Tarihte en ölümcül salgınlara sebep olan 8 virüs 🔬
İnsanlık tarihi, yüzyıllar boyunca birçok ölümcül hastalığa tanıklık etti. Yüz binlerce ölümle sonuçlanan bu hastalıklar en az savaşlar kadar toplumlar üzerinde büyük yıkımlar yarattılar. Yakın tarihte ise SARS, domuz ve kuş gribi gibi hastalıklarla boğuştuk. İşte dünden bugüne tarihte insanlığın savaştığı ölümcül virüsler…
Giriş Tarihi: 01.05.2020
15:05
Güncelleme Tarihi: 22.07.2020
11:38
Ebola virüsü insanlarda ebola virüsü Hastalığına yol açar. Öncelikle Afrika kıtasında meydana gelen nadiren ortaya çıkan, insanları ve diğer primatları etkileyen ciddi, genellikle ölümcül bir hastalıktır. İnsanlara vahşi hayvanlardan geçen virüs, sonrasında insandan insana bulaşır.
Ebola ilk olarak 1976 yılında Sudan'ın Nzara ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin Yambuku kentlerinde eş zamanlı 2 salgına yol açtı. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde görülen salgın Ebola Nehri yakınında bir köyde meydana geldiğinden hastalığa bu isim verildi. O zamandan bu yana, virüs zaman zaman insanları enfekte etmekte ve birkaç Afrika ülkesinde salgınlara yol açmaktadır.
Hastalığın önemli olmasının nedeni ise tedavisi için etkili bir ilaç veya aşısının olmayışı ve birçok vakanın ölümle sonuçlanmasıdır.
Virüs başlangıçta vahşi hayvanlardan (meyve yarasaları, kirpi ve maymun, goril, şempanze gibi primatlar) insanlara hayvanların kan, vücut sıvıları ve dokularıyla doğrudan temas yoluyla bulaşır. Virüsün enfekte insanlarla doğrudan temas yoluyla insandan insana bulaşır.
Virüs insanlara hayvanların kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu bulaşır. Direkt hayvanlardan insanlara bulaşabildiği gibi insandan insana da kan ve vücut sıvıları ile temas sonucu bulaşabilmektedir. İdrar, dışkı, kusmuk, gözyaşı ve anne sütü gibi aklınıza gelebilecek bütün vücut sıvılarında virüs saptanmıştır. Hastalarla yakın temas halinde olduklarından enfeksiyon için önemli bir risk grubu sağlık çalışanlarından oluşmaktadır.
Virüsün bulaşması ile belirtilerin ortaya çıkmasına kadar geçen süre 2 ile 21 gün arasında değişiklik gösterir. Görülebilen önemli belirtilerden bazıları baş ağrısı, vücutta yaygın ağrılar, yüksek ateş, gözlerde konjunktivit, kanamalar, bulantı ve cilt döküntüleridir.
Bunlara ek olarak böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları da görülebilmektedir. Kan sayımında beyaz kan hücreleri ve trombosit sayısında azalma vardır.
Virüs etkenli bir hastalık olan çiçek hastalığında virüs, ağız ve burun mukozasına yerleşerek üremeye başlar. İnokülasyon süresi 7 ila 9 gündür. Bu süre zarfı içinde belirtiler kendini gösterir. İlk belirtileri olan baş ağrısı, mide bulantısı, kaslarda kırgınlık hissi, yüksek ateş ve üşüme grip virüsüne (influenza) benzese de, hastalığın sonraki aşamalarında deride kaşınmalar başlar ve döküntüler oluşur.
Çiçek hastalığı, 6. yüzyılda Avrupa ve Yakındoğu'da iyi bilinen bir hastalıktı. Yüzyılın sonunda Arabistan'da salgın yapan hastalık Avrupa'ya yayılıp, 570 yılında İtalya ve Fransa'da, 581'de Tours'da görüldü. "Pestilentia Faucium'' adı verilen hastalık, aynı yıllarda Roma'da da bir salgına neden oldu.
Fransa ve İtalya'da tahribata yol açan Asya ve Afrika menşeili hastalığın 11, 12 ve 13. yüzyılda Avrupa'da yaptığı salgınların nedeni Hristiyan hacılar olduğu söylenir. Çoğunlukla kızıl, suçiçeği ve frengi ile karıştırılır.