Münir Nurettin Selçuk’un 10 farklı portresi
Musiki damarının son cevherlerinden Münir Nurettin Selçuk'un, "tek başına konser verme" geleneğini başlattığını ve konserlerine frakla çıktığını biliyor muydunuz? Musikimizin zirvelerinden biri olan bu zarif adamı vefatının 38'inci yıl dönümünde 10 farklı portresiyle rahmetle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 27.04.2019
16:07
Güncelleme Tarihi: 27.04.2019
16:33
Türk mûsikisini ayağa kaldıran kişi olarak tanımlanan ve en çok rast makamını seven Münir Nurettin, Dellâlzâde İsmâil Efendi'nin yegâh besteleriyle ağır ve yürük semâilerine hayrandı. Bilhassa klasik eserlerdeki tavrı sehl-i mümteni olup beste, semâi, şarkı formlarındaki eserleri gerektiği gibi farklı tavırlarda okur ve sesini eşlik edene olduğu kadar dinleyene de huzur verecek biçimde ölçülü kullanırdı. Okuyuşunda Bestenigâr Ziyâ Bey'le Hâfız Şaşı Osman Efendi'nin üslûbundan etkilenmiş olabileceğini söylemiştir. Pest ve tiz seslere aynı derecede hâkimiyetiyle tanınmış, üç oktava yaklaşan sesini uzun sanat hayatı boyunca büyük bir titizlik ve ustalıkla koruyarak son yıllarına kadar icracılığını başarı ile devam ettirmiştir. Alışılmıştan farklı bir gazel anlayışı çerçevesinde serbest okuyuşlarda üstün mahareti dikkati çeker. Arkadaşı kanunî Hilmi Rit, 1962'de İzmir'de verdiği bir konserde okuduğu gazelden sonra alkışların rezonansından tavandaki büyük avizenin sallandığını anlatır. İki defa dinlediği bir eseri hâfızasına alabilecek bir kabiliyete sahip olan ve Paris'te konservatuvardan aldığı şan dersleriyle Batı müziği ses tekniğini de kavrayan Münir Nurettin hançere ve göğüs sesinden başka tam seslerde kafa sesini de kullanabiliyordu.
1954'te İstanbul Belediye Konservatuvarı icra heyeti şefliğine getirilen Münir Nurettin, 1976 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Onun bu görev yılları icra heyetinin en parlak dönemidir. Heyetin Şan Sineması'nda on beş günde bir pazar sabahları verdiği konserler büyük ilgi gördü. İstanbul Radyosu'ndan naklen yayımlanan bu programlarla musiki dinleyicilerine zengin bir repertuvarın tanıtılması sağlandı. Ayrıca 1954-1958 yılları arasında İstanbul Radyosu'nda müşavirlik ve stajyer sanatçılara hocalık görevinde bulundu. Son resmî görevi İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Repertuvar Kurulu üyeliği ve repertuvar hocalığıdır. Bu arada 1971-1973 yıllarında Kubbealtı Cemiyeti Musiki Enstitüsü'nde usul ve tavır dersleri verdi.
Gençliğinde Fenerbahçe Kulübü'nde futbol oynayan, aynı zamanda tambur ve piyano çalan Münir Nurettin kendinden sonraki kuşaklara örnek bir musiki adamı olmuş, Darülelhan'dan başlayarak İstanbul Konservatuarı'nda çalıştığı yılların da içinde bulunduğu uzun sürede pek çok öğrencinin yetişmesinde büyük katkısı olmuştur. Bunlar arasında kendisinden çok yararlanan Necmi Rıza Ahıskan ile Alâeddin Yavaşça'yı, bizzat yetiştirdiği İnci Çayırlı ve Meral Uğurlu'yu özellikle saymak gerekir. Musiki Mecmuası 379. sayısını (Mayıs 1981) Münir Nurettin Selçuk'a ayırmış, Ayşe Kulin, sanatının anlatıldığı bir eser kaleme almıştır.
27 Nisan 1981 tarihinde Nişantaşı'ndaki evinde vefat eden Münir Nurettin'in cenazesi iki gün sonra Rumelihisarı'ndaki Âşiyan Mezarlığı'nda eşi Enise Hanım'ın yanına defnedildi. 27 Nisan 1991'de Kadıköy Belediyesi tarafından Kalamış sahilinde büstü dikildi ve bir caddeye adı verildi.
Başlıca eserleri : Rast Kârçe, "Gül yüzünde göreli zülf-i seman-sâ gönül"; Nihavent Şarkı, "Yok başka yerim lütfü ne yazdan ne de kıştan"; Nihavent Şarkı, 'Kandilli Yüzerken Uykularda"; Kürdili Hicazkâr Semai, "Zil, şal ve gül bu bahçeden raksın bütün hızı"; Hüzzam Şarkı, "Sevdiğim dünyalar kadar"; Muhayyer Şarkı, "Dönülmez Akşamın Ufkundayız"; Hicaz Semai "Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul.".