İstanbul'un tarihine damga vuran 6 misafir
İstanbul, binlerce yıllık geçmişinin büyük kısmında dünyanın en önemli şehirlerinden biri oldu ve neredeyse her dönemde kendinden söz ettirmeyi başardı Bir pervane gibi uzak diyarlardan bu güzelliği duyup gelenler, şimdiye kadar gördüklerini unutup, hafızalarına İstanbul'u düşürdü. Bu haklı şöhret, özellikle Osmanlı döneminde birçok misafir yolunu İstanbul'a çevirdi. Peki, onlar kimdi?
Giriş Tarihi: 09.06.2020
14:43
Güncelleme Tarihi: 09.07.2020
20:55
''Bagnio de gran Turco, yani Büyük Türk'ün yıkanma teknesi adı verilen ve Türklerin kölelerini kapattıkları hapishane hakkında şu bilgileri verebilirim: Galata ve Pera denen semtin bitiminde ve denizin bir kese gibi karanın içine sokulduğu yerde Türk hükümdarının gemi tersanesi bulunmaktadır. Hemen yanında da şehir surlarına benzeyen ve üstünde nöbetçi kuleleri bulunan yüksek duvarlarla çevrili geniş bir meydan vardır.''
Dr. John Covel 1638 yılında dünyaya gelir. 1670 yılında, İngiltere Kralı II. Charles zamanında İstanbul'a gönderilen bir sefaret heyetinde papaz unvanıyla yer alır. Kilisenin görevlendirilmesiyle, merkezi İstanbul'da olan Ortodoks Kilisesi'ni inceler. Böyle bir niyetle şehre gelen Covel, her gördüğünü en ince ayrıntısına kadar kaydeder.
Sultan Abdülhamid'in arşivinden Osmanlı fotoğrafları
HER GÖRDÜĞÜNÜ EN İNCE AYRINTISINA KADAR KAYIT ETTİ
Yazıldığı tarihten 19. yüzyıl sonlarına kadar British Museum'da saklı kalmış seyahat notları, Hakluyt Society tarafından Extracs From The Diaries of Dr. John Covel ismiyle 1893 yılında yayınlanır.
Eserin en dikkat çekici bölümleri, IV. Mehmed'in kızı Hatice Sultan'ın düğünü ile II. Mustafa olarak tahta çıkan Şehzade Mustafa'nın 1675'teki sünnet düğünüdür.
''25 Mayıs. Genç Şehzade Mustafa'nın sünnet onuruna yapılan geçit törenini görmeye gittik. Büyük Efendi de oradaydı ve orada imparatorluğun bütün haşmetini gördük. Devletin bütün görevlileri ve müteferrikalar ve diğer görevliler, vezir gibi statülerine göre kavuklarını takmışlardı. Şimdi rahvan ve orta boy atlar moda olmasına rağmen hepsinin atları mükemmeldi.''
Şairlerin kaleminden İstanbul için yazılmış 15 şiir
ALEXANDER MILLINGEN (1840)
İstanbul, Alexander Van Millingen için ömrünü adadığı büyük keşfin sırlarını saklayan zaman müzesi gibidir. 19. yüzyıl sonlarında Roma, Bizans ve klasik Osmanlı kültürlerini bir arada sergileyebilen bu şehir, aynı zamanda Millingen'e araştırmalarına destek çıkan toplumsal bir çevrenin olanaklarını da sunmuştur.
Gerek kara tarafı gerekse Marmara Denizi ve Haliç kıyısında bulunan İstanbul'un etrafını çevreleyen surlar hakkında o zamana kadar yapılmamış kapsamlı bir araştırma yapan Millingen, bazı resim, kroki ve çizimlerle de zenginleştirdiği bu araştırmalarını 1906 yılında Byzantine Constantinople , The Walls of the City and adjoining historical sites ismiyle yayımlar.