Arama

Yeni takvim ve saat Müslüman halkı nasıl etkiledi?

Yaşam döngüsünü hissetmediğimiz anlar bütünüdür zaman. Çabuk geçtiği an ile ağır ve soğuk adımlarını hissettiğimiz an, gerçek zamanın ne demek olduğunun peşine düşürür bizi. Ancak işin tuhaf yanı, zamanı bölmek için oluşan ikilemler silsilesinde bulunuyor. Takvim ve saat sisteminin ülkemizde değişmesiyle hayatımızda neler oldu? Hangi değerleri yok ettik? Edebiyatımız bu durumları nasıl kaleme aldı? İşte, yabancı saatin hayatımıza girmesiyle istilanın en gizlisi ve tesirlisi…

  • 22
  • 46

Bu mucizenin gerçekleştiğini göremeden hayata veda eden Tahsin Efendi'nin saatlerden ibaret olan terekesi hiç para etmemiş. Fakat mahalleli onu öteki dünyaya böyle meyus göndermek istemediği için anlamlı bir efsane üretmekte gecikmemiş. Abdülhak Şinasi, bu efsaneyi, "müşterek muhayyile"nin ona "bir hüsnü şahadet mahiyetinde lâyık bulduğu bu ölüm destanını" ayaklı bir gazete olan Hamamcı Necibe Hanım'ın ağzından anlatır:

  • 23
  • 46

"Nasıl, duymamış mıydık? Meğer zavallı Tahsin Efendi'nin, tam halet-i nezie gireceği anda, ne mübarek ve Allah'ın ne sevgili bir kulu olduğu malûm olmuştu. İşte, efendim, tam o can çekişmeğe başlarken, evin içinde kiler, etrafta ne kadar kırılmış durmuş saat varsa, Allah'ın büyüklüğü ile bunların hepsinin birden saniyesi saniye sine işlemeğe başladığını görmesinler mi? Bir de, saat başı gelip de, bütün o başıboş işleyen bozuk çalar saatlerin hep birden gürül gürül on ikiyi çalmağa başladığını duymasınlar mı?

Herkes evvelâ hayret içinde kalmış, sonra, Allah'ın rahmetini anlamışlar. Bütün ömrü boyunca beklediği bu muradına eren Tahsin Efendi de, yatağı içinden, bu hâdisenin kıymetini âtisini temin eden bir beşaret haberi gibi idrak etmiş! Keramet getiren saatlerin sesleri birbirinin içine giriyormuş ve Tahsin Efendi de bu saatlerin çok eski ve emektarlarından biriymiş gibi, son hırıltılı nefeslerini tam bu anda vermeğe başlayarak bütün ömründe beklediği bu ahengi doya doya gönlüne sindire sindire, derin bir haz içinde, bütün işlerinin düzeldiğini ve artık muradına erdiğini anlaya anlaya rahmet-i rahmana kavuşmuş!"

  • 24
  • 46

'Fahim Bey ve Biz'de de Fahim Bey'in karısı Saffet Hanım'ın saatlerle Tahsin Efendi'ninkine benzer bir ilişkisi vardır. Sinirli olduğu günlerde, büyük duvar saatlerinin işlerken çıkardıkları sesleri, hülyalarının tatlı birtakım vaatlerle mırıldanışları gibi değil, beynine vurulan çekiç ve tokmak sesleri gibi duyan hanımefendi, "başka günler ayar edip kurmaya o kadar itina ettiği bütün saatlerini, o sofadaki kuyruklu saati, o duvarda asılı çalar saatleri, o aynanın önündeki münebbihli saati ve hatta çok kere hırkasının üst mendil cebinde duran mineli, kıymetli hususî saatini, güya onlara bir ceza vermek ve onlardan intikam almak ister gibi kurmaz, onları durmuş oldukları meyus bir saniyede bırakırmış."

  • 25
  • 46

Açıkçası, "Saffet Hanım'ın neşesinin yerinde olup olmadığı bu kâh sallanarak safalı seslerle işleyen, kâh somurtarak sükûtla duran saatlerden belli olurmuş." Ne var ki, Çamlıca'daki eniştenin, yani Ali Vâmık Bey'in Fahim Bey'e karşı duyduğu büyük kin, Saffet Hanım'ın saatlerine de yönelmiş; "deli enişte"ye göre, içinde namaz kılınmayan bu evin saatlerine, işleseler de işlemeseler de güvenmek caiz değilmiş.

  • 26
  • 46
“Yenicami Saati”
Yenicami Saati

Saatlerle fazlaca ilgili yazarlardan biri olan Refik Halid Karay'ın da İstanbul'un Bir Yüzü adlı romanında, Tahsin Efendi ve Saffet Hanım gibi saatleri meraklı bir Paşa'yla tanışırız. Hiç çıkmadığı odasında duvarlar, masalar, sigara sehpaları saatlerle doludur. Her biri ayrı bir sesle işleyen bu saatlerden sinirleri uyuşturan garip çıtırtı ve tıkırtılar yayılır; saat başlarında da guguklusu, çalgılısı, barometrelisi, çeşmelisi, şimendiferlisi hep bir den çalmaya, çınlamaya başlar. Üsküdar türküsünü yahut Hamidiye Marşı'nı söyleyen, hatta zeybek havası çalan saatleri bile vardır. Âdeta bütün sinirleri alınmış bir adam olan Paşa, başka birini korkuyla yerinden fırlatacak bu gürültüyü duymazmış bile.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN