide daha fazla kendilerine bağımlı hale gelirler. GDO'ların dayattığı endüstriyel tarım yöntemlerinden sadece devasa tarım şirketleri kazanç sağlarken, üreticiler, tüketiciler ve doğa büyük zarar görür.
GDO'lu tohumların bitkileri daha zayıftır, beslenme bozukluğu vardır ve en küçük çevresel stres ve kuraklıktan etkilenirler. Verim, GDO'lu tohumlara göre konvansiyonel ıslah yöntemleriyle daha kolay artırılabilir.
Dünyada GDO ile ilgili hapis cezasının olduğu tek ülke Türkiye'dir. 2010 yılına kadar Türkiye'de Biyogüvenlik Kanunu bulunmadığı için denetim yapılamıyordu ve cezalandırma imkânı bulunmuyordu. 2010 yılında yürürlüğe giren 5977 Sayılı Biyogüvenlik Kanunu'yla Türkiye'de genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvan üretimi yasaklandı. İşlenen suça göre 12 yıla kadar hapis cezası mevcut.
YEDİĞİMİZ BESİNLER DENETLENMİYOR ❎
Türkiye'de GDO kullanımı için Biyogüvenlik Kurulu'nun izni gerekir. Ülkemizde sadece GDO'lu mısır ve soyanın yem amacıyla kullanılmasına izin verilmiştir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi'ne göre hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırmada GDO'lu yemler ile beslenen hayvanların dokularına, sıvılarına ve ürünlerine GDO'lu materyalin geçişi söz konusu değil. Türkiye'de ise GDO'lu ürün üretilmesi ve ithalatı kesinlikle yasaktır. GDO'lu yemle beslenen hayvanların ürünlerinde GDO'ya rastlanılmadığı için GDO'lu ürünlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt ya da yumurtalar için de GDO etiketlemesi yapılmamaktadır.
HİBRİT CİVCİVLERİN GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞTİR ❎
Etlik piliçler, doğal melezleme yoluyla etçi ırk diye bilinen ırkların birbiriyle eşleştirilmesi (hibrit edilmesi) ve seleksiyonu ile elde edilen, et verimi yüksek hibrit ırklardır. Türkiye'de yapılan tavukçulukta ve tüm dünyada da yetiştirilen 'hibrit' civcivler, kesinlikle genetiği değiştirilmiş hayvanlar değildir. Hibrit teknolojisi ile gen teknolojisi ayrı teknolojilerdir. Ayrıca GDO'lu yemle beslenen tavukların etlerine ve yumurtalarına GDO bulaşmadığı bildirilir. Ancak tavukların yetiştiriciliğinde farklı, insan sağlığına uymayan koşullar tehdit unsurudur.
SAĞLIĞA ZARARI KONUSUNDA SOMUT BİLGİLER YOK ❎
GDO'nun insanlarda alerjilere yol açtığı doğrudan izlenmektedir. Hayvan deneyleri çok olumsuzdur. İskoçya Rowett Enstitüsü'nde GDO'lu patatesle beslenen farelerin tümünün iç organlarında küçülme, bağışıklık sistemlerinde çökme, kan yapılarında bozulma görüldü. Rusya Bilim Akademisi'nde farelerin yavrularının yüzde 55,6'sı doğumdan üç hafta içinde öldü. Avusturya Tarım ve Sağlık Bakanlığı'nın finansmanı ile Viyana Üniversitesinin geçen yıl yaptığı bir çalışmada ise GD gıdalarla beslenen farelerin 34 nesil sonra büyük ölçüde üreme yeteneklerini kaybettikleri belirlendi.
Zararları : GDO içeren bir ürünün poleni GDO içermeyen bir bitkiye taşınabilir, böylelikle geleneksel olarak yetişen ürün bu yeni geni alabilir. Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir. Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir. GDO'lu ürünler yeterli kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir. Yeni yapılan araştırmalar GD ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır. GDO'lu tohumların üretimi daha zordur, gübre ve *herbisitlere ihtiyaç vardır. Birçok ot ürü GDO'lu üretimde kullanılan glifosata direnç kazanmıştır. Glifosat, kanserojen ve böbrekler için toksiktir.
*Herbisit, Latince bitki kelimesinden türetilmiş ve bitki öldürücü anlamında kullanılmaktadır.