Neyzen Ömer Faruk Tekbilek, bu müzik aletinin aslında insana benzediğini belirterek, "Tabii buradaki en önemli şey, nefes. Çünkü neyin 'Hu' nefesimizde Hakk'ın ismi var zaten. Cenab-ı Hak ismini nefesimize koymuş. Hem nefes alırken hem nefes verirken 'Hu' diyoruz." dedi.
Üsküp Yazı Festivali kapsamında Üsküp Yunus Emre Enstitüsünün davetlisi olarak Makedonya'da bulunan Türk müzisyen, 18 yaşında ney üflemeye başladığını söyledi.
"Okulu bıraktım, okumayı bırakmadım"
İlkokuldan sonra eğitimine imam hatip ortaokulunda devam ettiğini ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle eğitiminin yarıda kaldığını belirten Tekbilek, "Okulu bıraktım ama okumayı bırakmadım. Devamlı kendimi geliştirdim. Yani o yüzden manevi yönden, temeli imam hatipten almanın rahmetini hayatım boyunca gördüm." dedi.
Neyin, Hakk'a olan hasreti anlattığını vurgulayan Tekbilek, "Ney insana benzer. Tabii buradaki en önemli şey, nefes. Çünkü neyin 'Hu' nefesimizde Hakk'ın ismi var zaten. Cenab-ı Hak ismini nefesimize koymuş. Hem nefes alırken hem nefes verirken 'Hu' diyoruz. O Hu'nun zevkiyle, bereketiyle her zaman kendimi şanslı hissettim." ifadelerini kullandı.
Tekbilek, dünyanın dört bir yanında verdiği konserlerde içindeki huzuru insanlara da aktarmak istediğine dikkati çekerek, yaptığı bütün parça ve albümlerde de bu mesajı ilettiğini söyledi.
Türkiye'deki müzik piyasasının durumu hakkında da değerlendirmede bulunan Tekbilek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tasavvufta da derler: 'Her zerre cevval, her zerre seyran, koşuşup dururlar kemale doğru.' Yani tekamülün geri vitesi yoktur, hatta freni bile yoktur. Tekamüle giderken de bazen yavaşlar, bazen durur, dururmuş gibi olur. Her duruş ileriye atılım için aslında bir birikimdir. 70'lerde falan çok bereketliydi. Ondan sonra modernizmin çıkmasıyla 70'lerle 2000'ler arasında geriye çekilme oldu. Ondan sonra başladı yavaş yavaş adalaşmaya. Bir de şeyin de çok faydası oldu muhakkak ki, konservatuar kuruldu Türkiye'de. 1975'ten sonra oldu ve onun da ürünleri şimdi çok."
Usta sanatçı, müzikteki en önemli önderinin bugün hayatta olmayan ilk hocası olduğunu söyledi. Tekbilek, "O toprak oldu, sonra ben İstanbul'a geldim. Orhan Gencebay, benim ağacımın gövdesi oldu. Orhan ağabey, hem müzik hem de insan olarak hayatımdaki en büyük idealim." dedi.