Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Katar'a abluka uygulayan ülkelerin belli bir vizyonu olmadığını belirterek, buna rağmen uzlaşmazlık politikasına devam ettiklerini belirtti.
Şeyh Muhammed, Katar'a abluka uygulayan dört ülke dışişleri bakanlarının Bahreyn'in başkenti Manama'da gerçekleştirdiği görüşmelere ilişkin Al Jazeera kanalına açıklamalarda bulundu.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn dışişleri bakanlarının, Katar ile ilişkilerde atılacak adımları görüştüğü toplantının çelişkilerle dolu olduğunu ve sonuçlarının da yeni bir dizi çelişkilere yol açtığını belirten Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed, "Toplantının ardından yapılan ortak açıklamada, Katar'ın 13 maddelik talep listesine cevap vermesi gerektiği söyleniyor. Bu, verdikleri mühlet sona erdikten sonra iptal olan taleplerine aykırı." dedi.
Katarlı Bakan "Ayrıca abluka uygulayan devletler arasında Körfez'den olmayan ülkelerin de bulunması krizi çözmek isteyen Körfezli yetkililerin çelişkisinin bir parçası." değerlendirmesinde bulundu.
Katar'a abluka uygulayan ülkelerin net bir vizyonu olmadığını savunan Şeyh Muhammed, bu ülkelerin söz konusu duruma rağmen uzlaşmazlık politikasına devam ettiklerini aktardı.
Şeyh Muhammed, diplomatik çözümden yana olduklarını vurgulayarak, "Katar'ın ilk günden bu yana tutumu net. O da krize karşılıklı yükümlülükler çerçevesinde Katar'ın egemenliğine dokunulmaksızın getirilecek diplomatik çözümdür." görüşünü tekrarladı.
"İÇERİĞİNDE ŞART OLACAKSA DİYALOĞA GEREK YOK"
Söz konusu dört ülkenin belli şartlar altında diyaloğa hazır olduklarını ifade etmesini garip bulduğunu belirten Muhammed, "İçeriğinde şart olacaksa diyaloğa ne gerek var, bundan nasıl bir sonuç çıkabilir." dedi.
Katar'ın Riyad Anlaşması'nı ihlal ettiğine dair suçlamalara ilişkin Bakan Muhammed, "Eğer bir ihlal olduysa bunu, elektronik korsanlık suçuyla krize yol açan abluka ülkeleri yaptı. Riyad Anlaşması çok net. Bütün ülkeler üzerinde toplu yükümlülükler var." ifadelerini kullandı.
"Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı (Enver Karkaş), bu ablukadan en çok etkilenen tarafın Katar halkı olduğunu itiraf etti. İtirafları için ona teşekkür ediyoruz." diyen Katarlı Bakan sözlerini şöyle tamamladı:
"Abluka ülkeleri, 2 ay sonra -insanların ulaşım özgürlüğünü engelledikten sonra- ambargonun vatandaşlara etkisini anladı. Abluka ülkelerinin yaptıklarından en çok etkilenen Katar halkı, hükümet değil. Halkın Körfez'deki mülkiyetlerine ulaşması engellendi. İş adamları, ürünlerini ulaştırabilmek için başka yollar aramaları sebebiyle büyük zarara uğradı. Eğer devlet, iş adamlarına destek olmasaydı, vatandaşlara daha büyük etkisi olurdu."
Katar'a abluka uygulayan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Bahreyn'in dışişleri bakanları, Katar ile ilişkilerde atılacak adımları görüşmek üzere ikinci toplantısını Bahreyn'de gerçekleştirmişti.
Toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Al Halife tarafından okunan ortak bildiride, "Dört ülke, teröre desteğini ve finansmanını, nefret ve kışkırtıcı söylemini, diğer ülkelerin iç işlerine müdahalesini durduracağına ve bölgeyle dünyanın barışı ve istikrarını teminat altına alan 13 adil maddeyi yerine getireceğine dair samimi ve yapıcı şekilde beyanda bulunması şartıyla Katar ile diyaloğu başlatmaya hazır." ifadeleri kullanılmıştı.
ULUSLARARASI HAC İDARESİ İDDİASI
Öteyandan, Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, ülkesinin,hac idaresinin uluslararası hale getirilmesini talep etmediğini söyledi.
Al Sani, Katar merkezli El Cezire televizyonunda yer alan açıklamasında da, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil el-Cübeyr'in, "Katar'ın hac meselesini siyasileştirdiği ve hac idaresinin uluslararası hale getirilmesini istediği" yönündeki suçlamalarıyla ilgili değerlendirmede bulundu.
Al Sani, "Katarlı hiçbir yetkili, hac idaresinin uluslararası hale getirilmesiyle ilgili bir açıklama yapmadı, hac meselesine uluslararası bir mesele olarak bakılmasına sebep olacak hiçbir işlemde bulunmadı." dedi.
"Katar hac meselesini siyasileştirmedi, bu mesele ne yazık ki Suudi Arabistan tarafından siyasileştirildi." ifadesini kullanan Al Sani, Bahreyn'in başkenti Manama'daki toplantının önceki çelişkilere yenilerini eklediğini savundu.
Manama'daki toplantının ardından düzenlenen basın toplantısında Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed Al Halife tarafından okunan ortak bildiride, "Dört ülke, teröre desteğini ve finansmanını, nefret ve kışkırtıcı söylemini, diğer ülkelerin iç işlerine müdahalesini durduracağına ve bölgeyle dünyanın barışı ve istikrarını teminat altına alan 13 adil maddeyi yerine getireceğine dair samimi ve yapıcı şekilde beyanda bulunması şartıyla Katar ile diyaloğu başlatmaya hazır" ifadeleri kullanılmıştı.