Türkiye, sanayileşme, şehirleşme, dijitalleşme, küreselleşme gibi dünyada gerçekleşen değişimleri tabii olarak yaşamaktadır. Birey, toplum ve ilişkiler ağı doğal olarak bundan etkilenerek dönüşmektedir. Bu dönüşümde coğrafya, tarih, toplumun gelenekleri ve sahip olunan kültürel birikim elbette ki "kendine özgün" durumları da ortaya çıkarmaktadır. Diğer bir ifadeyle her toplum çoğulcu bir tarzda kendi dönüşüm hikayesini yaşamaktadır. Türk toplumu da bir yönüyle evrensel, bir yönüyle yerel kendi dönüşüm hikayesini yaşamaktadır.
Dini hizmetler alanında ortaya çıkan manevi danışmanlık hizmeti bu dönüşüm hikayesi ile ilişkilidir. Diyanet İşleri Başkanlığı sunduğu bu yeni hizmetle büyük bir ihtiyaca karşılık vermekte ve büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Nitekim bu hususlar bir yazıda açıklanmıştı.(http://www.fikriyat.com/yazarlar/akademi/prof-dr-atilla-arkan/2018/07/29/manevi-danismanlik-hizmeti ) Ayrıca bu konuda SETA'nın yayınlamış olduğu bir analiz de bulunmaktadır.
Manevi danışmanlık hizmetinin göreli olarak yeni başlamasından dolayı insan kaynağı ve eğitimleri etrafında belli sorunların olması doğaldır. Ortaya çıkan hali ile manevi danışmanlığın vaizlik ile irşat hizmetlerinden farklı olduğunu, bireyin duygusal hali ile bilincine hitap edildiğini ve terapik dinlemenin etkili bir şekilde kullanıldığını hatırlamak faydalı olur. Bu durum hem riskleri arttırmakta hem de nitelikli bir donanımı gerekli kılmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı acil insan kaynağı ihtiyacını hızlı bir şekilde karşılayabilmek için İlahiyat Fakültesi mezunlarından bir grubu hizmet içi eğitimler aracılığıyla kısa veya uzun süreli şeklinde manevi danışman olarak görevlendirmiştir. Bu noktada verilen hizmet içi eğitimin güçlendirilmesi faydalı olur.
İnsan kaynağı bakımından orta ve uzun vadeli çözüm ise şudur: Diğer dünya örnekleri incelendiğinde manevi danışmanlarda aranan en önemli şart akreditasyon onayı olan üniversitelerden alınmış lisans veya lisansüstü eğitimdir. Meslekte yeterliliği temsil eden Sağlık Kuruluşlarının Akreditasyon Kurumu veya Danışma ve Psikolojik Hizmetler Komisyonu gibi kurumlar alınan eğitimin psikolojik rehberlik, dini ve manevi yeterlilik kazandıracak müfredata sahip üniversitelerin ilgili bölümlerini onaylamaktadır. Böylece "hizmeti yürütecek danışmanların" kalite ve yeterliliği sağlanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın orta ve uzun vadede manevi danışman insan kaynağına ihtiyaç bulunmaktadır. Hali hazırda üniversitelerde bu hizmet alanına yetiştirmeye yönelik bulunmamaktadır. Nitelikli insan kaynağı ihtiyacının yetişebilmesi için üniversitelerde "manevi danışman" bölümleri veya yüksek lisans programlarının açılması faydalı olur. Türk üniversite sisteminde bu bölüm veya programların açılabileceği fakülteler, İlahiyat, Fen Edebiyat (Psikoloji ve Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik) fakülteleridir. Her iki fakültede de programın ders sayısı ile seçimi, ders içerikleri, derslerde teori ve manevi danışmanlık uygulama oranları gibi önemli konularda amaca uygun tasarımların yapılması insan kaynağı kalitesini arttırır.
Bu programların yüksek lisans düzeyinde uygulamalı planlanması kalite bakımından olumlu katkıda bulunur. Lisans düzeyinde tasarlanması durumunda ise danışmanların saha tecrübesini elde etmesi sağlanması önemlidir. Bu bakımdan 7+1 veya 6+2, staj veya mesleğe intisap öncesi 1 senelik aday manevi danışmanlık gibi uygulamalı eğitim ve mesleğe intisap modellerin öne çıkarılması insan kaynağı kalitesini çok arttırır. Bu noktada manevi danışmanlık mesleğinin doktorluk gibi uygulama gerektirdiği için eğitim programlarının tıp eğitimi gibi uygulamalı tasarlanması önemlidir.
Eğitimlerde program tasarımının danışmanların çalışacağı kuruma yönelik olması verimliliği arttırır. Çünkü aile irşat büroları, hastane, cezaevi, huzurevi, yurt veya diğer kurumlarda görev alacak her bir manevi danışmanın öncelikli konuları, karşılaşan sorunlar ve acılar birbirlerinden farklıdır. Manevi danışmanın karşılaşacağı örnek sorun ve çözüm tekniklerinin veya teorik anlamda psikoloji, ilahiyat ile sosyoloji disiplinlerinden ilgili bilgi, teori ve yöntemlerin adaya aktarılması eğitimin kalitesini belirler. Mesleki özel alanlara ait derslerin uygulamalı olması ve adaya beceri ve yetkinlik kazandırması çok önemlidir. Mesela vaka örneklerinin paylaşıldığı atölye çalışmaları, interaktif ve uygulamalı dersler bu amaca hizmet edebilir. Eğitimlerin sonunda adayın istenen beceri ve yetkinlikleri kazanıp kazanmadığının ölçülmesi kritiktir.
Manevi danışmanların göreve başladıktan sonra da desteklenmeleri önemlidir. Mesleğe başladıktan sonra manevi danışmanların belli aralıklarla danışanın mahremiyet haklarına azami riayet ederek, zorlu durumları veya kompleks sorunları çalıştay, atölye veya forum gibi ortamlarda akademik uzmanlar gözetiminde paylaşmaları yetkinliklerini arttıracaktır. Özellikle zorlu ve acı dolu vakalarla yüzleşen manevi danışmanlar mesleklerini icra ederken desteğe ihtiyaç duymaktadırlar. Bunun için yüz yüze görüşmelerine destek olmak için süpervizör sistemi getirilmesi çok faydalı olacaktır. Diyanetten, üniversitelerin ilahiyat ve psikoloji alanlarından belirlenen tecrübe zenginliğine sahip akademisyenlerden oluşan süpervizörler, zorlu vakalarda veya tükenmişlik durumlarına karşı danışmanlara profesyonel destek vermesi hizmet kalitesini artırır.
Prof. Dr. Atilla Arkan