Tekkeleriyle meşhur Üsküdar'ın en güzel semtlerinden Sultantepe'de, önemi erbabınca bilinen bir tekke var: Özbekler Tekkesi. İSAR, bir proje kapsamında bu tekke hakkında çok güzel bir çalışma yayınladı. (Sultantepe Özbekler Tekkesi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Bir Müessesenin Tarihi, ed. Osman Sacid Arı, Melih Sadık Küçüker, İstanbul: İSAR, 2023)
Dönemin Maraş Valisi Abdullah Paşa tarafından Orta Asya'dan gelen seyyah dervişler için 1753'te kurulan tekke Nakşıbendiyye'nin İmam Rabbanî'nin kurucusu olduğu Müceddidiye koluna bağlı. Kurulduğundan beri şeyhler Semerkant ve Buharalı. "Üsküdar'daki Buhara" denilmesinin nedeni hem şeyh ailesi hem de misafirlerin hep Buhara-Semerkand bölgesinden olmasının yanı sıra Buhara kültürünün tekkede yaşatılması olsa gerek.
1925'te tekkeler kapatıldığında postnişin olan Necmeddin Efendi, kandil gecelerini zikir meclisleri tertip ederek ihya etmiş, misafirlerine geleneksel Özbek pilâvı ikram ederek ve âşûrâ ve mevlid merasimleri, mûsiki ve sohbet meclislerini sürdürerek tekke kültürünü yaşatmaya çalışılmış ve bu gayretler birçok insanın yetişmesine vesile olmuştur. Şeyh Necmeddin Efendi'nin 1971'de vefatıyla sahipsiz kalan tekke, ABD'de yaşayan ve tekke şeyhlerinin soyundan gelen Ertegün kardeşlerin desteğiyle 1983-1994 yılları arasında onarılarak ayakta kalması sağlanmıştır.
Tekke bizim için birçok bakımdan çok önemli. Osmanlılar döneminde tekkede sadece Buhara bölgesinden gelen hacı adayları ve dervişler misafir edilmedi. Türkistan'da doğan ve gelişen Yesevîliğe has kültüre de ev sahipliği yapmıştı. Tekke şeyhleri arasında "Hezârfen" lakabıyla mulakkap olan Şeyh İbrahim Edhem Efendi'nin hat, ebru, ince marangozluk, hakkâklık, matbaacılık, dokumacılık, oymacılık gibi el sanatlarında üstat olması tekkeyi Türk sanat tarihinin önemli bir merkezi olmasına vesile oldu. Hocası gibi Hezârfen lakabıyla anılan Necmeddin Okyay, Edhem Efendi'nin en meşhur talabesidir. 1903 yılında intisap etiği Edhem Efendi'den ebru, kâğıt boyama ve âharlama usullerini, biraz da ince marangozluğu öğrenir.
Edhem Efendi karizmatik şahsiyetiyle devrinin önde gelen isimlerinin de dikkatini çekerek tekkeyi bir ilim meclisine döndürür. Matematikçi Sâlih Zeki Bey, Mekteb-i Harbiyye Nâzırı Galib Paşa, ressam Hüseyin Zekâi Paşa, Halide Edip Adıvar'ın babası Edip Bey, filozof Rıza Tevfik (Bölükbaşı) gibi ünlü simalar Edhem Bey'in sohbetlerinin müptelası olanlardan birkaçıdır.
Tekkenin bir diğer önemi iktisadî bir kurum gibi çalışması, üretim yapmasıdır.
Gazi Tekke
Tekke, Türkiye Cumhuriyeti için ilim, kültür ve sanat bakımından önemli olduğu kadar Kurtuluş Savaşı'nda üstlendiği rol bakımından da çok özel. İstanbul'dan Anadolu'ya geçmek isteyen İsmet İnönü, Adnan Adıvar, Halide Edip Adıvar, Ali Fuat Cebesoy'un babası İsmâil Fâzıl Paşa, Mehmed Âkif Ersoy ve Celâleddin Ârif Bey gibi çok önemli isimlerin ilk durağı Özbekler Tekkesi idi. Aynı zamanda silah ve cephane kaçırılmasında da çok mühim vazifeler üstlendi. Bu açıdan bakıldığında Kurtuluş Savaşı'nın gazi derviş ve şeyhleri olduğu gibi gazi tekkeleri de vardır ve Özbekler Tekkesi gazi tekkelerin en önde gelenlerindendir.
Kitap neden önemli?
Bu kitabın kanaatimizce en önemli yönü başta şeyh ailesi olmak üzere özel ve resmî arşivlerde bulunan defter ve belgelerden istifade edilerek hazırlanmasıdır. Proje kapsamında başta şeyh ailesinde bulunan belgeler yanında arşivlerde ve şahsi koleksiyonlarda bulunan belgelerin tespit edilmesi, kaydedilmesi ve dijital ortama aktarılması ve günümüz diline aktarılması kitabı müstesna bir yere konumlandırıyor.
Bu kitap, tekkenin tarihi, mimari yapıları, İstanbul-Buhara ilişkileri, hac yolculuğundaki menziller, tekke kültürü, zikir ve meclis adap ve erkanı, bir iktisadî kurum olarak tekkeler, Kurtuluş Savaşı, tekkelerin lağvedilmesinin ardından tasavvuf kültürü gibi birçok konuda başvuru eseri. Tekkede yetişen ve etkilenen meşahir ile ilgili de bir bölüm olabilir mi, sorusu aklıma takıldı.
Tarihimiz, kültürümüz ve sanatımız bakımından çok önemli bir tekke hakkında hazırlanan bu değerli çalışmayı muhtevasına yakışır biçimde kültürümüze ve ilim hayatımıza kazandıranları tebrik ediyorum.
İsmail Güleç