Hicret ayı Muharrem'in son günlerini yaşadığımız şu zaman diliminde muhacir peygamberlerden biri olan ve hayatında birden fazla hicret yaşayan Hz. Musa'nın (AS) bizler için ibretlerle dolu hikayesinden kesitler aktarmak istiyoruz sizlere…
Peygamberler Tarihinde, kendisinden en çok bahsedilen kutlu elçilerden biri de Hz. Musa (AS)'dır. Hatta Kur'an-ı Kerim'de ismi en çok geçen peygamberdir. Bunun sebepleri arasında onun hem İsrailoğullarıyla var olan bağı sebebiyle onlardan çektiği sıkıntılar hem de Firavun ile yaşadıkları zikredilebilir. Peygamberlerin hatıraları ve ibretli kıssalarına yer veren Kur'an-ı Kerim'de İsrailoğullarından 43 ayette; Firavun'dan 74; Hz. Musa'dan ise muhtelif surelerde 136 ayette söz edilmektedir. Allah Teâlâ (CC), Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (SAV) indirdiği ve kıyamete kadar kendi koruması altında olduğunu bildirdiği mukaddes kitabımızda Hz. Musa (AS) ve onun irtibatlı olduğu İsrailoğulları, Firavun ailesi, Karun, Hâmân, Sâmirî gibi isimlerle muhatap olduğu olaylardan bahsederken, öncelikle Ashab-ı Kiram sonra da kıyamete kadar gelecek Müslümanlar ve tüm insanlığın bahsi geçen bu toplum, aile ve kişilerin karakteristik özellikleri hakkında bilgiler vermeyi dilemiştir. İslam âlimlerinin dikkat çektiği bu önemli noktanın altını çizmek gerekiyor. Zira "Ulü'l-Azm" Peygamberlerden biri olan Hz. Musa (AS), gerçekten hayatı boyunca hem bahsi edilen toplum ile hem Firavun ailesiyle hem de sözü edilen diğer kişilerle mücadele etmek zorunda kalmıştır. Ayetlerde bu peygamberin gerek İsrailoğullarıyla ve Firavun ailesiyle gerekse Karun, Hâmân ve Sâmiri gibi kişilerle mücadelesinden bahsedilerek, Müslümanların bunları tanıma ve düşüncelerine karşı hazırlıklı olma vazifeleri hatırlatılmıştır âdeta…
Hz. Musa'nın (AS) hayat hikayesinde dikkat çekici yönler
Kısaca bu aziz peygamberin hayat hikayesinden söz etmek onunla ilgili bilgilerimize temel teşkil edecektir. Yahudi tarihçiler ve Tevrat'ın verdiği bilgiler yanında biraz önce yazımızın başında ifade ettiğimiz üzere Kur'an-ı Kerim de Hz. Musa'nın (AS) konu edildiği zengin ve değerli bilgiler sunar bizlere…
Hz. Musa'nın (AS), Hz. Yakub'un (AS) torunlarından İmran'ın (Amram) oğlu olarak dünyaya geldiği, Kıptîlerin sözünün geçtiği Mısır'da azınlık durumda bulunan İsrailoğullarını baskı altında tutan Firavun ailesinin, inandıkları bir kehanetle doğan erkek çocuklarını öldürme kararı aldıkları bir zaman diliminde doğduğu zikredilmektedir… Kur'an-ı Kerim'in Tâhâ suresi 38 - 40 ve Kasas suresinin 7 - 13. ayetlerinde verilen bilgilerle ilerleyecek olursak, Hz. Musa'nın (AS) annesine çocuğunu emzirmesi, endişelendiği takdirde onu bir sandığa koyarak nehre bırakması ve kaygılanmaması bildirilerek; oğlunun kendisine geri getirileceği ve ileride peygamber olacağı müjdelenmiştir. Annesi onu daha fazla gizleyemeyeceğini anlayınca söyleneni yaparak bebeğini bir sandık içinde nehre bırakmış kızına da kardeşinin içinde olduğu sandığı uzaktan gözlemesini söylemiştir. Firavun ailesinin hizmetçileri, nehirde buldukları bebeği Firavun'un karısına getirmişler, o da bu oğlan çocuğunun öldürülmemesini, bilakis onu evlât edinmeyi istemiştir. Bebek, Mısırlı hiçbir sütanneden süt emmeyince ablası devreye girmiş ve ona bir sütanne bulabileceğini teklif etmiştir. Annesi getirilmiş ve Hz. Musa kısa bir ayrılıktan sonra tekrar annesine kavuşturulmuştur…
Her işinde hikmetler gizli el-Hakîm olan Allah Teâlâ (CC), annesiyle birlikte Firavun'un sarayında yaşattığı Hz. Musa'ya (AS), bu sayede aristokratlara has bir eğitim alma, dönemin en kültürlü halkı olan Mısırlıların bütün ilimlerini tanıma ve bu ilimlerde yetiştirilme imkânı bahşetmiştir. Devlet yönetiminde üst görevler için yetiştirildiğinden dolayı Mısır hiyeroglifi yanında çivi yazısını da öğrenmiştir. Aslında Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle, Hz. Musa (AS) "ilâhî gözetim altında yetiştirilmiş ve Allah Teâlâ ona hem hikmet hem de ilim vermiştir" (Bkz. Tâhâ, 39; Kasas, 14).
