Liseye geçiş sınav sonuçları ve adrese dayalı yerleştirmeler açıklandı.
Sınavla öğrenci alan okullar başarıya göre yerleştirme yaparken, diğer okullar ise adrese göre öğrenci kabul etti. Kriterler öğrencinin ikamet adres, ortaokulda bulunduğu yıl, tercih önceliği, okul başarı puanı, devam-devamsızlık ve yaş oldu.
"Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş" (TEOG) sınavı yeteneklere uygun bir yerleştirmeden ziyade eşitsizlik ve adam kayırma iddialarını ortadan kaldırmayı hedefledi ve bunu da büyük ölçüde başardı. Fakat zaman içerisinde belli sakıncalar ve zaaflar ortaya çıktı. Akademik başarı bakımından okullar sıralandı ve "başarılı" başarısız şeklinde etiketlendi. Bu özellikle akademik başarısı düşük okullarda, kültürü, yönetici, öğretmen ve öğrencileri olumsuz etkiledi. Akademik başarıya dayalı yerleştirme yapıldığından okul öğrencileri homojenleşti. Bu ise "akran öğrenmesini" neredeyse imkansız hale getirdi. Beklenti tersine olmasına rağmen, sınava giren öğrenci sayısı hızla arttı ve sınav stresi tüm yıllara yayıldı. Özellikle yerleştirmeden kaynaklanan bir şekilde nakil sorunları, ulaşımda yaşanan zaman kaybı, evden uzak okullara gidilmesi sebebiyle güvenlik sıkıntıları ve aileler üstünde ekonomik yük oluştu.
Adrese dayalı yeni yerleştirme sistemi bu olumsuzlukları gidermeyi hedeflemektedir. Bu modelde okul başarısının bir önemi yoktur. Aksine akademik başarı bakımından okullarda heterojen bir öğrenci yapısının oluşması hedeflenmektedir. Böylece akran öğrenmesinin daha güçlenmesi ve sayılan diğer zaafların giderilmesi istenmektedir. Zeka çeşitliliği bakımından okulun topluma benzerliğini korumayı hedef almaktadır.
Yeni sistemde öğrencinin adresi veya hangi okulda okuduğu öncelikli belirleyici olmaktadır. Okul başarı puanına eşitlik durumlarında bakıldı. Bütün bunlar sınav öncesi duyurulmasına rağmen TEOG alışkanlıklarından dolayı sonuçlar açıklandığında okul notu yüksek olup bir yere yerleşemeyenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar. Diğer bir ifadeyle yeni sisteme hızlı bir şekilde geçmenin getirdiği en büyük sıkıntı, adrese dayalı yerleşme sisteminin halka yeterince anlatılamamasında ortaya çıktı. Ama sorunu asıl büyüten adrese dayalı tercih yapmasına rağmen hiçbir okula yerleşemeyen öğrenciler oluşturmaktadır.
İkinci büyük sıkıntı halkın okul türlerindeki beklentileri ile ayrılan kontenjanlar arasındaki uyumsuzlukta ortaya çıktı.
TABLO 1- LİSELERE GEÇİŞ SİSTEMİ TEMEL İSTATİSTİKLER
Tablolarda da gözüken sonuçları yorumlandığında şu sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Tabloya bakıldığında 8. Sınıf öğrencisi 1.179 bindir. Bunların 972 bini sınava girmişler ve 208.146 tanesi ise girmemiştir. Sınava giren sayısının fazlalığı adrese dayalı yerleştirmenin ilk defa başlaması ve TEOG sınavlarının psikolojik etkisinin devamı ile açıklanabilir. Buna rağmen sınava giren öğrenci sayısının fazlalığı Türk ailesinin eğitimden yüksek beklentisinin halen devam ettiğini göstermektedir. Adrese dayalı yerleştirilen okulların eğitim kalitesinin artmasıyla bu sayının azalacağı öngörülebilir. Fakat adrese dayalı yerleştirmelerin de merkezden yapılması bu öngörüyü zayıflatan etkilere sahiptir. Adrese dayalı yerleştirmenin de merkezden yapılması eğitimin yerel aktörlerini, insiyatiflerini, liderlik kapasitelerini, çözüm önerebilme becerilerini çok zayıflatmaktadır.
Bu tabloda en kritik sonuç, 380.877 rakamıyla açıkta kalan öğrenci sayısının yüksekliğidir. Bu öğrencilerden 289.190 nı hiç tercih yapmamış 91 687 si ise tercih yapmasına rağmen yerleşememiştir. 2017 yılında gerçekleştirilen lise yerleştirmeleri sonucunda yaklaşık 125.000 öğrencinin özel okullara kayıt yaptırdığı görülmektedir. Bu sene ise bu yeni oluşan şartlara göre daha fazla talep olabilir. Yine MEB istatistiklerine göre 2017 yılında açık öğretim liselerine yeni kayıt olan öğrenci sayısı 71.186'dır. Önümüzdeki nakil sürecinde MEB'in yaklaşık 150.000 öğrenciyi yerleştirmesi gerekmektedir. Bu sorunun temel kaynağı okul türlerinin kontenjanları ile halkın okul türlerindeki beklentileri arasındaki uyumsuzluktur. Kısa vadede MEB bunu kontenjan artırımı ve bazı okulların dönüşümü ile çözmek durumundadır. Muhtemelen ortaya çıkan sonuç mali durumu nispeten güçlü aileleri özel okullara yönlendirebilir.
Buna rağmen geçen sene özel okula yerleşen 125.000 öğrenci sayısını göz önüne aldığımızda hiç tercih yapmayan 289.190 öğrenci sayısı çok gözükmektedir. Açık lisedeki devamsızlıklar ve mezun olma oranlarıyla beraber düşünüldüğünde lise zorunlu eğitiminin detaylı bir analizine ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır. En son yerleştirmelerden sonra durumun tekrar değerlendirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Önümüzdeki yazıda devam edeceğiz.
Prof. Dr. Atilla Arkan