Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca hazırlanan "Kendi Dilinden FETÖ, Örgütlü Bir Din İstismarı" raporunda, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kendisini olağanüstü bir şahsiyet olarak algılatmak için çok büyük ve sistematik bir çaba gösterdiği, örgüt mensuplarına "Fetullah Gülen sıradan bir kimse değildir. O, ahir zamanda İslam'ı ihya etmek için Allah tarafından seçilmiş özel bir kişidir" telkininde bulunulduğu bildirildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığınca hazırlanan rapor, kamuoyuyla paylaşıldı.
Raporda, Gülen'in, dini istismar ederek örgüt mensuplarını nasıl kandırdığı tüm detaylarıyla anlatıldı.
Toplam 140 sayfalık raporda, Gülen'in kendisini olağanüstü bir şahsiyet olarak algılatmak için çok büyük ve sistematik çaba gösterdiği bildirildi.
İncelenen kitap ve ses kayıtlarında, Gülen'in sanıldığı gibi sonradan değil en başından itibaren örgüt mensuplarına, "Fetullah Gülen sıradan bir kimse değildir. O, ahir zamanda İslam'ı ihya etmek için Allah tarafından seçilmiş özel bir kişidir" telkininde bulunduğunun tespit edildiği de raporda belirtildi.
Raporda, örgüt mensuplarına sistematik bir şekilde telkin edilen bir diğer hususta ise Gülen'in başlattığı hareketin herhangi bir hareket olmadığı, Gülen'in "seçilmiş" olduğundan, örgüt mensuplarının da tıpkı Hazreti Muhammed'e inanan sahabe topluluğu gibi güzide bir topluluk, hatta ikinci sahabe nesli olduğunun anlatıldığı kaydedildi.
Gülen'in, mensuplarını sapkın fikirlerine ikna etmek için kendisini İslam'ı çok iyi bilen bir alim olarak sunarken, kelam-fıkıh usulü çerçevesinde ortaya konulan İslami bilgi yöntemine değer verdiği izlenimini oluştururken, aslında bunları göz ardı ettiği bildirilen raporda, Gülen'in ayrıca sufi gelenekte kullanılan bazı kavram ve söylemleri bağlamlarından koparıp, örgüt mensuplarını ikna etmek için malzeme olarak bunlardan yararlandığına işaret edildi.
KİŞİSEL EMİRLERİNİ PEYGAMBERİN EMİRLERİ GİBİ SUNDU
Raporda, Gülen'in kişisel emirlerini örgüt mensuplarına peygamberin emirleriymiş gibi bildirdiği kaydedildi.
İncelenen kitap ve ses kayıtlarında, Gülen'in uyanık veya uykudayken, her durumda Hazreti Peygamber ile görüştüğünü ima ettiği, örgüt mensuplarına kişisel emirlerini peygamberin emirleriymiş gibi yansıttığının belirlendiği de raporda bildirildi. Raporda, FETÖ'nün bu tutumuyla, bir Müslümanın asla tevessül etmeyeceği biçimde din usul ve esaslarını çiğnediği vurgulandı.
Raporda, Sufilerin, yalnızca kişisel tecrübelerini aktarırken kullandıkları tasavvufi kavramların, Gülen tarafından istismar edilerek toplumsal bir hareketi yönlendiren ilahi mesajlar gibi sunuldu belirtildi.
"CAMİNİN KÜRSÜSÜNDE ALLAH VARDIR, CEMAATİN ARASINDA MUHAMMED MUSTAFA VARDIR"
FETÖ elebaşının "sapkınlıkları" da raporda belgeli şekilde ortaya konuldu.
Raporda, Gülen'in 26 Kasım 1989 tarihli Hisar Camisi'nde yaptığı bir konuşmasında, "...burada bizim kalplerimize saniyede yetmiş defa nazar eden Allah var, celle celalühü. Ve burada O'nun gözünün içine bakan, O'nun cemal-i bakemalini müşahade eden Hazreti Muhammed Mustafa vardır. Çünkü cemaat, onun cemaatidir, çünkü sultan odur, çünkü sikkeyi basan odur, tuğrayı kesen odur." dediği vurgulandı.
