Arama

Ekrem Demirli
Haziran 24, 2018
İslam ahlak şaheserlerinden bir örnek

Halife Harun er-Reşid yanında Fadl b. Rebi' olduğu halde hac yapmak üzere Mekke'de bulunuyordu. Hikayeyi Rebi' şöyle anlatır: 'Müminlerin emiri geldi. Kendisine bir şeyler soracağım birini bul bana' dedi. Ben de 'Süfyan b. Uyeyne buradadır' deyince halife 'bizi ona götür' dedi. Yanına vardık, kapısını çaldık, 'Kim o?' diye sorunca, 'müminlerin emiri' dedik. O da 'hemen geliyorum' dedi ve ekledi: 'Ey müminlerin emiri! Haber gönderseydin ya! Ben gelirdim.' Harun er-Reşid 'Allah sana merhamet etsin! Sen bizim geliş sebebimizle ilgilen' dedi. Bir süre sohbet ettiler, sonra halife şöyle dedi: 'Borcun var mı?' O da 'evet' deyince halife 'borcunu öde' dedi. Yanından çıktığımızda 'Arkadaşın bana bir fayda vermedi. Soru soracağım birini bul bana' dedi. Ben de 'Abdurrezzak var' dedim. Yanına vardığımızda Süfyan ile yaşananların benzeri yaşanınca halife şöyle dedi: 'Arkadaşın da bir fayda veremedi. Bana soru soracağım birini bul.' Ben de şöyle dedim: 'Fudayl b. Iyaz var, ona gidebiliriz.' Harun 'bizi ona götür' dedi.

Fudayl'e gittiğimizde Fudayl Kur'an-ı Kerim'den bir ayeti tekrarlayarak namaz kılıyordu. Halife bana 'kapıyı çal' dedi. Fudayl 'Kim o?' diye sorunca 'müminlerin emirine kapıyı aç' diye cevap verdim. Fudayl 'Benim müminlerin emiriyle bir işim olmaz' deyince, ben de 'Subhanallah! Müminlerin emirine itaat etmen gerekmez mi?' dedim. Sözüm üzerine aşağıya indi, kapıyı açtı, yukarı doğru çıktı, lambayı söndürdü, evin köşelerinden birisine çekildi. Biz de içeri girdik, onu aramaya başladık. Müminlerin emiri benden önce kendisine ulaştı ve şöyle dedi: 'Ne kadar yumuşak bir avucun var. Yarın Allah'ın azabından kurtulmuş olurlar inşallah!' Ben de içimden 'bu gece takva sahibi biriyle konuşacağız' dedim. Şöyle dedi: Bizim geliş sebebimizi dinlersen, Allah sana merhamet etsin.'

Fudayl b. İyaz Harun'a şöyle dedi: 'Ömer b. Abdulaziz halifelik görevini üstlendiğinde dostlarını çağırıp şöyle demiş: 'Bir belaya duçar kaldım, benimle bu hususta istişare ediniz.' Ömer b. Abdülaziz halifelik görevini bela olarak addetmişken sen ve arkadaşların onu nimet saydınız. Ömer'in arkadaşlarından Salim b. Abdullah şöyle dedi: 'Allah'ın azabından kurtulmak istersen dünyaya karşı oruçlu ol! İftarın ise ölüm olsun.' Muhammed b. Ka'b şöyle demiş: 'Allah'ın azabından kurtulmak istersen Müslümanların büyüğü senin nezdinde baban, orta yaşlısı kardeşin, küçüğü de evladın mesabesinde olsun. Babana saygı göster, kardeşine ikramda bulun, evladına şefkat göster.' Reca b. Hayat da şöyle demiş: 'Yarın Allah'ın azabından kurtulmak istersen kendin için istediğini Müslümanlar için iste, kendin için istemediğini onlar için isteme. Bundan sonra dilersen öl.' Harun! Ben de sana bunları söylerim. Senin adına ayakların kaydığı o gündeki en çetin ve şiddetli korkudan endişe ederim. Sana böyle tavsiyelerde bulunacak biri maiyetinde var mı?' Harun bayılacak şekilde ağlamaya başladı. Ben 'Müminlerine karşı yumuşak ol' deyince, Fudayl 'sen ve arkadaşların onu öldürüyorsunuz, ben ise şefkat gösteriyorum' dedi.

Harun Reşid ayılınca şöyle dedi. 'Allah sana merhamet eylesin! Bana biraz daha tavsiyede bulun.' Fudayl şöyle devam etti: 'Ey müminlerin emiri! Ömer b. Abdülaziz'in bir zekat toplayıcısı kendisine şikayette bulunarak şöyle yazmış: 'Kardeşim! Sana cehennemliklerin ateşte geçecek uzun uykusuzluklarını hatırlatırım. Hiçbir şey Allah katından seni uzaklaştırmasın. Umudunu bağladığın yer Allah'ın mertebesi olsun.' Mektubu okuduğunda, sanki bütün şehirler dürüldü de Ömer b. Abdülaziz'in yanına geldi. Ora şöyle cevap verdi: 'Kalbim senin mektubunla kendinden geçti. Allah'a kavuşuncaya kadar bir daha yönetici olmam.'

Bu sözler üzerine halife Harun Reşid ağlamaya başlamış, sonra şöyle demiş: 'Allah sana merhamet etsin! Bana biraz daha tavsiyede bulun.' Fudayl şöyle demiş: 'Ey müminlerin emiri! Hz. Peygamber'in amcası Abbas Hz. Peygamber'e gelerek şöyle sormuş: Ey Allah'ın Peygamberi! Beni komutan olarak görevlendir. Hz. Peygamber şöyle demiş: Komutanlık kıyamet günü pişmanlık ve hasret demektir, gücün yeterse komutan olma.' Harun tekrar ağlamaya başlamış, sonra 'Allah sana merhamet etsin, bana tavsiyede bulun' demiş. Fudayl devam etmiş: 'Ey güzel yüzlü insan! Sen kıyamet günü Allah'ın yarattıklarının hesabını kendisine soracağı birisisin. Gücün varsa bu güzel yüzü korumaya çalış. Kalbinde yönettiklerinden herhangi birisi hakkında kin varken sabahlama veya akşamlama. Hz. Peygamber şöyle demiştir: Müminlere kindar olarak sabahlayan cennet kokusu duyamaz.' Harun ağlamış, sonra şöyle demiş: 'Borcun var mı?' Fudayl 'evet, Rabbime bir borcum var' diye cevap vermiş. Sonra eklemiş: 'Rabbim o borcun hesabını bana sormadı, lakin sorarsa vay bana, vay! O borç nedeniyle beni hesaba çekerse vay bana yazık bana! Delilimi bana sorarsa yazık bana!' Harun şöyle demiş: 'Ben kullara borcun var mı?' diye sordum. Fudayl cevap vermiş: 'Bana Rabbim öyle bir emir vermedi. Allah şöyle der: 'Allah rızık verendir.' (Zariyat, 58).' Harun şöyle dedi: 'Şu yüz dinarı al, ailene harca, ibadetini yaparken kuvvetini yerine getirecek gıda alırsın.' Fudayl şöyle dedi: 'Subhanallah! Ben sana kurtuluş yolunu gösteriyorum, sen bana böyle karşılık veriyorsun. Allah sana selamet versin, seni başarıya erdirsin.' Sonra sustu ve bir daha bizimle konuşmadı.

Fudayl'ın yanından çıktık, kapıya geldiğimizde Harun bize şöyle dedi: 'Bir daha size bir adam sorarsam bana böyle birisini gösterin. Bu adam müminlerin efendisidir.'

Ekrem Demirli

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN