1998 yılındayız. Alaeddin Özdenören ile mektuplaşıyoruz. Belli aralıklarla mektup geliyor ondan, ben de cevap yazıyorum. Rahmetli Alaeddin Ağabey'in mektupları hâlâ arşivimde duruyor. Yayınlar mıyım, hayır. Anahtar kelimeler emanet ve emniyet.
Rasim Ağabey de işte o yıllarda hayatıma girdi. Varlığından ve eserlerinden elbette haberdardım. Kastettiğim daha başka bir şey.
İkiz kardeşlerin biriyle mektup diğeriyle telefon arkadaşıydım. Rasim Bey'in insanı sükûnete davet eden sakin sesi.
Alaeddin Ağabey 2003 yılında dünya hayatına veda etti. (26 Haziran) Vefatından az bir zaman önce ısrarla Bursa'ya gelmemi istemişti. Gidemedim. Böylece birbirimizi dünya gözüyle görememiş olduk. İnsan üzülüyor.
***
Rasim Özdenören'in İstanbul'a gelişlerinde yanında hep Asım Gültekin olurdu. Beraber gezerlerdi. Yazıyı yazarken hafızamı yokluyorum. Onu hep Asım Gültekin kardeşimle birlikte görmüşüm. Şimdi ikisi de aramızda yok.
Kırklar ve İtibar dergileri sürecinde Rasim Bey'den ne zaman yazı istesem, bu dileğimi memnuniyetle yerine getirirdi. Hatta büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanan Yeni Söz gazetesine de isteğim üzerine yazılar veriyordu. İki insanın karşılıklı olarak birbirine itimat etmesi ne kıymetli bir şeydir.
Muhit dergisi için kendisiyle uzun bir söyleşi yapacaktık. Fakat sağlık sorunları buna engel oldu. Soruları hazır olan o söyleşi öylece kaldı. Söyleşi için çıktığımız yol, maalesef veda sayısıyla neticelendi. (Eylül 2022, sayı 33)
Rasim Ağabey'le ilgili çok hatıram var. Konuşmalar, isimler, eserler, pişmanlıklar. Bunları yazmalı mıyım, emin değilim. Belki başka zaman.
***
Bunu olumsuz bir şey olarak söylemiyorum. Birçok büyüğümde yüksek bir ölüm korkusu gördüm. Rasim Bey'de ise bu korkuyu hiç hissetmedim diyebilirim.
2009 yılının Aralık ayında Rasim Ağabey Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'ne gelmişti. Dört yaşına yeni girmiş olan Mehmet Vefa ile beraber yanına gittik.
Rasim Ağabey, benim gözümde dünya hayatının acemi yolcularından biriydi. Mehmet adına imzalatmak için onun Acemi Yolcu kitabını da yanıma almıştım. Ağabey dedim, çocuğa bir yadigâr olsun. Kitabı Mehmet Vefa'ya imzaladı. Sayfanın altına bir de not ilave etti: "Vefa bu kitabı okumaya başladığında, ben nerede olacağım? Fatiha…"
Bu ifadenin bendeki tesiri hayli derin oldu. Hâlâ aklıma gelir. Ah ağabey.
İbrahim Tenekeci