Başbakan Binali Yıldırım BBC World’e verdiği röportajda önemli açıklamalarda bulundu. Yıldırım açıklamasında "Milletin kabul ettiğini ana muhalefet partisi kabul etmese ne yazar? Milletin verdiği kararı mahkemede dönüştürmeye hiç kimsenin hakkı yok. Ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne Anayasa Mahkemesinde ne de başka bir mahkeme milletin verdiği kararı değiştiremez. Milyonların verdiği kararı yine millet değiştirir" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, "(Halk oylaması) Milletin kabul ettiğini ana muhalefet partisi kabul etmese ne yazar? Milletin verdiği kararı mahkemede dönüştürmeye hiç kimsenin hakkı yok. Ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne Anayasa Mahkemesinde ne de başka bir mahkeme milletin verdiği kararı değiştiremez. Milyonların verdiği kararı yine millet değiştirir. Onun için bunlar beyhude gayretlerdir. Benim tavsiyem ana muhalefet partisi milletin iradesine tabi olmak, bir dahaki seçimlere veya referanduma daha çok çalışıp, daha çok milletin gözünü girsin." dedi.
Yıldırım, BBC World’e verdiği röportajda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Türkiye’de yapılan referandumla ülkenin "diktatörlüğe ve tek parti yönetimine" doğru gittiği eleştirilerine ilişkin Yıldırım, yapılan bu eleştirilerin çok acımasız olduğunu söyledi. Yıldırım, "Diktatörlük olan yerde seçim olur mu? Siyasi partiler olur mu? Vatandaşın oy verdiği yerde diktatörlük olur mu? Bunların hiçbirisine, bu iddialara katılmak mümkün değil çünkü 50 milyona yakın vatandaş sandığa gitti, oy verdi ve tercihini kullandı." dedi.
Yıldırım, 24 milyona yakın kişinin "Hayır", 25 milyonun üzerinde vatandaşın da "Evet" oyu kullandığını ve arada 1 milyon 400 bin fark bulunduğunun altını çizerek, "Diktatörlük olsaydı orana da kendimiz karar verirdik. Yüzde 80-90 uygun bir oranda bu işi yapar aradan çıkardık. Halbuki Cumhurbaşkanımızın doğduğu ve oturduğu ilçe Üsküdar’da bile ’Hayır’ oyları önde çıktı, ’Evet’ler daha az çıktı. Benim milletvekili olduğum İzmir’de ’Hayır’ oyları önde, İstanbul’da da aynı, büyük şehirlerin birçoğunda da aynı." ifadesini kullandı.
Çok ciddi bir rekabet olduğunu ve bu rekabet sonunda yüzde 51,4 oranında "Evet", yüzde 48,6 oranında da "Hayır" oyu çıktığını söyleyen Başbakan Yıldırım, gücün tek bir elde toplanacağı ve parlamentonun etkisinin azalacağı eleştirilerine karşılık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halihazırda mevcut sistemde de bu yetkilerinin olduğunu fakat sorumluluğunun bulunmadığını anımsattı. Yapılan değişiklikle cumhurbaşkanının yetkilerinin aynen kabul edildiğini ve bunun yanına sorumluluğun getirildiğini belirten Yıldırım, böylelikle cumhurbaşkanın kanunlara ve anayasaya aykırı bir iş yapması halinde sorumlu olacağını ve cezalandırılabileceğinin altını çizdi.
