Öyküsü başka coğrafyalara uzanan üç lezzet
Dünyada kimi lezzetler var ki doğdukları coğrafyalardan çok daha uzaklarda meşhur olmuş; farklı kültürlerle harmanlanmış ve yepyeni bir usul ile karşımıza çıkmışlardır. Savaşlar, göçler, ticaret ve her türlü kültürel etkileşim, yeme içme alışkanlıklarımızı değiştirmiş; kimi zaman bilindik tarifler yeniliklerle dünyadaki yolculuğuna devam etmiştir. Kökleri başka coğrafyalara uzanan üç farklı lezzetin yolculuğunu derledik.
Giriş Tarihi: 26.08.2020
20:09
Güncelleme Tarihi: 05.12.2021
12:27
KAHVE ÇEKİRDEKLERİNİ DEVE YEMİ ZANNETTİLER
Osmanlı'dan alınan ganimetler arasında herkesin deve yemi zannettiği kahve çuvalları da vardı. Kolschitzky, yaptığı hizmetler karşılığında mükâfat olarak kahve çuvallarını aldı.
Bugün Viyana'nın yerel kahvesi olarak bilinen Melange kahvesini buldu ve şehirde ilk kahvehaneyi Mavi Şişe adıyla açtı. Daha sonra kahve, tüm Avrupa'ya yayıldı.
93 HARBİ İLE İSTANBUL’A GELEN BOZA
Boza, arpa, buğday, yulaf ya da çavdar gibi tahılların mayalanmasıyla oluşturulan bir içecek türüdür. Oldukça eski bir geçmişe dayanan boza, milli içecek olarak da anılır.
Osmanlı topraklarında boza, 93 Harbi göçmeni Hacı Sadık Vefa tarafından İstanbullularla buluşan bir lezzettir.
PRİZREN’DEN VEFA’YA UZANAN LEZZET
Hacı Sadık Vefa, ailesi ile savaşın ardından Prizren'den İstanbul'a gelir ve Ebu'l Vefa Hazretleri'nden hareketle "Vefa" olarak anılan semte yerleşir.
Ailenin genç oğlu Sadık, bir süre Ermeni vatandaşların boza dükkânlarından seyyar satıcı olarak çalışır. Beline bağladığı ahşap boza fıçısı ve bardağıyla İstanbul sokaklarını adımlayarak tarihi şehrin insanlarına boza satar.
Geçmişten günümüze uzanan öyküleriyle üç İstanbul lezzeti
BOZAYI FARKLI KILAN DETAY
Fakat genç Sadık'a göre bu bozada bir eksiklik vardır, o da fazla duru olmasıdır. Sadık, ustasından aldığı bozayı dinlendirdikten sonra üstünde biriken suyu süzer ve böylelikle çok daha kıvamlı bir boza meydana gelir.
Bu bozanın çok sevilmesi üzerine Sadık, Vefa semtinde 1876 yılında bir boza dükkânı açar ve bir yenilik daha gerçekleştirir. O zamana kadar İstanbul bozacıları boza yapımında ahşap fıçılar kullanırlar, bu da bozaya kötü bir koku verirdi. Sadık, bunun yerine mermer küp kullanmaya başlar. Bu hem bozayı daha lezzetli hem de daha sağlıklı bir hale getirir.
SARAY İÇİN BOZA YAPMAYA BAŞLADI
Prizrenli Sadık dükkânındaki bu yeniliklerle İstanbul bozacıları arasından sıyrılır. Birçok seçkin müşterisi olur, saray için boza yapmaya başlar.
Vefa Bozacısı, bugün İstanbul'da bulunan ilk dükkânını kullandığı eşyalara varıncaya kadar muhafaza eder. Hacı Sadık Vefa'nın başlattığı boza geleneği, günümüzde Çorlu'da kurulan büyük bir sirke fabrikası ve İstanbul'da bulunan boza imalathanesiyle sürer.