Bu konuşmada, FETÖ elebaşı Gülen'in konuştuğu kürsüde Allah'ın bulunduğunun ima edildiği kaydedilen raporda, bu duruma ilişkin "Gülen'in konuştuğu kürsüde Allah'ın bulunduğu iddiası Yüce Allah'a mekan isnat etmek anlamına gelir. Yüce Allah mekandan münezzeh olduğu için O'na mekan isnat eden söylemler kullanmak İslam inancına kesinlikle aykırıdır. Örgüt liderinin, inanç bakımından risk taşıyan, kişinin imanını tehlikeye sokan bu ifadeleri pervasızca, kitleleri etkilemek için kullanmış, onun tarafından Allah, cami kürsüsüne yerleştirilmiştir." ifadelerine yer verildi.
Raporda, Hazreti Peygamber'in Gülen'in konuştuğu cami cemaati arasında olduğu iddiasının ise Gülen'in kendini yüceltme adına sarf ettiği dini ve hissi dayanaktan yoksun bir hezeyandan ibaret olduğu vurgulandı.
Gülen'in 25 Mart 1990 tarihinde İzmir Şadırvan Camisi'nde yaptığı konuşmasında ise "Size bir müşahede arz edeyim. Böyle şeyleri cami kürsüsünden arz etmeyi önceleri düşünmüyordum. Ama size semanın iltifatını, Resulullah'ın iltifatını ketmedemezdim." diyerek Allah ile özel bir ilişki ve iletişim içerisinde olduğu iddialarına bir yenisini daha eklediği, örgüt mensuplarına Resulullah'ın iltifatlarını doğrudan alabildiğini iddia ettiği de raporda yer aldı.
Raporda, FETÖ elebaşının 9 Temmuz 1979'da İzmir Hisar Camisi'ndeki konuşmasında hadsizliğini daha da ileriye taşıyarak Allah adına konuştuğu belirtildi.
"GÜLEN'İ ÜZERSENİZ CEHENNEME GİTMEKTEN KURTULAMAZSINIZ"
Raporda, güya "Allah'tan gelen bilgileri bir prizma gibi örgüt mensuplarına, bağlılarına yansıtan" Gülen'in bir konuşmasında "Kendisini üzmenin Allah'ı üzmek anlamına geleceğini" söyleyerek, ona boyun eğmeyenleri cehennemle tehdit ettiği bildirildi.
Gülen'in söz konusu konuşmasında, "Açık, kapalı her şeyin net olarak ortaya döküleceği bir gün var. Allah huzurunda görüşürüz. Belki o gün benim gibi yufka yürekli birisi 'Allah'ım. Bu kobraları bağışlamadan ben cennete gitmiyorum' diyebilirim ama işin içinde Allah hakkı da olduğu için orada beni dinlemezler pek. Onun için yufka yürekliliğim de çok fayda etmez. Buna çok güvenmesinler." dediği de raporda belirtildi.
Raporda, bu konuşmasında yaptığı bedduaların kesin olarak tutacağını, cennete gitmesinin garanti olduğunu, orada başkalarını cehennemden kurtarmak için kendisine fırsat tanınacağını iddia ettiği belirten Gülen'in, çeşitli isim, benzetme ve lakaplarla devlet büyüklerine yönelik tahkir söylemlerine işaret edildi.
Ayrıca raporda, Hazreti Peygamber ile hem rüyada hem de uyanıkken görüşülebileceğini örgüt mensuplarının zihnine yerleştiren Gülen'in, "Ölümsüzlük İksiri" isimli kitabında bu iddiasını bir ileri aşamaya taşıyarak ondan emirler ve haberler alınabileceğini öne sürdüğü kaydedildi.
Raporda, Gülen'in 17 Ağustos 1987'de Salihli'de yaptığı bir konuşmada Hazreti Peygamber'in onun vaazına iştirak ettiğini öne sürdüğü belirtildi. Gülen'in 6 Kasım 1978'de yaptığı bir konuşmada ise daha da ileri gittiği ve "vaazını dinlemeye gelen Hazreti Peygamber'e alnını öptürdüğünü" söylediği vurgulanan raporda, Gülen'in bu konuşmasındaki şu sözlerine yer verildi:
"Resul-i Ekrem'e arz olunduğum zaman ifadelerim ayrı bir hüviyet kazandı. Cemaatimin önünde söylediklerim ayrı bir hüviyet kazansa da hiçbir zaman nifakımı hatırdan çıkarmadım. Nefsim namına alnımı uzatıp Resul-i Ekrem'e öptürdüysem onu nefsim namına ve Kur'an ve imana hizmet yüklenenler namına yaptım."