Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Tijen Şengezer, Ramazan’da 17 saat sigara içmeyen bir insanın, sigarasız durabildiğini fark edeceğini ve bırakabileceğine dair kendine güveninin artacağını belirterek, "24 saatin 17 saatinde sigara içilmeyecek ve günlük içilen miktar çok azalacak, böylece vücudumuz nikotinden gün boyu arınmış olacak." dedi.
Şengezer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanda oruç tutan sigara bağımlılarının günün büyük bir bölümünde sigaradan uzak kalarak, sigarayı bırakmak için büyük bir fırsat yakaladığını dile getirerek, Türkiye nüfusunun yüzde 27’sinin, yani nüfusun yaklaşık 15 milyonunun sigara bağımlısı olduğunu aktardı.
Doç. Dr. Şengezer, Türkiye’deki kansere bağlı ölümlerin yüzde 35’inden sigaranın sorumlu olduğunu, akciğer kanserlerinin ise yüzde 90’ının sigara nedeniyle oluştuğunu vurgulayarak, "Ülkemizde ölüm nedenleri incelendiğinde ilk üç sırayı dolaşım sistemi hastalıkları, iyi ve kötü huylu tümörler ve solunum sistemi hastalıkları alıyor. Her üç grup hastalığın da en önemli nedeni sigara olarak bilinmektedir. Ülkemizdeki ölümlerin yüzde 23’ü tütüne bağlı hastalıklar sebebiyle olmaktadır." diye konuştu.
Tijen Şengezer, ramazanın sigarayı bırakmak isteyenlere önemli kolaylıklar sunduğunu anlatarak, şöyle devam etti:
"Ramazanda oruç gereği 17 saat sigara içmeyen bir insan, sigarasız durabildiğini fark eder ve sigarayı bırakabileceğine dair kendine güveni artar. Oruç gibi bir ibadet vesilesiyle sigaradan da kurtulmak kişiler için çok daha büyük bir kazanım olabilir. Ramazan gibi özel bir ayda sigarayı azaltmak ya da bırakma girişiminde bulunmak çok anlamlı bir adım olur. Ramazanda bağımlıların sigara içtiği süre zaten çok azalıyor. 24 saatin 17 saatinde sigara içilmeyecek ve günlük içilen miktar çok azalacak, böylece vücudumuz nikotinden gün boyu arınmış olacak. Bu süreci desteklemek için sigara içenler, yemekten sonra hemen kalkıp dışarıda sigara içmek yerine kendilerini oyalayacak bir şeyler bulabilirler. Mesela mutfağı toplamak, televizyonu açmak, birileriyle sohbet etmek, su içmek... Dolayısıyla ramazanı fırsat bilinerek sigaradan tamamen kurtulmak çok daha kolay olabilir. Tabii ki öncelikle bırakmayı istemek gerekir. İstedikten sonra ramazan gibi kutsal bir ayda bir de profesyonel destek alınırsa ve ramazandan sonra da bu desteğe devam edilip süreklilik sağlanırsa sigarayı bırakmak kesinlikle hayal değil."
Sahurda veya iftarda üst üste sigara içenler dikkat
Saatlerce sigara içmedikten sonra iftarda veya sahurda üst üste sigara içilmesinin, nikotini ve sigara içindeki diğer zehirli maddeleri birdenbire yüksek dozda almak anlamına geldiğini belirten Doç. Dr. Şengezer, bu davranışın yanlışlığı konusunda uyarılarda bulundu.
Şengezer, "Bu çok zararlı bir davranıştır çünkü normalde yavaş yavaş alınan zehirler birdenbire yüksek miktarlarda alınmış olur." diyerek, şunları kaydetti:
"Bunun sonucunda en basitinden kan basıncımız hemen yükselir, kalbimizle ilgili sıkıntı oluşur, çarpıntı oluşur. Bu nedenle ani kalp ölümleri, beyinle ilgili sıkıntılar, felçler, inmeler görülebilir. Bağımlıların kesinlikle şunu düşünmeleri lazım, bu kadar çok üst üste sigara içerek o günü kurtarmaları zaten mümkün değildir. Yarım saat bile sigara içilmese nikotin vücutta azalıyor. O yüzden aşırı depolayarak kendilerine bir iyilik yapmıyorlar, kesinlikle zarar veriyorlar. Yemekten sonra sigara içme isteği elbette gelecektir ancak ramazan boyunca yemek sürecini biraz yavaşlatmak gerekir. Yavaş yavaş yiyip, sindirmek için biraz bekleyip ve kendini oyalayacak uğraşlara dalmalı ki ramazan ayında teravih namazı gibi Müslümanlar için çok değerli olan ibadet ve dualarla akşamları sigaradan uzak kalmak çok daha kolay olacaktır."
"Destek almadan sigarayı bırakmaya çalışanların yüzde 5’i başarılı oluyor"
Doç. Dr. Tijen Şengezer, sigara içmenin bir bağımlılık ve hastalık olduğunu ifade ederek, sigara içenlerin yüzde 70’inin sigarayı bırakmak istediğini aktardı.
Sigarayı bırakmak isteyenlerin de yüzde 40’ının destek talep ettiğini, kendi kendine bırakmaya çalışanların ise sadece yüzde 5’inin başarılı olduğunu ifade eden Şengezer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabii ki insanlar sigarayı kendi kendilerine bırakmayı deneyebilirler ve başarılı olabilirler ancak sigara içmek bir bağımlılıktır. Dolayısıyla sigara içmek hem biyolojik hem psikolojik hem de sosyal yönleri olan bir hastalıktır. Biz nasıl şeker, tansiyon hastalığımızı tedavi ediyorsak ve insanların bu tedaviyi alma hakları varsa, sigara bağımlılarının da tedavi alma hakkı vardır. Yani sigarayı bırakmak isteyenlerin, sigara bırakmayla ilgili merkezlere ya da hekimlere başvurmaları gayet doğaldır. Sigara bağımlılığı bir irade sorunu değildir, insanlar bağımlı oldukları maddeye karşı iradelerini tedavileri tamamlanana kadar kullanamazlar. Diğer hastalıkları tedavi ettiğimiz gibi bu hastalık da tedavi edilmelidir. Özellikle ramazanda tedaviye başvurmak daha başarılı sonuçlar verebilir."
Şengezer, sadece sigarayı bırakmayı istemekle bir mucize gerçekleşmeyeceğini, bunun için çaba sarf edip, destek almanın önemli olduğuna değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sigarayı bırakmak zor değil, birçok insan bunu başarıyor. Sigara içmek bir bağımlılık, bağımlılık ise zor bir hastalıktır. Fiziksel bağımlılık dışında başka zorlukları da var çünkü sigara pek çok alışkanlık ve ritüeli de beraberinde getiren bir şey. Mesela bazıları çayın yanında sigara içer, bazıları sosyalleşirken, arkadaşlarıyla sohbet ederken sigara içer, bazıları arabaya bindikleri gibi sigara yakar... Her şey istemekle başlar ancak sonrasındaki sigarayı bırakma sürecinde görülebilecek yoksunluk bulgularını kontrol altına almak ve bir bırakma planı yapmak gereklidir. Sigara içmedikleri zaman sıkıntılar ve yoksunluk duyguları yaşayanlar, bunun tedavisi için ALO 171’i arayarak destek alabilir ya da kendilerine en yakın sigara bırakma merkezinden randevu alabilir."