Bayramlar millî ya da dînî açıdan önemli kabul edilerek kutlanan özel gün ya da günlerdir. Hemen hemen bütün milletlerin kendine ait bu nevi "eğlence, mutluluk, sürûr ve sevinç" günleri vardır. İslam dünyasının dînen kutsiyyet atfettiği bayramlar iki tanedir. Bunlar; "Ramazan Bayramı" ve "Kurban Bayramı"dır. "Bayram" kelimesinin aslı "bezrem/bezrâm" olup "sevinç, eğlence günü" anlamına gelir. Bayram Arapça'da "ıyd" kelimesi ile karşılık bulur. Bu yüzden Ramazan Bayramı'nın Arapça ifadesi "Iyd-ı fıtr" yani "Oruç Açma Bayramı"dır. "Iyd" avdet etme, geri dönüş anlamına gelir ve yeniden oruçlu olmayan günlere dönüş demektir. Bu dönüş orucun bayrama dönüşümüdür. Bu dönüşüm; bir ay boyunca yaratıcının hoşnutluğunu kazanmak için tutulan oruçların, kılınan teravihlerin, okunan yapılan hatimlerin, verilen sadakaların, fakire, fukaraya, yetime, garibe ve kimsesizlere uzanan ellerin bir hediyesidir.
Dînî bayramlarımız bizim kültürümüze, sanatımıza ve edebiyatımıza da derinden nüfûz etmiş çok kıymetli zaman dilimleridir. Bizim kültürümüzde bayram günlerinin ayrı bir yeri ve önemi vardır. O günler için özel kıyafetler giyilir. Evlerde bayram temizlikleri yapılır. Bayramda misafirlere ikram edilmek üzere tatlılar, börekler, çörekler, özel ikramlar hazırlanır. Arefe gününden başlanarak aile kabirleri ziyaret edilir. Onlara Kur'an-ı Kerîm okunur, okutulur. Yakın zamanda vefat eden yakınlar için birinci, ikinci, üçüncü bayramı şeklinde özel merasimler ve ziyaretler ve meclisler düzenlenir. Bayramın ilk günü aile büyüklerinin evinde toplanılarak birlikte kahvaltı yapılır. Akraba ve komşularla bayram ziyaretleri gerçekleştirilir. Çocuklar şeker, çikolata ve harçlıklarla sevindirilir ve bayram onların dünyasında ayrı bir sevince, eğlenceye dönüşür.
Dînî-Tasavvufî Türk edebiyatımızda karşılık bulan bayrama ait duygular, düşünceler aynı zamanda sanatımıza da etki etmiştir. Bayram neşesini, sevincini dile getiren edebî metinlerin, yazılan hikayelerin, şiirlerin başlı başına bir tür oluşturduğunu görüyoruz. "Bayram-nâme" adı verilen bu edebî türün başını şiirler çekmektedir. Bayramnâme'lerde bireysel ve toplumsal ruh hali, tarihî ve dînî olaylara göndermelerin yapılarak çoğunlukla lirik bir üslup ile anlatılır. Bayram için kaleme alınan şiirler zamanla bayram ilahilerine dönüşmüştür. Eskiden camilerde ve tekkelerde cemaatle kılınan terâvih namazlarının her dört rekatı arasında okunan bayram ilahileri vardı. Bu eserlerin güfteleri genellikle Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Üftâde, Aziz Mahmut Hüdâyî gibi mutasavvıf şairlere aitti. Ramazan ayının ilk on gecesinde camilerden, tekkelerden "Merhaba ya şehr-i Ramazan!" sevinç nidaları yükselirken, ikinci on gecede "Elvedâ ya şehr-i Ramazan!" hüznü haykırılır.
Yine edebiyatımızın nazım türleri arasında "Iydiyye/Bayramiyye" ayrı bir yere sahiptir. Bunlar Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı vesilesiyle kaleme alınan kaside tarzındaki manzumelerdir. Şairlerin bayram harçlıklarını çıkarmak için hâmîlerine yazdıkları "manzum tebrik-nâmeler" bu türün örneklerindendir.