Hz. Musa'nın hayatındaki dönüm noktası ve ilk hicreti…
Bir gün saraydan şehre inen Hz. Mûsâ (AS) bir köşede Mısırlı yerlilerden biriyle kavga eden İbrânî'nin çağrısı üzere ona yardım ederken kazarâ Mısırlı'nın ölümüne sebep olur. Hiç ummadığı ve nasıl gerçekleştiğine inanmakta zorlandığı bu olaydan dolayı büyük bir pişmanlık içinde Allah'tan (CC) affedilmesini diler… Bir gün sonra onun Mısırlı birini öldürdüğü ortaya çıkınca ileri gelenlerin onu öldürmek için plan yaptıklarını öğrenir. Bu bilgi üzerine Hz. Mûsâ (AS) Mısır'ı terk etmek zorunda kalır…
İstemeden karıştığı bir kavga, yaşanan ölüm hadisesi ve öldürüleceğine dair haber iki gün içinde gerçekleşmiştir. Kaçarak terk ettiği şehirden çıkışı, hayatında bir dönüm noktasıdır Hz. Musa (AS) için… Hayatındaki ilk hicret böyle başlamıştır… İki gün önce sarayın itibarlı bir mensubu iken şimdi yollarda aç, susuz ve yorgundur… Kur'an-ı Kerim, onun Medyen'e doğru kaçtığını aktarır bize… Medyen Suyu denilen mevkie ulaştığında bir grup insanın hayvanlarını bu sudan suladıklarını, iki kızın da geride bekleştiklerini görür. Onlara yardımcı olarak hayvanlarını sular ve bir ağacın altına çekilir. Hissettiği duygular şöyle ifade edilmektedir ilgili ayetlerde… "Musa: "Rabbim! Doğrusu bana vereceğin her lütfa öyle muhtacım ki!" demişti." (Kasas, 23,24)
Zorlu bir yolculuk sonunda aç ve yorgun bir halde yalnız ve desteksiz kalan, yardım ve himayeye muhtaç olan Hz. Musa (AS) o günün akşamına doğru kızların babası Hz. Şuayb (AS) tarafından çağrılır ve başından geçenleri anlatır. Yaşlı peygamber ona artık güvende olduğunu ve eğer isterse yanlarında hizmetçi olarak çalışabileceğini ve teklifini kabul ederse sekiz yıl çalışması karşılığında kızlarından biriyle evlenebileceğini söyler…
Hz. Musa (AS) terk ettiği saray ve dünyalıklara karşılık bir peygamberin yanında, onun ailesinin bir ferdi olarak yaşayabilme imkanına kavuşmuştu… Allah Teâlâ (CC) peygamberlik görevi vereceği Hz. Musa'yı, manevi bir eğitimle yetişmesi için Kutlu Elçilerinden biri olan Hz. Şuayb'ın (AS) terbiyesine tevdi etmişti, vesselam…
Hz. Musa'nın (AS) hayatındaki diğer hicretleri ve alınacak dersler konusuna devam edeceğiz. Sağlık ve esenlik dileklerimizle.
Mehmet Emin Ay