Evet, ilk muhacirlerden biridir Hz. Lût (AS)… Hayatından alınacak nice dersler de olan bir peygamber…
Hatırlayacağınız üzere, Peygamberler Tarihi'nin ilk muhaciri Hz. İbrahim'in (AS) yol arkadaşıydı Hz. Lût (AS)… Aynı zamanda amcası olan Hz. İbrahim'le (AS) birlikte çıktıkları yolculuğa ve sonradan yalnız olarak devam ettiği hicretine dair birtakım bilgileri bir önceki yazımızda aktarmıştık. Görevlendirildiği bölgede kutlu elçilik vazifesini ifa ederken karşılaştığı zorlukları ve Allah'ın yardımına mazhar oluşundan bahseden ayetleri ise bu yazımızda ele alacağız.
Hz. Lût (AS) 40 yıla yakın bir zaman peygamberlik göreviyle görevlendirildiği bölgedeki kasabalarda Allah'ın kendisine emrettiği hususları tebliğ ediyor, yasakladığı davranışlardan da insanları vazgeçirmeye çalışıyordu. Özellikle Sodom halkının hayasızca ve alenen işledikleri bu cürmün bir sapıklık ve büyük bir ahlâksızlık olduğunu bildirmiş, bundan vazgeçmelerini ve Allah'ın kendilerine eş olarak yarattığı kadınlarla evlenmelerini istemişti. Kavmi buna kulak asmadıkları gibi onun, işlerine engel olmaya devam ettiği takdirde şehirden sürgün edileceğini söyleyerek tehdit etmişler, buna bir de pervasızca şu meydan okumayı eklemişlerdi: "Eğer doğru söylüyorsan haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir!" (Ankebut, 29). Bunun üzerine Hz. Lût (AS), yaptıklarından hiçbir şekilde vazgeçmeyen bu zalim toplumun yaptıklarının vebalinden kendini kurtarması için "Rabbim! Şu müfsid topluma karşı bana yardım et!" (Ankebût, 30) diyerek halini Allah'a arz etmiş ve duada bulunmuştu.
Hz. Lût'un (AS) duasını kabul eden Allah (CC) bu ahlâksız kavmi helâk etmek üzere, -kaynaklarda isimleri Cebrâil, Mîkâil ve İsrâfil olarak nakledilen- üç meleği görevlendirmişti.
Hz. Lût (AS), aynı çağda Filistin'de ikamet eden Hz. İbrâhim'in (AS) yeğeni olduğu için olay Hz. İbrâhim'i (AS) de ilgilendirmekteydi. Bu sebeple melekler, durumdan önce onu haberdar ederek Hz. Lût (AS) ve beraberindeki müminleri hakkında endişelenmemesi için öncelikle onu ziyaret etmişlerdi.
Genç ve yakışıklı birer erkek suretindeki melekler önce Hz. İbrâhim'e (AS) ve eşine, Allah'ın bahş edeceği İshak'ın doğumunu müjdelediler. Ardından Hz. İbrahim'in (AS) sorusu üzerine "Lût kavmi" denilen sapıklıkta sınır tanımayan toplumu helâk etmek üzere geldiklerini haber verdiler (Hûd, 69-70; Ankebût, 31). Hz. İbrâhim (AS) hemen Hz. Lût'un (AS) da onlarla beraber yaşadığını hatırlatarak onun ve beraberindeki müminlerin zarar görmesinden endişe ettiğini ifade edince melekler şu manidar cevabı verdiler: "Orada kimin olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Biz, suçlu bir kavme (ceza vermek için) gönderildik. Ama Lût'un ailesine (ve onunla beraber olanlara) hiçbir zarar gelmeyecek, -karısı hariç- onların hepsini kurtaracağız." (Hicr, 58-60; Ankebut, 32)
Kur'an-ı Kerim, farklı surelerde ve ayetlerde, meleklerin Hz. Lût (AS) ile birlikte ona iman eden aile fertlerini ve müminleri kurtarıp, kavmini ise helak etmek üzere şehre gelişlerini, Hz. Lût'un (AS) onları misafir edişini, sapıklıkta sınır tanımayan halkın bu misafirlere musallat oluşlarını ve ısrar ettikleri için gözlerinin kör edilerek cezalandırıldıklarını; nihayet sabaha karşı şehri terk eden Hz. Lût (AS) ve müminlerin çıkışlarının ardından şehrin altını üstüne getiren bir azapla helâk edilişlerini haber verir (Bkz. Hud, 77-80; Hicr, 67-71) Konuyla ilgili ayetler, altı üstüne getirilen bu şehrin üzerine "balçıktan (çamurdan) pişirilmiş, kat kat taşlar yağdırıldığını" da haber vermektedir (A'râf, 84; Hicr, 74).
