Tarihte en ölümcül salgınlara sebep olan 8 virüs 🔬
İnsanlık tarihi, yüzyıllar boyunca birçok ölümcül hastalığa tanıklık etti. Yüz binlerce ölümle sonuçlanan bu hastalıklar en az savaşlar kadar toplumlar üzerinde büyük yıkımlar yarattılar. Yakın tarihte ise SARS, domuz ve kuş gribi gibi hastalıklarla boğuştuk. İşte dünden bugüne tarihte insanlığın savaştığı ölümcül virüsler…
Giriş Tarihi: 01.05.2020
15:05
Güncelleme Tarihi: 22.07.2020
11:38
DOMUZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN NE YAPMALIYIZ?
Domuz gribinden korunmanın en iyi yolu öncelikli olarak o hastalığa yakalanmaktan kaçınmaktır. Domuz gribinden kaçınmak için uygulanması gereken birçok yöntem vardır.
Salgınların yaygın olduğu, özellikle mevsim geçişlerinde kalabalık ortamlardan kaçınmak, İş yerlerinde, evlerde ve okullarda en çok ortak kullanıma açık olan kapı kollarını, lavabo başlıklarını sık sık dezenfektanlar ile temizlemek,
Hastalığa yakalanmış kişilerle yakın temastan kaçınmak, hatta mümkünse aynı ortamda bulunmamak,
Eğer hastalığa yakalanılmış ise hastalığın daha fazla yaygınlaşmasını önlemek için maske kullanmak ve gerekirse sosyal yaşamdan uzaklaşmak,
Evde kullanılan yatak örtüleri, yastık kılıfları, yorgan, çarşaf, havlu vb. kişisel eşyaların temizliğine dikkat etmek ve sık sık değiştirmek,
Elleri sık sık, özenle yıkamak,
Hastalığı meydana çıkaran H1N1 virüsü sürekli evrim geçirerek yapısı değişse de önerilen domuz gribi aşısı kullanmak, bu hastalıktan korunmanın en etkili yöntemleridir.
Yiyecek ve içeceklere karışan dışkı maddeleriyle bulaşabilen Rotavirüs'ün 2008 yılında 453 binden fazla çocuk ve bebeği öldürdüğü düşünülüyor. Çocukların hemen hemen tamamının 5 yaşına kadar bu hastalığı geçirdiği düşünülmektedir. Hastalık çoğunlukla kış ve ilkbahar döneminde görülür. Hastalık etkeni olan virüs hasta bireyden sağlam kişilere çok kolayca, temas ile bulaşabilmektedir.
3 AYDAN KÜÇÜK BEBEKLER KORUNUYOR
3 ay ile 24 ay arasındaki çocuklarda daha ağır hastalık tablosuna yol açar. 3 aydan küçük bebeklerde ise anneden plasenta veya anne sütü ile geçen antikorlar bebeği koruyabilmektedir.
Hastalık; mikrop vücuda girdikten genelde birkaç gün sonrasında, hafif veya orta dereceli ateş ve kusma belirtilerine sebep olur. Bu durum genellikle 2 gün kadar sürer. Sonraki günlerde ise belirgin ishal ile devam eder ve çoğu hastada bu tablo 5-7 gün kadar sürebilir.
Tanısında klinik belirtilerin yanı sıra dışkıda etkenin saptanmasına yönelik ülkemizde de yaygın olarak yapılabilen laboratuvar testinden de yardım alınabilmektedir.
AIDS hastalığı, HIV olarak adlandırılan bir virüsün vücudu esir alması ile ortaya çıkar. Dünyanın dört bir yanında binlerce kişiyi mağdur eden bir hastalık olan AIDS, bağışıklık sistemini çökerterek vücudu en ufak bir rahatsızlığa karşı dahi güçsüz hale getirir. Bu da söz konusu hastalıkların ciddi boyuta ulaşarak ölümcül bir hale bürünmesine sebep olur.
Öte yandan insan vücudunda HIV virüsüne rastlanması, kişide AIDS hastalığının varlık gösterdiği anlamına gelmez. Dolayısıyla HIV taşıyıcısı belirtileri hakkında temel bilgilere sahip olmak, AIDS hastalığı dolayısıyla ortaya çıkması muhtemel problemlerin önüne geçilmesini sağlar. HIV, 36 milyon insanı öldüren en tehlikeli virüslerdendir.
AIDS BELİRTİLERİ NELERDİR?
Kas ve eklem ağrıları Baş ağrısı Mide bulantısı ve kusma Farenjit Lenf bezlerinin büyümesi Deri dökülmesi İstem dışı kilo kaybı Ağız içinde derin beyaz yaralar Çeşitli solunum yolu hastalıkları Unutkanlık