Mevcut anayasada bu durumun olmadığını dile getiren Yıldırım, "Aslında yetki kullanmak fakat hiç sorumlu olmamayı öngören bir anayasadan hem yetki kullanan hem de sorumlu olan bir anayasaya geçiyoruz. Bu demokratik yolda atılmış önemli bir adım. Dolayısıyla bunun dışındaki değerlendirmeler maalesef adil değerlendirmeler değil, katılmamız söz konusu değil. Gücün tek elde toplandığı meselesi de doğru değil." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, referandumla yapılan anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanına çok fazla yetki verildiği eleştirileriyle ilgili olarak, şu anki anayasanın darbe sonrası hazırlanmış bir anayasa olduğunu, toplumda hiç tartışılmadan yürürlüğe girdiğini ve Türkiye’nin ihtiyaçları dikkate alınarak 18 defa değişiklik yapıldığını hatırlattı. Son yapılan değişikliğin en büyük değişiklik olduğunun altını çizen Yıldırım, yapılan bu değişiklikle anayasada kuvvetler ayrılığını tam anlamıyla getirmiş olduklarını, böylelikle yasama, yürütme ve yargının ayrı olacağını vurguladı.
Türk halkının seçim yaparken çok iyi ayarlama yaptığı değerlendirmesinde bulunan Yıldırım, "(Türk halkı) Bir gücü birine veriyorsa onu dengeleyici bir güç de veriyor." dedi.
Yeni sistemde başkan ne kadar güçlü ya da başarılı olursa olsun iki dönemden fazla seçilemeyeceğini belirten Yıldırım, "Recep Tayyip Erdoğan 11,5 yıl Başbakanlık yaptı ve her seçimde de desteğini artırdı." şeklinde konuştu.
Yıldırım, Avrupa’nın ve uluslararası gözlemcilerin referandum sürecine yönelik eleştirilerine ilişkin, bunun bütün seçimlerde gündeme getirildiğini belirterek, "Şimdi şunu size bir soru söyleyeyim. İngiltere seçime gidecek. İngiltere’de seçimlere giderken Başbakan görevini bırakıyor mu? Bilmiyorum Teresa May görevini bırakıyor mu? Başbakan olarak mı gidiyor yoksa görevini bırakıp sıradan vatandaş olarak mı görevine gidiyor?" diye konuştu.
"Ana muhalefet partisi CHP’nin seçim sonuçlarını kabul etmediğini açıklamasına, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracağını söylemesine ne diyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Yıldırım, "Milletin kabul ettiğini ana muhalefet partisi kabul etmese ne yazar? Milletin verdiği kararı mahkemede dönüştürmeye hiç kimsenin hakkı yok. Ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne Anayasa Mahkemesinde ne de başka bir mahkeme milletin verdiği kararı değiştiremez. Milyonların verdiği kararı yine millet değiştirir. Onun için bunlar beyhude gayretlerdir. Benim tavsiyem ana muhalefet partisi miletin iradesine tabi olmak, bir dahaki seçimlere veya referanduma daha çok çalışıp, daha çok milletin gözünü girsin." dedi.
Başbakan Yıldırım, "Evet" ve "Hayır" oyu kullananların sayısının birbirine çok yakın olması ve geniş çapta bir ulusal mutabakatla bir araya getirilmesi için neler yapılabileceğinin sorulması üzerine, aradaki farkın çok ya da az olmasının izafi bir şey olduğunu söyledi. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılıp ayrılmaması için yapılan referandumda da oyların birbirine çok yakın olduğunu fakat ayrılmaması yönünde oy kullananların "bu seçimi tanımıyoruz" şeklinde ifadelerinin olmadığını hatırlattı.
Yıldırım, "Demokrasinin gereği, verilen karara rıza göstermektir. Dolayısıyla bu aradaki fark sorun olmaması lazım. Şuna katılırım, şu dediğiniz doğru, bu kadar ’Hayır’ veren var, bu kadar ’Evet’ veren var. Dolayısıyla ’Hayır’ verenleri de kucaklayacak, onların da gönlünü kazanacak birtakım çalışmalar yapmamız lazım. Yani bir toplumun ayrışmasının önüne geçmemiz lazım. ’Hayır’ verenlerin neden ’Hayır’ verdiğini anlayacak ve onların da gönlünü kazanacak, kazanmaya çalışacak çalışmalar elbette yapacağız çünkü biz 80 milyon biriz, beraberiz, kardeşiz. Birlikte Türkiye’yiz, bunu sağlamak zorundayız." ifadelerini kullandı.