Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Haluk Özener, Ege Denizi'ndeki depremleri değerlendirdi. Prof. Dr. Haluk Özener, Türk-Japon ortak projesi olan MarDİM (Marmara Bölgesi Deprem ve Tsunami Zararlarının Azaltılması Ve Afet Eğitimi) toplantısı öncesi yaptığı açıklamalarla, deprem tehdidinin sürekli var olacağına dikkat çekti.
İzmir'in Karaburun'daki depremin 400-500 kilometre uzaklıklardan, İstanbul'dan da hissedildiğini söyleyen Özener, "Bu deprem yüzeye yakın olduğu için daha büyük alana yayılıyor. Ege Denizi, Midilli'nin güneyi için bu büyüklükteki bir deprem normal bir deprem. Depremin artçıları olacaktır. Bir hafta, 15 gün, bir ay sürecek artçıları beklememiz doğal. 5-5,5 büyüklüğünde artçılar gelebilir. Onlara da biraz hazırlıklı olmamız lazım" dedi.
İKİ AYRI FAY VAR
Ege Denizi'ndeki depremlerin gerçekleştiği fay hattı ile Marmara Denizi'ndeki fay hattının farklı olduğunu ifade eden Özener, "İkisi birbirinden bağımsız fay hatları. Türkiye'de 500 tane aktif fay var. Bunların sürekli hareket etmesi doğal. Kuzey Anadolu Fayı Marmara'da 17 Ağustos'tan sonra kırıldı. 12 Kasım'da da oldu, bir sonraki sismik boşluk olarak adlandırılan bölge ise Marmara Bölgesi. Dünyadaki bilim insanlarının hemfikir olduğu konu, Kuzey Anadolu Fayı içindeki bir sonraki deprem Marmara Denizi'nde olacak. İstanbul merkezli ve 7'nin üzerinde bir büyüklükten bahsediyoruz" diye konuştu.
Olası Marmara depreminin büyüklüğünün bilim insanları tarafından çok tartışıldığını dile getiren Özener, bunların vatandaşın önünde yapılmaması gereken bilimsel tartışmalar olduğunu, herkesin Marmara'da büyüklüğü 7 civarında bir deprem beklenildiğini bilmesi ve önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
Enstitü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, "Depreme karşı koyma şansımız yok, deprem önlenemez bir gerçek. Ama '6 ay sonra, 1 sene sonra olacak, 2050'ye kadar olmaz' gibi şeylere kulak asmamamız lazım. Bunları söylemek çok anlamlı değil. Tarih vermek bilimsellikten uzaklaştırıyor" dedi
Özener, depreme hazırlık için kentsel dönüşümün hızlanması, çürük yapıların bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak, kentsel dönüşümün sadece bina bazında değil ada, mahalle ve ilçe bazında köklü olarak yapılması gerektiğini kaydetti.