İnsanlığın korkulu rüyası salgın hastalıklar
Salgın hastalıkların geçmişi, insanlık tarihi kadar eski. Salgınlar yüzünden bugüne kadar milyonlarca insan hayatını kaybetmiş durumda. Savaşlar da ve tabiî afetlerde ölenlerden çok daha fazla insan, salgın hastalıkların pençesinden kurtulamadı. İmparatorlukları çökerten, sınırları yeniden çizen, orduları kıran salgın hastalıklar; ekonomik, siyasal ve demografik sonuçlarıyla yeryüzü haritasının yeniden çizilmesinde önemli roller üstlendi. Büyük istilalar, Haçlı Seferleri gibi büyük savaşlar, yani insan topluluklarının geniş ölçüde bir araya gelmesi ve yer değiştirmesi Ortaçağ'da korkunç salgınların görülmesine sebep oldu. 19. yüzyıldan sonra da deniz yolculuklarında hızlı buhar gemilerinin kullanılmaya başlanması ve Süveyş Kanalı'nın açılması, malların yanı sıra mikropların da bir limandan ötekine kolayca taşınmasına imkân verdi.
Giriş Tarihi: 23.10.2018
18:12
Güncelleme Tarihi: 11.03.2020
14:54
DOLAŞIRKEN ÇINGIRAK ÇALMAYA MECBUR BIRAKILDILAR
Avrupa XV. yüzyıla kadar cüzzamı, tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil Tanrı'ın bir gazabı ve cüzzamlıyı da hasta değil büyücü olarak görüyordu. Cüzzamın bir hastalık olduğu fikri ancak 1403 yılında Venedik'te kurulan ilk leprosarium dönemine rastlar. Bu tarihten önce cüzzamlılar sağlıklarıyla birlikte mal varlıklarını da kaybetmişler ve dışlanan bu insanlar toplumda yeni bir sınıf oluşturmuşlardı.
Herkes tarafından hor görülen cüzzamlıların umuma ait yerlere girmeleri yasaklandığı gibi halkın kendilerinden uzaklaşmasını sağlamak için dolaşırken çıngırak çalmaları da zorunlu kılınmıştı. VII. Louis'in vasiyetnâmesinden, cüzzamlıların hapsedildiği yerlerin sayısının Fransa'da 2000, bütün Hıristiyanlık âleminde ise 19.000 olduğu öğrenilmektedir.
Antik Çağlardan itibaren bilinen bir hastalık olan veba insanlık tarihinin en ölümcül hastalıklarından biridir. Lakabı 'Kara Ölüm' olan veba, Orta Çağ'da 1347-1353 arasında, Avrupa nüfusunun üçte birinin kaybedilmesine neden oldu.
1347-1348 yılları arasında Venedik nüfusu 130.000 iken 70.000'e düşmesine neden olmuştur.
DÜNYANIN İLK KİMYASAL SİLAHI
Orta Çağ Avrupası'nda görülen hastalığın 'Hıyarcıklı veba' olduğu bilinir. Bu hastalık fare ve pire ışıklarıyla bulaşıyordu. Bu hastalık dünyanın ilk kimyasal silahı olarak bile kullanılmış ve düşman ülkeye vebalı fareler salınmıştır. 250 milyondan fazla kişinin ölümüne neden oldu.
Modern zamanlarda antibiyotikler ile tedavisi mümkünden Asya ve Afrika kıtalarının bazı bölgelerinde halen görülebiliyor.
İlk salgında 25 milyon, ikinci salgında 50 milyon kişinin ölümüne neden olan salgın, Bizans İmparatorluğu'nu vurdu. Sasani İmparatorluğu'nu, Akdeniz etrafında bulunan liman şehirlerini etkileyen veba, dünya tarihindeki en büyük veba salgınlarından biridir.
İnsanlık tarihindeki en ölümcül salgın olan vebanın başladığı yer tam olarak bilinmese de lenf düğümlerini davul gibi şişirmesi sonucu acılı bir ölüme götürürdü. Bu salgın ayrıca Avrupa tarihinin sosyal temellerini değiştirdi. Toplamda 100 milyon insanının ölümüne sebep olan hastalığı eski yıllarda doktorlar, içi çeşitli şifalı bitkilerle dolu özel maskeleri vebalı insanları tedavi ederken kullanıldığı biliniyor.
SALGIN TARİHTE BİR ÜLKEYİ YOK ETTİ
Hitit Kralı I. Şuppililuma'nın Babil seferinden dönerken beraberindeki esirlerden biri veba hastalığına yakalanmıştı. Bu esiri krallığın başkenti Hatuşa'ya getirdi. Bir süre sonra krallıkta veba salgını yaygınlaştı ve Kral öldü. Yerine gelen II. Murşili'nin ölüme yol açan salgınla ilgili, "Babamdan yana olan prensler, komutanlar, binbaşılar, subaylar, onlar da o nedenle öldüler. Hatti ülkesi de o konudan dolayı ölmeye başladı. Hatti ülkesi öte yana (felakete) sürüklendi. Artık şimdi salgın o kadar güçlendi ki, Hatti ülkesi salgından çok baskı altında kaldı" diyerek hastalığın nasıl bir ülkeyi yok ettiğini yazılı kaynaklarda anlattır.