Hilâl-i 'ıyd kıldı cephe-i âfâk-ı nûrânî
Yine yâd etti âşıklar hâm-ı ebrû-yı cânânı
Nice yâd etmesünler kim nezâketle eder ima
Hilâlin kûşe-i ebrusu zevk-i vasl-ı hûbânı
(Sümbülzâde Vehbi)
Ramazan bayramı için yazılan ıydiyyelerde ramazanın çeşitli özelliklerine atıflar yapılır. Bunlar hilalin görülmesi konusuyla başlar, topların atılması, kandil yakılarak bayram ilan edilmesi, eğlenceler, vuslat gibi konulardan oluşur.
Dînî mûsikîmizin ana şubesi olan Câmî mûsikîsi formları arasındaki salâların (salât) ayrı bir yeri vardır. Cami müsikisi formları arasında yer alan ve sözleri Arapça olan salalar okundukları yer ve zamana göre farklı isimler alır; sabah salâsı, cenaze salâsı, bayram salâsı, salât-ı ümmiyye gibi… Bayram salâsı aynı zamanda cuma günleri de okunduğundan "bayram ve cuma salâsı" adıyla da anılır. Bu salâ bayram namazları ile cuma namazından önce müezzin mahfelinde okunurdu. Hatib Zakiri Hasan Efendi tarafından bestelendiği bilinen bu salâ, Bayatî makamındadır. Güfte sahibi bilinmeyen bu salânın metni ve açıklaması şöyledir:
ليس العيد لمن لبس الجديد
انما العيد لمن خاف من الوعيد
ليس العيد لمن ركب المطايا
انما العيد لمن ترك الخطايا
ليس العيد لمن بسط البساط
انما العيد لمن تجاوز على الصراط
ليس العيد لمن تزود بزاد التقوى
ليس العيد لمن نظر أنواع الالوان
انما العيد لمن نظر جمال الر حمدان
"Bayram, yeniler giyenler için değil, Allah'ın azâbından korkanlar içindir. Bayram, bineklere binenler için değil, günâhlarını terkedenler içindir. Bayram, halılar-yaygılar serenler için değil, "Sırât"ı geçenler içindir ile azıklananlar içindir. Bayram, çeşit çeşit renklere bakanlar için değil, Cemâlullah'a nazar edenler içindir…"
Ramazan bayramlarımızda en çok okunan ilahi, Erzurum yöresine aittir ve güftesi Alvarlı Efe Hazretleri'ne (Muhammed Lütfi) aittir. Alvarlı bu dizelerinde cânı cânâna, kulu sultana kavuşturan bir bayram neşvesini dile getirir. Recep Alkır'ın derlediği bu eser Hüseynî makamındadır.
"Can bula cananını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola
Hüznü keder def ola
Dilde hicab ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola
Tevhid ede şevk ile
Hakkı seve şevk ile
Tasdik inerse dile
Bayram o bayram ola
Dildeki Rahman olur
Dertlere derman olur
Azade ferman olur
Bayram o bayram ola
Lütfi'ye lutfu kerim
Erişe Rahmi Rahim
Ber murad ede fehim
Bayram o bayram ola
Güftesi Hacı Bayram-ı Velî'ye ait "N'oldu Bu Gönlüm" isimli Uşşak ilahi ise Dede Süleyman Erguner tarafından bestelenmiştir. Bu eser, son beytinde yer alan "Bayramım imdi, bayramım imdi, yâr ile bayram ederler şimdi" mısraları sebebiyle vuslatın hazzını anlatan bir gönül bayramı çağrışımı yapmaktadır. Bu yönüyle de bayram vesilesiyle okunan ilahiler arasında saygın yerini almıştır. Zikrettiğimiz güncel eserlerin dışında doğrudan veya dolaylı olarak gerek Türk Halk müziğimizde gerekse Türk Sanat müziğimizde çok sayıda eserlerin olduğu muhakkaktır. "Bugün bayram günü derler âlem eğlenir / Bayram gelmiş neyime, kan damlar yüreğime (Geceler yârim oldu) / Uzat ellerini bayramlaşalım, bunlardan yalnızca birkaçı...
Şu kısa hayat akışında acıyı, kederi, hüznü, sevinci, mutluluğu, özlemleri dillendiren ölümsüz eser sahiplerini şükranla, minnetle yâd ediyoruz. Bu gönül mirasına hakkıyla sahip çıkabilmek ümidiyle… Bütün okuyucularımızın ve İslam âleminin Ramazan Bayramı'nı tebrik eder, insanlığa huzur, barış, esenlikler getirmesini niyaz ederim..