Bizzat o bölgeyi ziyaret ederek incelemelerde bulunan tefsir âlimi Mevdûdî, bu azabın muhtemelen yerin altını üstüne getiren korkunç bir depremle ve ardından taş yağdıran bir volkan patlaması şeklinde gerçekleştiğini ifade etmiştir. Mevdûdî ve bir kısım araştırmacılar, ayette geçen "(kaskatı taş misali) pişirilmiş balçıktan taşlar" ifadesinin, büyük bir ihtimalle volkanik bölgelerde sıcaklık ve lavlarla yerin altında oluşan taşlara işaret ettiğine inanmaktadırlar. Nitekim Lût Gölü yakınlarındaki oluşumlar bu görüşü destekler niteliktedir.
Bir muhacir peygamber olan Hz. Lût (AS) tek başına yüklendiği ağır görevinde sadık ve mücadelesinde kararlı bir kutlu elçidir. O (AS), son ana kadar tahammül ederek sabırla yürüttüğü mukaddes vazifesini yapamayacak duruma gelince halini Rabbine arz etmiş ve duasına icabet buyuran Allah Teâlâ'nın (CC) gönderdiği görevli melekler tarafından, kendisine iman edenlerle birlikte kurtarılmışlardır.
Önce Hz. İbrahim'in (AS) yanına giden Hz. Lût (AS), beraberindeki iki kızını evlendirip yuva kurmalarına ön ayak olmuştur. Kaynaklar, Medyen şehrindeki iyi kimselerin, bu peygamberin kızlarının himayesinde yetişen nesiller olduğundan söz ederler.
İflah olmayan ve olmamakta ısrar eden Sodom ahalisinin psikolojik durumlarını tasvir eden bir ayette Allah Teâlâ (CC) şöyle buyurmaktadır: "(Ey resulüm!) Senin ömrüne (hayatına) yemin olsun ki, onlar, sarhoş (sersem) halleriyle saçmalayıp duruyorlardı" (Hicr, 72). Bu âyetten anlaşıldığına göre sapık duyguları onların akıllarını başlarından almış, ihtirasları gözlerini kör etmiş, mâkul ve ölçülü bir şekilde düşünüp hareket etme kabiliyetlerini büsbütün kaybetmişlerdi. Âyetteki yemin ifadesi, onların bu hallerinin artık iflah olmaz bir hal aldığına işaret etmektedir.
Cenâb-ı Hak, Lût kavmi hakkındaki bu açıklamalarıyla sadece geçmişteki bir toplum hakkında bilgi vermeyi değil, daha önemlisi, insanoğlunun Allah'tan ve peygamberden gelen her türlü uyarıya kulak tıkayarak beşerî tabiatında var olan birtakım arzu ve ihtiraslarına esir olması halinde sağlıklı düşünme yeteneklerinin nasıl işlemez hale geleceğini, en doğru ve yararlı öğütleri bile duyup anlayamayacak kadar kendisini kaybetmiş olabileceğini anlatmaktadır.
Son yıllarda yapılan büyük çaplı araştırma ve incelemeler sonucunda, "kutsal değerlerin yıkılmasıyla ortaya çıkan bir patoloji" olarak kabul edilebilecek eşcinselliğin ve cinsel sapkınlıkların, asırlar öncesinde Peygamber Efendimizin (SAV) ümmeti hakkında da endişe duyduğu hususlardan biri olması son derece manidardır. Câbir b. Abdullah'tan nakledildiğine göre, Resûlullah (SAV) Efendimiz şöyle buyurmuştur: "Ümmetim için en çok korktuğum şey Lût kavminin işlediği cürümdür." Bir başka hadis-i şerifinde "bu işi yapanları Allah'ın lanetlediğini" haber veren Peygamberimiz (SAV) son derece açık ve sarsıcı bu sözlerle ümmetini uyarmaktadır.
Yazımıza son verirken, "muhacir" bir peygamberin hayat hikayesinin, şu modern çağda, haz ve hızda sınır tanımayan insanlık için son derece anlamlı dersler taşıdığını vurgulamak istiyoruz. Şurası unutulmamalıdır ki, "Lût Kavmi" ifadesi, Hz. Lût (AS) peygamberin doğup büyüdüğü yere ve onun mensubu olduğu topluma işaret etmemektedir. Lût Kavmi, bu kutlu elçinin peygamberlikle görevlendirildiği bölgenin sakinleri olan ve ona iman etmek yerine inkar ve isyan eden; insanlık âlemi için yüzkarası olacak bir cinsî sapıklığı alenen ve pervasızca işleyen bir toplumun adıdır... İsyanlarında ısrar eden bu sapıklık ve ahlaksızlıkta sınır tanımayan toplum helâk edilmiş, Allah'ın gönderdiği elçisi ve ona iman eden bir avuç mümin ise kurtarılmıştır. Çünkü onlar, yol kesen, cana kıyan zalim toplum içinde; sapıklığın ve ahlaksızlığın kol gezdiği bir ortamda Allah'ın yasakladığı şeyleri terk ederek "tertemiz" kalabilen kimselerdir… Son sözümüz, Sevgili Peygamberimizin (SAV) çağları aşan tazelikte ve derin manalar taşıyan nitelikteki şu hadis-i şerifi olsun: "Gerçek muhacir, Allah'ın yasakladığı şeyleri terk edendir."
Mehmet Emin Ay